güneş kadar sıcak

2.8K 157 25
                                    

Elif heyecanla üzerindeki roba beyaz elbiseyi düzeltti. Çok güzel bir anne olmuştu.

Karnı şaşılacak şekilde az büyümüştü. Işık gelişimini beklenen değerlerle sürdürüyordu ve Hakan söz verdiği gibi hep yanındaydı.

İpek ve Mahir in nişanı ortalığı öyle bir sallamıştı ki Hakan a Dr un söylediği can sıkıcı haberi verme fırsatı olmamıştı gerçi. Neyse nasıl olsa söz verdiği gibi törenden sonra hep yatacaktı. Hakan aylardır Zeynep'in peşinde dünyayı dolaşmasa bu sabah son anda nişana yetişmeyecek, muayene sırasında da yanında olacaktı.

Elif onu biraz fazlaca sahiplendiğinin, belki de küçük bir bebeğe gösterilen merhameti sömürdüğünün içten içe farkındaydı aslında. Ama yapacak bir şeyi yoktu. Aşıktı sonuçta değil mi? Aşkta ve savaşta her yol mübahtı.

İpek Hakan'ın adeta küçük bir çocuk gibi koşturarak Elif'i karşılamaya gitmesini izledi. Acaba kötü mü yapmıştı. Mahir duyduğunda hem akşama nişan partisi varken işe koşmasına hem de durulan suları bulandırmasına kızmıştı. Haklıydı belki de. Ama İpek Hakan'ın Varşova dan cebinde bir yüzükle geldiğini biliyordu. Kendisi Mahir siz bir yaşama adım atmaya karar verdiğinde ona asla mutlu olamayacağını anlatan, kendini ikna etmesine yardım eden can dostuna aklı sıra iyilik ettiğini sanmıştı.

Elif çok tatlı ve iyi biriydi. Şimdi Hakan'ın koluna girmiş, diğer eliyle karnını tutarken beyaz elbisesi içinde melekler gibiydi. Saçlarına taktığı çiçekler de ona çok yakışıyordu. Mükemmel çift. Yakışıklı, güçlü ve hayat dolu bir adam ve onun güzel sevimli çekici karısı. Çok güzel bir tabloydu, tam resmetmelik.

Bu sabah en sancılı işlerini teslim ettiği
yarak kafalı angutun zaten bu resimde işi olamazdı. Donuk gözleri, ilgisiz vücut dili ve alaycı bakışlarıyla Hakan'ın basit bir yatak macerasından öte kıymeti olmadığını anlatmıştı adeta. Ah nasıl yapmıştı, nasıl kardeşini böyle küçük düşürürdü? Mahiri en çok delirten de bu olmuştu aslında.

"O adama gerçekten bebeğin Hakan'ın olmadığını ve bizim çocuğun o şerefsize karşı hisleri olduğunu mu söyledin İpek? Nişan günümüzün içine bu yüzden mi sıçtın?"

"Ben sadece ... yani eğer bir şans varsa... bir ihtimal"

Mahir delirmiş gibi bakıyordu. "Ne ihtimali? Peri masalı mı lan bu? Mafya babası kabadayı yeni bir şey denemek istemiş işte. Bizim çocuk yakışıklı eğlenceli. Sonra da atmış başından."

İpek üzüntüyle "Bilmiyordum ki.. Bana hiç bir şey anlatmadı." dedi. Ağlamak istiyordu.

"Utandı İpek. Bu bir erkeğin öyle rahatça anlatabileceği bir şey mi sanıyorsun? İlk kez birine karşı çok derin şeyler hissediyor, ayakları yerden kesiliyor. Üstelik asla olmayacak birine. Hemcinsi, çakal bir pislik, bok çuvalı birine. Rüya gibi on gün." Mahir sustu. Devamını getirirken o da acı çekiyor gibiydi. "Sonra pezevenk bizim kardeşimizi yatıp kalktığı orospularla bir tutup hem cebine üç beş kuruş para sıkıştırmaya, hem de kapı önüne koymaya kalkıyor. Yumruğu da burnuna yiyor tabi."

İpek Hakan'ın ne hissettiğini düşünmek bile istemiyordu. Keşke bunları sabahki görüşmeden önce duymuş olsaydı. Bir yumruk da o koyardı puştun ağzına.

Sabahki görüşmede adam ne kadar saklamaya çalışsa da önce bebek haberiyle bir kaşını oynatmış, Hakan'ın kendisine ilgisinin devam ettiğini duyunca da dudağının bir ucu hafifçe yukarı kıvrılmıştı sanki. İpek insanların yüzlerini okurdu, bu konuda kendine çok güvenirdi aslında.

Ama bir saat önce müstakbel kocasıyla yaptığı konuşma ve duydukları ona görmek istediklerini gördüğünü söylüyordu. O zaman Varşova da özenle yaptırılan yüzük sahibini bulsundu. Madem ki dünya masum kanı emen şerefsizlerin dünyasıydı; Hakan bu kadına ve karnındaki bebeğe cennet gibi bir dünya vermeliydi. Işık gelmeliydi kardeşinin hayatına.

Susturma Kalbini Artık ( TAMAMLANDI) Korunun Çocukları İlk Kitap Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin