Derin bir nefes alıp bıraktım. Ardından bir kez daha. Mert'in sorduğu soruya nasıl cevap vereceğimi bimiyordum. Berke ile gözlerimiz kısa bir süre birbirine değdi. Yüz hatları sertti çenesini sıkmıştı aramızdaki mesafeye rağmen bunu çok net bir şekilde görebiliyordum. Onun yüzünü belki birazda olsa yumuşatacağını düşünerek yüzüme ufak bir tebessüm yerleştirdim. Gülüşümün ardından gözlerimizi birbirinden ayırdı. Neye sinirlendiğini bilmiyordum ama bu hareketi birazcık canımı yakmıştı. Mert'e döndüğümde bakışlarının zaten bende olduğunu gördüm.
"Bilmiyorum. Aramızda ne var bilmiyorum. Basit bir çekim sadece." Sadece bu kadar değildi ama ona daha fazlasını söyleyecek kadar iyi hissetmiyordum.
"Buna inanmamı beklemiyorsun değil mi? Seninle eskisi gibi vakit geçiremiyoruz. Baksana bana gerçek hislerini bile anlatmıyorsun." Sıkıntılı bir nefes verdi. "Seni benden uzaklaştırıyor. Ben böyle olmamızı istemiyorum. "
Kafamı anlayışla salladım. Bende elbette onunla böyle olmak istemiyordum. Aramıza soğukluk girdiğinin farkındaydım ama sürekli bir şeyler olmuş ve onunla vakit geçirme fırsatı bulamamıştım.
"Seni anlıyorum bende farkındayım eskisi gibi vakit geçiremiyoruz artık." Duraksayıp sarı saçlarından ellerimi geçirdim. Bakışları bana dönünce gerçekten üzüldüğünü en derinden gördüm. Bakışları yorgun ve bayıktı. "Bu akşam gel bize eskisi gibi vakit geçirelim?" Gülümseyen yüzümle ona bakmaya devam ettim. Gözlerine sorumla aniden gelen ışıltıyı gördüğüme yemin edebilirim. Bakışlarını bende kaçırdı.
"Şey bilmem." Elleriyle oynamaya başlamıştı. O kadar tatlı görünüyordu ki. Bakışları bana değdi tekrar. "Geleyim mi?" Elimle onu kendime doğru çektim. Sırtına sardım ellerimi, onun elleri de sırtımda yerini almıştı. "Gel tabii istediğin zaman gel." Ellerimi ondan ayırıp yerimde oturdum. Okulun öğrenci zili kentinden yavaşça sınıfa doğru çıktım. Dersler her zaman ki gibi sıkıcı geçmişti. Arada sorulan sorulara cevap vermiş geri kalan sürede yerimde oturmuş saatle olan bakışmamı sürdürmüştüm.
Sonunda dersler bitmiş, bende yatağımda uzanmış ayağımı yataktan aşağı sarkıtmış şarkı dinliyordum. Mert bir kaç dakika önce mesaj atmış yolda olduğunu söylemişti. Ona okuldan çıkarken benimle gelmesi için ısrar etsem de eve gidip sonra bana uğrayacağını söylemişti. Canımın sıkılması ile merdivenlerden aşağı indim, sonra tekrar yukarı çıktım. Bir kez daha aşağı ineceğim sırada kapı çalındı koşa koşa merdivenden indim. Kapıyı açıp Mert'in geldiğini gördüm. Ama tek değildi arkasında bir beden daha vardı. Bu gece yalnız eğleneceğimizi sanıyordum. Mert'e sarılırken arkasındaki bedeni de görmüştüm. Berke de gelmişti. Onu görmem ile kalbimin atışı hızlandı. Gözlerimiz birbirini bulurken bana gülümsedi. Ama biraz tuhaf bir gülümsemeydi kesinlikle içten değildi.
"Ee sarılma faslı bittiyse içeri geçelim. Nasıl vakit geçiriyormuşsunuz öğrenelim." Kollarımı Mert'ten ayrıp yüzüne baktım. Sıkıntılı bir hali vardı. Sadece benim duyabileceğim bir şekilde özür diledi. Sorun olmadığını belirtmek için omzuna dokundum. Berke de içeri geçince kapıyı kapattım. Bedenime dolanan kollarla bir an ikilsem de hemen kim olduğunu anlamıştım.
"Bana sarılmayacak mısın? Gece uyurken böyle yapmıyorsun, küçük bir kedi gibi koynuma girmeye çalışıyorsun." Duraksadı. Bu söylediklerini umarım Mert duymuyordur. Yüzüm kapıya dönük olduğu için nerde olduğunu görmüyordum. "Kabul o halin çok daha tatlı oluyor ama böyle beni görmezden gelmen beni daha çok kışkırtıyor. Bir de kızarıyorsun ya." Dudaklarından sesli bir nefes verdi. "Işte o zaman bitiyorum." Söylediği şeyler beni kızartmaya başlarken kolları arasından kurtulmaya çalışıp yerimde debelendim. "Ya bırak. Hem sen niye geldin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psikopat Lise Aşkı
ChickLitBahçeden içeri girerken arkamdan gelen ayak sesleri ile arkamı döndüm. Gökhan ve Meriç arkamdan geliyordu . Bahçe kapısından içeri girdiğimde gördüğüm manzara karşısında şok oldum. Berke Kağan ve Emir bir çocuğu acımasızca dövüyorlardı. Çocuğun yüzü...