"Beni arayan soran..."
"Yok..."
"Nasıl yok?"
"Ay biri mi gelecekti de benim haberim yok Sezin Hanım?"
"Bay Taurino mesela"
"Ha... Aldığım son bilgilere göre bugün Bay ve Bayan Marek ile birlikte olacaklarmış. Yarın için programınızı Bay Taurino'ya göre ayarlamam bilgisi geldi"
Sezin dudak büküp odasına girdi. Patronlarının gelen misafirler konusunda aşırı hassas olduklarını biliyordu. Bir ayrıcalık yapıp bu defa adamı serbest bıraksalar olurdu. Bu düşüncelerine kendi kendine güldü. Dersi kaytarmaya çalışıyordu sanki. Oldukça sakin bir programı vardı. İstese sabahtan hepsini bitirebilirdi. Sevin, babasında olmasaydı bu fırsatı değerlendirebilirdi. Yine özlem duygusu ile kavruldu. Annesinin yanındayken böyle hissetmiyordu fakat Sevin ne zaman babasına gitse sanki hiç göremeyecekmiş gibi özlemle doluyordu. Sevin'in sadece babasına gittiğinde kullandığı telefonu vardı. Sezin aralarına gereksiz insanlar girmesin diye böyle bir önlem almıştı. Beklemeden numarayı tuşladı. Uykulu ve ince bir ses "Alo" dedi.
"Uykucu... Uykucu..."
"Uyumuyorum bi kere, keyif yapıyorum"
"Ya eminim öyledir. Kiminle keyif yapıyorsun?"
"Unicorn ile..."
"Tatlım o senden daha uykucu. Hep gözleri kapalı"
Sevin'in tatlı kıkırdaması yüzünü güldürdü.
"Ne zaman kalkacaksın, saat neredeyse on bir oldu"
"Kahvaltı hazır olunca babam uyandırmaya geliyor"
"Oo... Demek baban senin için çalışıyor"
"Bu hafta işten izin aldı. İstediğim her yere götürecekmiş"
Sezin hayretle dinliyordu. Emrah'ın kafasına taş falan düşmüş olmalıydı. Genelde babaannesinde kalırdı. En azından kızını mutlu edebilmesi bile içinde bir parça insani bir yan olduğunu gösteriyordu. Bu kadarı da Sezin için yeterliydi.
"Sende evde misin annecim?"
"Hayır bebeğim, işteyim"
"Çok kolay gelsin"
"Senin sesini duydum ya hiç kimse yoramaz beni"
Sevin "Yaşasın süper anne!" diye çığlık attı. Sezin, kızına gülerken arkadan Emrah'ın "Annenle mi konuşuyorsun?" dediğini duydu. Bu anı fırsata çevirmeden "Ne zaman istersen ara beni bebeğim. Seni seviyorum" diyerek konuşmayı sonlandırdı.
Kızından sonra annesinin sesini duymak istedi.
"Tatil nasıl gidiyor Candan Hanım?"
"Öf çok sıkıcı... Ne zaman gelecek bu kız?"
"Anne vallaha enteresansın. Dinlensene, arkadaşlarına falan git"
"Aman alışmışım kızımın bıcırıklığına. Hayat veriyor o bana"
"Ah yerim ben seni, annelerin bir tanesi"
"Ne o senin işin yok mu bu saatte?"
"Var... Ama anemin sesini duymak istedim"
"Oy... Anasının kuzusu, iyi ki doğurmuşum. Hadi işinin başına dön de laf olmasın. Bende üst komşuya kahveye gideceğim. Güzel fal bakıyor dediler"
Sezin gülerek kapattı telefonu. Annesinin enerjisine hayrandı. Sevin ile baş edebiliyor olması bile mucize gibi geliyordu. Morali en üst düzeye ulaşınca eline aldığı her iş basit geldi. Akşama kadar kendini oyalaması ve Rico'yu düşünmemesi gerekiyordu fakat boş kaldığı an aklına düşüyordu. Akşam ne olacak sorusu yanıp sönüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BONİTA (Tamamlandı)
RomansaBir insan kaç defa düşer ve kaç defa kalkar? Her düştüğünde parçalanan dizlerine inat tekrar ayağa kalkmak için savaş verdi. Her kalkış onu başka bir kadın yaptı. Bir kadının yaşadıklarının içinde yaşattığı vurgunları, sorgulamaları, saf duygularını...