Işık

2.5K 158 28
                                    

İpek Elif ve Hakan a yaklaşırken yüzünden Mahir le yediği haltlar belli oluyor mu diye düşünüyordu. Nedense evlilik kararı da ilişkilerinin yeni adımı da sır gibi sakladığı kıymetli bir hazineydi. Kimseye söylememişti.

Mahir kesin söylemişti tabi, Zeynep ve Esma İpek e bir şey demeseler de yüzlerinde herkesin bildiği, hatta bildiğini bildiği sırrı saklamaya çalışan insanların aptal bakışı oluyordu. İpek kıyamıyordu, kızamıyordu. Mahir için kızlar göbek bağları hiç bir zaman ayrılmayacak kardeşler gibiydi. Sanki adama herkesten yakın dostları değil, sanki Mahir in el izi gibiydiler. O kadar tuhaf ve anlaması zor bir yakınlıktı ki. İpek ancak Hakan ın hasta olduğu zaman anlamıştı ne demek olduğunu. Sizin bedeniniz dışında nefes alan akciğerleriniz gibi, kendi canınız gibi bir şey. O yüzden herkesten önce ona söyleyecekti.

Hakan la Elif doktordan dönmüşlerdi. Elif'in bombası patlayınca ortalık kıyamet alanına dönmüştü. Ağlamalar, bağırmalar kavga küfür. Babası en çok torununun babasının ortada olmayışına isyan ediyordu. Elif in bu konuda konusmamasına. Kızını reddetti. Torununa piç dedi. Belki bir süre daha ortalığı ayağa kaldırırdı ama Hakan bir dağ gibi durmuştu resmen önünde. Sorana da "velev ki babası benim, ne değişecek? Elif ve bebek ne zaman ihtiyaç duyarsa buradayım, kimse onları üzemeyecek" diyordu.

Bebeği ya da Elif'i sahiplenmek istemiyordu. Kızın o kırılgan o yalnız ve reddedilmiş zamanında gidip başka bir adam bulması, üstelik şerefsiz bir adam bulması işaret gibiydi. Elif Hakan a aşık olmuştu. Hakan başka biri olsa kızdan kaçardı. Ama kız artık yapayalnız kalmıştı. Kardeşi Demet Avrupa'da gorevdeydi ve ablasına hayrı yoktu.

Belki daha önce, Ankara'dan önce olsaydı Elif'e nikahı basar, iyi bir koca ve baba olurdu. Karısını da severdi. Sevilmeyecek gibi değildi ki Elif. Sadık da kalırdı. Kendisine verilmeyen ne varsa doğacak kızına verirdi. Ama şimdi boştu. Ne baba ne koca ne başka bir bok olurdu ondan. Kağıttan gemiler gibi, kanadı kırık can çekişen kelebekler gibi, cesedini bekleyen mezarlar gibi boştu.

Sadece bugün aylardan sonra ilk kez minik hızlı bir kalp çarpıntısı kendi atmayı unutan kalbini harekete geçirmişti. Elif kızının artık belli olmaya başlayan karnında ağrı yaptığını söyleyince Hakan doktora görünmek konusunda ısrar etmişti. Cinsiyetini de öğrenmişlerdi böylece.

Doktor ağrının bebekle ilgili olmadığını söyleyip bazı tetkikler istedi ama bu arada bebeğin çok tatlı ilk fotoğraflarını ve kalp atışlarının sesini kayıt altına alıp ikisine vermişti. Belli ki Hakan ı baba sanıyordu. Elif öyle yalnızdı ki delikanlı bu fikri değiştirecek bir söz etmedi. Elif in bebeğe tepkilerini gizlice kayda almıştı hatta. Bebek ileride bunları görmek isteyecekti biliyordu.

Elif yaklaşan İpek e bakarken birden yakında bir hareketlilik dikkatini çekti. Yine onlardı işte. Hakan a sorduğunda Ömer'in her adamını kolladığını söylemiş fazla kafaya takmamasını istemişti. Ama Elif bir tuhaflık olduğunu kadınca hislerle sezmişti. Fedainin koruması mı olurdu ya?

Sonra bir akşam görüp görebileceği en ürkütücü adam, Dem de eğlenirken dikkatini çekmişti. Esmer, iyi giyimli, şeytan kadar güzel bir adam. Hakan a adamı tanıyıp tanımadığını sormuştu. Hakan gece boyu o tarafa bir kez bile bakmadığı halde "tanımak isteyeceğin biri değil" dedi sadece. Elif meraklanmıştı. Ama Hakan bir bardak portakal suyunu "hadi bakalım en güzel anne fondip" diyerek ağzına uzatınca fazla üzerine gitmedi. Adam da onların olduğu tarafa bakmıyordu. Bir kez bile. Mekanın en güzel kadınlarının olduğu masaya, mekanın sahibinin olduğu masaya. Sadece önündeki amber renkli içeceğe bakıyor, yanında oturup memelerini ağzına sokmaya çalışan kadına bile ilgi göstermiyordu.

Elif tuvalete giderken Hakan ın ortağı Parmaksız kızı izledi. Bu adam da bir garipti ama çok tatlıydı. Elif'e "yenge" diyordu. Hakan düzeltmeye çalışsa da "abisinin biz eski adamız, siz adına ne derseniz deyin, bize yenge" demişti. Elif de Hakan da üstüne gitmedi adamın. Parmaksız "Yenge sen gir çık. Ben buradayım." diyerek kızı tuvalete yönlendirdiği sırada erkekler tuvaletinden o esmer şeytan çıktı. Elifle göz göze geldiler. Kız adamdan yükselen acayip havaya ve yüzüne şaşkın şaşkın bakarken, adam kol manşetlerini düzeltiyor sıkıntıyla uzaklaşıyordu. Elif bir anda "Dur" dedi. Adam yüzünde alaycı bir bakışla kıza baktı ama yürümeye devam etti. Sanki rahatsız edici bir sinek vızıldamıstı. Elif kendini tutamadı. "Sen Ankara sın değil mi?" diye sordu. Adam kıza dönmedi ama durakladı. Elif dudaklarını ısırarak, "Bizim bebeğimiz olacak" dedi. "Hamileyim. Lütfen..." Daha fazla ne söyleyeceğini bilmiyordu.

Susturma Kalbini Artık ( TAMAMLANDI) Korunun Çocukları İlk Kitap Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin