Boynuma sürtünen saçların beni gıdıklandırması ile kafamı saçlardan uzaklaştırmaya çalıştım. Sadece çalıştım ama kollarıma dolonan kollar buna engel olmuştu. Huzursuzca yerimde kıpırdandım. Bu hareketimle saçları boynuma daha çok sürtündü ve ağzımdan çıkan kıkırtıya engel olamamdım. Sanırım onu da rahatsız etmiş olacağım ki konuştu.
"Sabah sabah bir yerinde durmadın be küçük." Uykulu sesi çok güzeldi. Bir kez daha duymak istediğimi fark ettim ve biraz daha hareket ettim. Küçük mırıltılar çıkarıp kollarını benden ayırdı. Ee sesini duyamamıştım. Hayal kırıklığı ile iç çekip tek dostuma döndüm yüzümü.Tavanım.
Nerden geldiğini anlamadığım bir kaç leke vardı tavanda. Biraz dikkatli inceledim lekeleri. Sonra sıkılıp yataktan kalktım. Banyoya gidip işlerimi hallettim. Aşağı mutfağa inip hazırlanan kahvaltıya oturdum. Berke'de uyanınca gelirdi her halde. Ekmeğime peynir koyup yemeye başladım. Annem de sabahlığını giymiş kahvaltıya inmişti. Biraz yorgun görünüyordu. Ayağa kalkıp hep yapmayı sevdiğim hareketi yaptım. Sandalyesi çektim ve o oturduktan sonra yanağına sulu bir öpücük bıraktım. Hiç sevmezdi yanağını sulu sulu öpmemi. Ama ben yine de yapardım
"Günaydın canım anam. " Elinin tersi ile yanağını sildi. "Günaydın. Ben sana demiyor muyum yanağımı sulu sulu öpmek diye." Bakışlarında hafif bir kızgınlık vardı ama gülerek söylediği için pek ciddiye alamamıştım onu.
"Gel, sen gel. Bayadır gıdıklamıyorum seni." Ben daha ne olduğunu anlamadan kendimi yerde annem tarafından gıdıklanırken buldum. Gülmekten gözümden yaşlar geliyordu.
"A-anne lütfen. Yet-yeter." Ellerimle ellerini karnımdan çekmeye çalıştım. Neyse ki fazla direnmeden bırakmıştı. Derin bir nefes alıp ayağa kalktım. Gözüm kapının girişine takıldı bir anlığına. Berke kapının biraz daha gerisinde yere oturup bağdaş kurmuştu. Boş boş yere bakıyordu. Büyük bir ihtimalle annelemle beni izlemiş kendi annesiyle olan anılarını hatırlamıştı. Yanına gidip oturdum. Annemin duyma ihtimaline karşı biraz sessiz konuştum
"Uyanmışsın bakıyorum uykucu. Günaydın o zaman." Ayağa kalkıp elimi ona uzattım. O elimi tutarken konuştum. " Buraya sabah gelmişsin gibi davranıyoruz tamam mı?" Göz kırpıp gülümsedi. Kapıdan içeri girerken sanki cidden içeri yeni giriyormuş gibi bir havası vardı. Annemin yanına gidip merhalaştılar.
"Anne bu okuldan arkadaşım Berke. Ziyarete gelmiş beni. " annem göz ucuyla Berk'i süzdükten sonra konuştu. "Iyi yapmışsın evladım. Kızımın böyle arkadaşlar edindiğini görmek beni mutlu ediyor. "
Kahvaltı sırasında sorulan sorular ve cevaplar dışında konuşmamıştık. Kahvaltı bitince annem işleri olduğunu söyleyip kalktı. Bu aralar fazla çalışıyordu. Bir ara oturup annemle sohbet etsek iyi olurdu. Iki elimi de masaya vurup kalktım.
"İş başa düştü. Doyduysan kalk da şu kahvaltılıkları dolaba koyalım. Kalanı yardımcı abla halleder." Elini ve ağzını peçete ile sildi. Masadan kalkarken iki tane kahvaltı tabağınıalıp buzdolabına doğru gitti. Bende yerimde oturmuş onu izliyordum. Yapılı bedeni buzdolabının önünde durunca bana döndü.
"Eee kalkmayı düşünüyor musun? Yoksa beni çalıştırıp kendin yatacak mısın? "
Sadece bir an dediğim şeyi direk yapması tuhaf gelmişti. Sadalyeden kalkıp buzdolabının kapağını açtım.
"Tüh ya nerden anladın! Ben oturur seni izlerim falan sanmıştım." Yüzme sahte bir hayal kırıklığı ekledim. Elindekileri dolaba koyup yüz ifademe güldü. Ben de ona eşlik ettim. Ardından beraber kahvaltılıkları dolaba yerleştirdik. İşimiz biter bitmez gitmesi gerektiğini söyleyip evden çıkmıştı. Ani gidişi biraz beni boşlukta gibi hissettirse de fazla takmadım. Telefonu elime alıp sosyal medya hesaplarımda gezindim. Kızlarla kurmuş olduğumuz gruptan bildirim gelmesi ile üzerine tıklayıp mesaj ekranını açtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psikopat Lise Aşkı
ChickLitBahçeden içeri girerken arkamdan gelen ayak sesleri ile arkamı döndüm. Gökhan ve Meriç arkamdan geliyordu . Bahçe kapısından içeri girdiğimde gördüğüm manzara karşısında şok oldum. Berke Kağan ve Emir bir çocuğu acımasızca dövüyorlardı. Çocuğun yüzü...