Bölüm 25

8.4K 767 334
                                    

Zamanın akışına ayak uyduramadığımız zamanlar oluyor. Günler anlamadan birbirini kovalarken sabahı akşamı bile anlamazken ayları anlamak imkansızlaşıyor. Sezin ve Sevin yeni hayatlarına adapte olmak için her gün ayrı bir koşturmacanın içine girdiler. Düzenlerini kurmak, yeni ülke ve insanlara alışmak kolay olmasa da onlar etrafını saran sevgi yumağı sayesinde bu süreci kolay atlattılar. Sevin sanki burada doğup büyümüş gibi girdiği tavırlar bazen Sezin'i şaşırtsa da kızının değişimlere kolay adapte olan yapısına minnet duyuyordu. Etrafında bir çok çocuk olması en büyük şansıydı.

Ricardo'nun uslanmayan çocuk halleri, arada kaçırıp Madrid'e götürmesi bitmeyen balayı oldu onlara. Gizlice plan yapıp Sezin'i tanıştıkları sahile götürmesi ise Sezin için tarifi olmayan bir mutluluk yaşattı. Bu defa karı koca olarak harika üç gün geçirdiler.

Ali ve Estela için bu geçen zaman sıkıcı ve altından kalkması güç anlar oldu. Ali bir tek Gökhan'a içini dökebiliyorken Estela'nın Ali'yi anlatacak kimsesi yoktu. Başta ilişkilerini gizlemek oyun gibi gelmişti fakat zaman geçtikçe kavuşamamanın verdiği çaresizlik nedeniyle kimseye söylemediler. Estela, abisi gibi ağaç evde kardeşlerine anlatmak istemişti ama kendini Ricardo kadar cesur hissedemediğinden yapamadı. Aklında sürekli yeni projeler ve planlar yaratıp olur bir yol bulmaya çalıştı. Ali kesin bir dille işini yok saymaması gerektiğini söylediği için bırakamıyordu. Her ne kadar çok seviyor olsa da Estela öyle başarılı bir kadındı ki kendisi yüzünden ayrılırsa ömür boyu bu kararın altında ezileceğini biliyordu. Güçlü ve başarılı kadını baltalayamazdı.

Yine yalnız bir akşam, yine teknolojinin kavuşturduğu görüntüleri ile göz göze geldiler. Bu defa Estela da farklı bir pırıltı vardı.

"Güzel bir haber duymak ister misin?"

"İsterim tabii"

"Dergi beni Rusya'ya gönderiyor"

"Sevinmeli miyim?"

"Dur daha bitmedi. Uçağım İstanbul aktarmalı ve birkaç saat beklemem gerekiyor. Eğer istersen o arada görüşebiliriz"

"İstersem... Sevgilim ben isteme boyutunu çoktan aştım artık yokluk çekiyorum. İki dakika bile olsa seni görmek için neler feda ederim"

"O zaman hazır ol Oztureyn iki gün sonra havaalanında benimle randevun var"

"Ah ben senin o Oztureyn diyen dilini ne yapayım?"

Ali hop oturup hop kalktı. Zaman geçirmek için şirkette bile neredeyse koşar adım yürüyordu. Bir ara Rafal "Ağabey maratona mı hazırlanıyorsun bir dur" demişti fakat Ali durmak yerine Rafal'ın kolunu tutup çekiştirerek kendi hızına ayak uydurmasını sağlamıştı.

Erken çıkmasına rağmen sabah trafiği her zaman olduğu gibi sinirlerini ayağa kaldırdı. Gelene gidene söverek ilerlemeye çalıştı. Estela uçaktan indiğini haber verdiğinde o da otoparka arabasını park ediyordu. Koşarak kapıya ulaştı. Nefesini düzene sokabilmek adına çaba harcarken kapıda bavulunun üzerine oturmuş etrafa meraklı gözlerle bakan sevgilisini gördü. Gelmekle kalmamış bir de kapıda bekliyordu. İçinde havalanan onlarca duyguya karşı olduğu yerde dondu kaldı. O an göz göze geldiler. Estela kollarını iki yana kocaman açıp gelmesini bekledi. Adamın yere mühürlenen ayakları o anda kanatlandı. Sıkı sıkıya sarıldılar birbirlerine. Ayrıldıklarında Estela adamın gözünden akan yaşı gördü. Parmak uçları ile sildi.

"Bu ne şimdi?"

"Senin ağlamana kıyamam o yüzden bu görevi ben üstlendim"

"Ya... Seviyorum seni"

"Bende seni seviyorum. Neden dışarı çıktın, hem bavulunu da almışsın"

"Hmm... Şimdi şöyle..."

BONİTA (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin