Nazende en son bombayı patlattı. Annesi ile konuşup görücü geleceğini söyledi. Babası ve abisi biranda nereden çıktığını bilmedikleri bu adamı araştırmaya giriştiler. Her hangi bir açık yoktu çocukta, edebiyle gelip kızı isteyeceklerdi. Nazende de gönüllü olunca karşı çıkmadılar. İsteme, söz, nişan derken iki ay içinde düğün yapılmıştı.
Onun mutluluğuna ortak olabildiğim için memnunum. Ardımda bıraktığım anılarda gülümsememi sağlayacak günler geçirdik beraber. Her ne kadar şu an ne yaptığını bilmesem de hala mutlu bir evliliği olduğunu düşünmek iyi geliyor. Planladığı gibi evliliğini sürdürebilmişse çocukları da vardır. Kaderin oyunlarını üzerinde oynamadığına inanmak istiyorum. Aklımızda mutlu olarak kalan insanların hep öyle kalmasını isteriz. O zamanki aklımla kıskanmış olsam da kötü niyetli bir kıskançlık değildi benimki.
Ailesini en çok zorlayan şey, kızlarını gurbete göndermekti. Annesi bir tanecik kızından ayrılırken çok gözyaşı döktü. Kız çocukları erkek çocuklarından farklı olur. Evin bağlayıcı unsurlarıdır onlar, eksiklikleri yıkıcı olur. Allah kimseyi evladından ayırmasın.
Nazende gittikten sonra annesi bana daha çok sarıldı. Kızının açığını bende kapatmaya çalıştı. Annemle neredeyse her gün onlara gidiyorduk. Nazende giderken Emrah'ı nasıl göreceğim diye karalar bağlamıştım fakat şimdi daha çok görür olmuştum. Yine bakışları ile kalbimi hoplatmaya devam etti. Bir tık daha tecrübeliydim. O kaplan bakışların ardındaki erkeksi hisleri anlayabiliyordum. O da biliyordu artık, bana gelirse git demeyecektim. Eğer erkeğe gitmeyeceğinize dair kozu verirseniz, egosunu bir kat daha yukarı taşımış oluyorsunuz. Hükmünü körüklüyorsunuz. Bende Emrah'a bunu yaptım. Ufak tebessümlerim, kaçamak göz süsmelerimle etkisi altına girdiğimi anlamıştı. Yeni uyanan kadınsal duygularımla, kendimce yaptığım oyunlarla aslında bir güzel oyuna gelmiştim.
Yine onlarda olduğumuz bir gün annemler mutfak sohbetine dalmışlardı. Konu beni açmayınca salona gidip koltuğa oturdum. O geldi, yanıma oturdu. Bacaklarımız birbirine değiyordu. Ellerimi kucağımda birleştirmiştim ve parmaklarımı kenetleyip sıkmaya başladım. Beklediğim bir sonraki hamlenin gelmiş olduğunun farkında olarak sessizce bekledim. Uzanıp elimi tuttu.
"Parmaklarına eziyet etme. İncecik ve zarifler, kırılabilir"
"Benden ne istiyorsun?" bunu sorarken sesim titredi.
"Seni... Senden seni istiyorum. Bana evet demeni, evimin hanımı, yatağımın kadını olmanı istiyorum"
Gözlerim kocaman açıldı. Tamam, bende bunu istiyordum da, bu kadar hızlı bir giriş de beklemiyordum. Hem evinin kadını olmak da sorun yoktu ama yatağının kadını o an için çok açık olmuştu. Öpüşmeden yatağa geçiş bu kadar çabuk mu yapılıyordu? Öpüştükten sonra bende farklı hissetmeye başladığım apaçık bir gerçek olsa da yatak kısmı hala bilinmezdi benim için. Aradaki evlilik teklifi bile açığı kapatmadı.
Kalın ses tonundaki yumuşaklık kulağıma armoni gibi geldi. İtiraz etmek aklımdaki son şey bile değildi. Şaşkınlığım tavanlarda gezerken nasıl başardıysam başımla onayladım. O ise karşımda gülümsüyordu. Gözlerini tüm yüzümde gezdirdi sonra uzanıp kısa ama yine iz bırakan bir öpücük daha bıraktı.
O gün bana, benden çok hoşlandığını ve ayrı kalmak istemediğini söyledi. Beklememiz için bir nedenin olmadığını anlattı. Hayallerime pembe panjurlu evi de o ekledi. Nasıl hayır diyebilirdim ki? Yıllardır tek düşündüğüm adam oydu. Bedenimde tek hissettiğim adam da oydu. Şimdi gözlerimin içine bakarak benimle evlenmek istediğini söyleyip ikna etmek için süslü bir sürü cümle kuruyordu. Geçmiş ile şimdiyi birleştirip gelecek için karar verdik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BONİTA (Tamamlandı)
RomanceBir insan kaç defa düşer ve kaç defa kalkar? Her düştüğünde parçalanan dizlerine inat tekrar ayağa kalkmak için savaş verdi. Her kalkış onu başka bir kadın yaptı. Bir kadının yaşadıklarının içinde yaşattığı vurgunları, sorgulamaları, saf duygularını...