Keyifli okumalar... :)Boynuma değen sakallar beni huylandırmıştı. Yerimde kıpırdanmaya çalışıp hareket ettim. Hareketimle vücuduma dolanan kollar biraz daha sıkılaştı. Boyun girintimdeki sakallarını da hareket ettirince daha fazla dayanamadım ve yapabildiğim kadar uzaklaşmaya çalıştım.
"Rahat dursana küçük, kurt mu var?" Homurdanıp elleri sırtıma doğru çıktı. "Sakalların huylandırdı ve sanırım tahriş oldu. Canım yanmaya başladı." Kendini benden uzaklaştırdı. Bende rahat bir nefes aldım ve duvarın kenarında duran aynadan bakabildiğim kadar bakmaya çalıştım. Gözlerim büyürken elim boynuma gitti.
"Yuh!" Bu kadar sesli bir tepki vermeyi beklemiyordum. Berke de beklemiyor olacak ki tek gözünü açıp bana baktı. Boynumda ki kızarıklığı ona gösterince ufak çaplı bir küfür etti. "Ne oldu lan buraya?" Yataktan kalkıp daha dikkatli bakmak için aynanın önüne gittim. "Gece uyurken de büyük ihtimal sakalların çizmiş, zaten sabah da o yüzden uyandım. " Yakından bakınca daha net göründü ve gerçekten korkuttu bu beni. Boynumunla köprücük kemiğimin arasında beş veya altı santimlik, yer yer küçük yuvarlaklar halinde kan toplamış bir kızarıklık vardı. Normalde olsa kolay kolay kapayamayacaktım ama bugün hava baya yağmurluydu. Üstüme pek sevmesem de boğazlı bir şey giymek zorundaydım.
"Sadece sana sarılıp uyumak istemiştim. Kapatılamayacak kadar kötü değil değil mi?" Berke'nin yüzüne doğru döndüm. Kaşlarını çatmış kızarıklığa bakıyordu. "Ya onu boş ver de, biz son zamanlarda ne zaman beraber uyusak sabaha mutlaka bir şey oluyor. Fark ettin mi?"
Berke yatakta dik oturup ayaklarını aşağı sarkıttı. "Boynunda benim yüzümden olan bir kızarıklık var ve sen boş ver onu mu dedin? "
Kafamı onay vermek için salladım. "Aynen öyle yaptım. Hava yağmurlu zaten boğazlı bir şey giyerim, krem falan da sürerim. Erkenden geçer."
Yanıma gelip eğildi nefesi nefesime karışırken "Öyle erken geçmez, ben öpeyim bak nasıl da erken geçiyor. " dedi. Ellerimi göğsüne yerleştirip geriye doğru ittirdim.
"Yersen erken geçer. " O gülümserken bende banyoya girip acil durum çantasında bulduğum bir kremi sürdüm. Galiba yanık kremiydi umarım kızarıklık için de işe yarardı. İşlerimi halledip banyodan çıktım. Berke'yi oda da göremeyince bende kıyafetlerimi rahatça giymek için açık olan kapıyı kapattım. Dolabın kapağını açıp bir süre ne giyebileceğime baktım. En sonunda koyu mavi bir boğazlı, siyah kot ve siyah yağmurlukta karar kıldım ve giyinip çantamı da koluma attım. Aynadan üstün körü bir kendime baktım fena görünmüyordum. Merdivenlerden hızlı hızlı aşağı kata indim. Berke telefonda biriyle konuşuyordu ve mutlu görünüyordu. Benim geldiğimi görünce telefonu kapattı.
"Çıkalım mı, kahvaltıyı dışarda yaparız?" Anahtarımı alıp dışarı çıktım. Annem eve gelmemişti. Bir kaç gündür ne Osman abiyi ne de yanımızda çalışan ablayı görmüyordum evde. Telefonumu çıkarıp anneme mesaj attım.
Siz: Anne eve akşam neden gelmedin? (07.12)
Telefonumu sessizden çıkardım ve pantolonumun arka cebine koydum. Site çok sessizdi. Sabahın bu saatinde uyuyor olmalılardı. Berke ile yan yana yürümeye devam ettik. Ardından sokağın başına park ettiği arabasına bindik. Yol sessiz ve sıkıcıydı.
"Şarkı açabilir miyim?" Arabanın bir köşesine koyduğu telefonu bana uzattı.
"Al seç şarkıyı, arabaya bağlı telefon." Telefonu açtım ve şifre yoktu. İnanabiliyor musunuz? Dünyadaki sayılı telefonlardan biriydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psikopat Lise Aşkı
Chick-LitBahçeden içeri girerken arkamdan gelen ayak sesleri ile arkamı döndüm. Gökhan ve Meriç arkamdan geliyordu . Bahçe kapısından içeri girdiğimde gördüğüm manzara karşısında şok oldum. Berke Kağan ve Emir bir çocuğu acımasızca dövüyorlardı. Çocuğun yüzü...