Mithat sabah uçağını gece geç saate alıp erken geldi. Sabah erkenden işe gidip Şafak'a gereken bilgileri ve dosyaları verdikten sonra şirketten ayrılacaktı. Şafak bu telaşın nedenini tahmin ediyordu fakat emin olmak isteyerek kardeşinin kolunu tuttu ve koridorun köşesine çekti.
"Nereye gidiyorsun? Babam seni soracak"
"Sezin'e gidiyorum"
"Mithat..."
"Ağabey bırak kolumu"
"Sezin ile ne kadar ciddisin?"
"Daha ilişkinin başındayız ama ben bu kadını seviyorum. Kimsenin de engel olmasını istemiyorum"
"Planlamanı iyi yap o zaman. Öncekilere benzemesin"
Mithat ifadesizce abisinin yüzüne baktı ve tek kelime daha etmeden arkasını dönüp yürüdü. Şafak ellerini cebine sokup kardeşinin hızlı adımlarla gidişini izledi. Nasıl olacaktı bu ilişki, geleceği olacak mıydı bilemiyordu. Ailesinin katı kurallarını iyi bilen adam, kardeşinin baskıya karşı durabileceğinden emin değildi. Önceki ilişkilerinde başarılı olamamıştı. Tecrübelerin yön verdiği geleceğin pek de hoş olmayacağını hissediyordu. Kendisi şanslıydı, karısına deli gibi aşıktı fakat Mithat hala o şansı yakalayamamıştı. Bu içini kemiren düşüncelerle dosyaları sıkıca kavrayıp babasının karşısına geçmeye hazırlandı.
Mithat aracına binip telefonunu konsola yerleştirdikten sonra arama tuşuna bastı.
"Sezin müsait misin?"
"Bir hafta boyunca onlarca kez beni zor durumda bırakan adam mı soruyor bunu?"
Mithat oyuncu ses tonu ile gelen soruya küçük bir kahkaha attı.
"Uzakta olunca bu küçük ayrıntılar insanın aklına gelmiyor ama şimdi yakınındayım ve seni görebilmek için can atıyorum"
"Döndün mü?"
"Gece uçağı ile döndüm, sabah tüm raporları ağabeyime teslim ettim ve özlediğim gözleri görmek istiyorum"
"Ah ne zamanlama... Şirket içi eğitime giriyorum. İki saat aradığınız gözlere ulaşılamayacak ama sonra kaçabilirim"
"İki saat çok uzun ama bununla baş edebilirim sanırım. Eğitimin bitince hemen ara gelip seni alacağım"
"Tamam, bana gideriz"
Sezin'in evine gidecek olmak Mithat'ı daha da heyecanlandırdı. İlk defa onun özeline bu kadar yaklaşıyordu. Alt dudağını ısırarak içindeki heyecanı bastırmaya çalıştı. Eve uğrayıp üzerini değiştirmek ve hediyesini almak için zamanı vardı. Bu saatte ev halkının olmaması işine geldi. Daha eve girerken babası aradı.
"Neredesin Mithat?"
"Önemli bir işim var baba"
"Toplantı masasında karşımda oturmaktan başka önemli bir iş ben düşünemiyorum. Sen açıklamak ister misin?"
"Abime raporları verdim baba"
"Toplantıya Şafak değil sen katıldın. Ayrıca toplantının ortasında çıkıp gittiğini duymadığımı sanma. Nedir bu sendeki lakaytlık bu ara?"
"Baba... Üzerime düşeni yaptım ve benim için önemli olan bir işim olduğunu söylüyorum. Demek ki bu kadarı bilinmesi gerekiyor"
"Akşam bu sorumsuzlukların konuşulacak"
Yüzüne kapanan telefonla derin bir nefes verdi. Babası bile olsa neşesinin kimsenin bozmamasına izin vermeyecekti. Planladığı gibi üzerini değiştirdi. Yatağına oturup hediye kutusunu açtı. İnce zincirin ucunda sallanan melek kanatları üzerinde elini gezdirdi. Sezin'in boynuna çok yakışacağını düşünüyordu. Meleklerin hep saf ve güzel oldukları anlatılmıştı. Bu nedenle kanatları görünce Sezin ile bağdaştırması zor olmadı. Sezin de ona göre saf ve güzeldi. İçini açan hafif tebessümlü ifadesini seviyordu. Hareketleri ölçülü ve zarifti. Arada oyuncu laflar edip göz kırptığı zaman sıkıca sarmalamamak için kendini zor tutuyordu. Bugün tutmayacaktı kendini. Baş başa oldukları için sevgisini her şekilde ifade edecekti. Daha bir saati vardı. Odasındaki pencerenin kenarına gidip hayal kurmaya başladı.
![](https://img.wattpad.com/cover/226784829-288-k884905.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BONİTA (Tamamlandı)
RomantikBir insan kaç defa düşer ve kaç defa kalkar? Her düştüğünde parçalanan dizlerine inat tekrar ayağa kalkmak için savaş verdi. Her kalkış onu başka bir kadın yaptı. Bir kadının yaşadıklarının içinde yaşattığı vurgunları, sorgulamaları, saf duygularını...