Sezin hayatına Ali daha fazla dâhil olduğundan beri farkında olmadan kendini daha iyi hissetmeye başladı. İş yaşamındaki tuttuğunu koparan, yeri geldiğinde oldukça sert olabilen adam özel hayatında korumacı, eğlenmeyi seven ve eğlendiren bir yapıya sahipti. Sezin'e göre hiçbir insan bir başkasının yerini tutamazdı ama Ali'nin çaresizce kendini kardeşinin yerine koymasına izin veriyordu. Bazen tam bir ağabey gibi işine karışıyor bazen kıyafetlerini baştan aşağıya süzüyordu. Sezin'in tek kaşını kaldırmasına sırıtarak yanıt veriyordu. Bu davranışları özlediği ve keyif aldığı belliydi. Sanki yapamadığı için içinde kalmıştı. Bunların yanında verdiği destek Sezin için paha biçilemezdi. Kardeş ilişkisi hakkında fikri olmayan kadın şimdi öğreniyor ve hissettirdikleri ile mutlu oluyordu. En çok da sahiplenme ve korunmayı sevmişti. Sıkışıp nefes almaya ihtiyaç hissettiğinde Ali yanında olarak nefesi olabiliyordu. Sadece bu bile adamı özel kılıyordu.
Tabii işin Candan Hanım tarafı vardı. İkisini sevgili sanmıştı ve böylesine yakın arkadaş olunabileceğini başta anlamadı. Her fırsatta Sezin'i sıkıştırıp "Hala mı arkadaşsınız?" diye soruyordu. Her defasında da Sezin kıkırdayarak "Evet, hala..." cevabını veriyordu. Buna bir çözüm getirmek isteyen kadın bir hafta sonu kızına, Ali'yi yemeğe davet etmesini istedi. Sezin özellikle kızı Sevin'in evde olduğu hafta sonunu seçti çünkü Ali ile çok iyi anlaşan kızı, adamı görünce mutluluktan uçuyordu. Babasından pek ilgi görmediği için Ali ona oyun arkadaşlığının dışında örnek de oluyordu. Baştaki Ali amca, Ali dayıya dönmüştü.
Ali kocaman bir buket çiçek ve tatlı ile geldi. Sezin başını yana eğerek baktı.
"Kimi istiyoruz canım?"
"Çiçekler annene, tatlı kızına"
"E bana"
Ali sırıtarak kadının yanağını içeri çökerterek bir öpücük bıraktı.
"Bu da sana... Kıymetini bil, öpücüğüm kıymetlidir. Herkese vermem"
"Ah! Ne yüce bir gönül... Resmen geçiştiriliyorum"
Candan Hanım, Ali'yi elinde çiçek ve tatlı ile görünce içinden 'Hah oldu bu iş' dedi. Çiçekleri alıp teşekkür etti. Sevin son hız Ali'nin kucağına atladı. Biraz sendeleseler de tutunmayı başaran adam küçük kızın gıdısından öpücükleri aldı.
"Kaymaklı ekmek kadayıfı desem ne dersin ufaklık?"
"Oley derim Ali dayım"
"Sezin de yemekten sonra kahvelerimizi yapar Ali oğlum" diyen anneye Sezin gözlerini devirdi. Candan Hanım önden giderken Ali, kucağında Sevin ve yanında Sezin ile salona geçtiler.
"Ali, annem beni sana vermekte kararlı"
"Acaba anneye aşk hayatımdan biraz söz etsem mi?"
"Kendini tehlikeli sulara atmak istiyorsan benim için sorun yok. Annemin bir köpek balığı gibi seni yemesini zevkle izlerim. Çapkınlık bizim ailede oldukça hassas bir konu. Malum nedenlerle"
Ali bu malum nedeninin eski eş olduğunu biliyordu. Daha fazla açıklamaya gerek yoktu. Hazır bekleyen mükellef sofraya oturdular. Ali gözleri parlayarak bakışlarını masanın üzerinde gezdirdi.
"Görmemişlik yapabilir miyim Candan anne?"
"Hepsini senin için yaptım oğlum, afiyet olsun"
Sevin şaşkınca anneannesine baktı.
"Biz yemeyecek miyiz anneanne?"
Daha ilk anda masada tatlı gülüşmeler başladı ve öylede devam etti. Sevin'in meraklı saf sorularına sabırla yanıtlayan Ali arada zorda kalıp yine Sezin'den yardım istese de başarıyla altından kalktı. Henüz Candan Hanım başlamamıştı tabii. Yemek sonrası oturma grubuna geçmeden Sezin kahveleri yaptı. Kirli masa sohbetlerini oldum olası severdi. Daha tatlı geliyordu ona. Yemek sonrası bir anda ayaklanıp işe koyulmayı sevmezdi. Yemeği hazmederken tadına varmak diye bir şey vardı. Artık Candan Hanım'ın sorgulaması başlayabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BONİTA (Tamamlandı)
RomanceBir insan kaç defa düşer ve kaç defa kalkar? Her düştüğünde parçalanan dizlerine inat tekrar ayağa kalkmak için savaş verdi. Her kalkış onu başka bir kadın yaptı. Bir kadının yaşadıklarının içinde yaşattığı vurgunları, sorgulamaları, saf duygularını...