Mithat ile ayrılığımızın üzerinden aylar geçti. İlişkisinin an be an ilerleyişinden haberim oldu. Takip etmiyordum ama sanki benim öğrenmem gerekiyormuş gibi olmadık yerlerden onunla ilgili bilgiler geliyordu. Çok fazla ortalıkta görünmeyen bir çift olsa da arada haberleri çıkıyordu. Yakın olmadıklarını anlamak için işin iç yüzünü bilmeye gerek yoktu. Dışarıdan bakan bir göz bile aralarında sorun olduğunu hemen anlar. İlk karşılaşmamızda söylediklerini istikrarla uyguladığını anlıyorum. Yanındaki kıza sevgisi olmadığı gibi saygısı da yoktu. Başka birine aşık olduğunu söyleyen bir damla beraber olmak nasıl bir his? Nasıl bir vurdumduymazlık, benim aklım almıyor. Aşkta gurur olmaz derler ama bu gurur meselesini de aşıyor bence. Bu acınası bir durum. Bir kadın kendine bunu asla yapmamalı. Evlilik aşkla mutlulukla başlamalı. Belki bir gün sever düşüncesi evlilik kurumunun içine yakışmıyor. Hele ki saygı... Saygısız bir evlilik olur mu? Herkes kendi seçtiği hayatı yaşıyor. O kadın da bunu kabul etmiş, bana sadece Allah kurtarsın demek kalır.
Nazende ile görüşmemizin üzerinden de aylar geçti. O günden sonra bir daha beni aramadı. Her ne kadar görüşmek istemesem de bir daha aramaması canımı yakmadı desem yalan olur. Onca yıllık arkadaşlığımız vardı. Öyle saf, tatlı ve komik anılarımız vardı ki düşünürken bile gülümsüyorum. Her şeyin üzerine sünger çekmişiz. Anıların yatağın altındaki toz zerreleri kadar önemi kalmamış. Abisinin zoru ile benimle görüşmeye gelen biri ile işim olmaz. Silinenler listesindeki sarsılmaz yerini tekrar alarak hayatımdan kayıp gitti. Bu olaydan anlaşıldığı gibi sırtıma yük olan insanları kolayca silebiliyorum. Bu hayatta ki en ferahlatıcı öğreti bu olmalı.
Okulların kapanmasına kısa bir süre kaldı. Biliyorum ki şu an Sevin yaz tatili için planlar yapmaya başlamıştır. Onunla tatile çıkmak ne kadar yorucu olsa da anne kız öyle güzel eğleniyoruz ki yorgunluk gece uykularında yok olup gidiyor. Annemsiz bir tatil düşünemeyeceğimiz için onu da mutlaka peşimizden sürüklüyoruz. Fakat bu sene biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var gibi hissediyorum. Uzun yıllardır sadece kendime ait bir gün bile geçirmedim. Okullar tatile girmeden önce kendime bir kaç gün ayırmam gerekiyor. Nereye giderim, ne yaparım fikrim de yok. Hep çocuklu tatil yerlerini biliyorum. Yalnız başına eğlenmek nasıl olur ilk defa öğreneceğim. Aslında bu düşünce heyecanlandırıyor beni. Biraz da özgür hissettiriyor. İhtiyaç duyulan yalnızlık özgürlük arayışı olabilir mi? Minik bir mola, detoks gibi olabilir.
Ailece toplandığımız günlerden biriydi. Zaman içinde ayda bir defa toplamaya çalışıyorduk. Benim minik ailem ve Ali'nin ailesi. Tabii Gökhan ve Sevilay da oluyor. Bir ilk tanıştığım hallerine bir de şimdikine bakıyorum da ne büyük değişiklik var. Aralarındaki sevgi gözle görülür hale geldi. Gökhan güzel sözlerini karısından esirgemediği gibi arada kaçamak sarılmaları ve öpücükleri öyle içten ve güzel ki. Bu Ali ve annesini de çok mutlu ediyor.
Ali ile yan yana koltuğa yayılmış otururken elimizdeki soğuyan kahveleri içmeyeceğimizi bilerek bardakları sıkı sıkıya tutuyorduk. Benim kafamda başka düşünceler, onun kafasında başka düşünceler dolanıyordu. Sevin ortalıkta koşup oynarken annelerimiz baş başa vermiş derin bir sohbet içindeydi. Herkes kendi halinde olmasına rağmen beraber olmaktan mutluyuz. Seviyorum bu kalabalığı.
Ali dizi ile dürtüp göz kırptı. Biraz yanaşıp omuz omuza geldik.
"Sen ne düşünüyorsun?"
"Tatile çıkmayı"
"Daha okullar kapanmadı"
Hafif ona dönüp kısık sesle aklımdaki düşünceleri anlattım. Dinledikten sonra başını yana eğip kaldırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BONİTA (Tamamlandı)
RomanceBir insan kaç defa düşer ve kaç defa kalkar? Her düştüğünde parçalanan dizlerine inat tekrar ayağa kalkmak için savaş verdi. Her kalkış onu başka bir kadın yaptı. Bir kadının yaşadıklarının içinde yaşattığı vurgunları, sorgulamaları, saf duygularını...