Boynuma dolanan ince şey boğazımı acıtmaya başlamıştı. Derin bir nefes alıp kalkmaya çalışsam da nefes alamayıp öksürmeye başladım. Çok ses çıkarmış olmalıyım ki Berke aceleyle yerinden kalktı. Gözleri bir boynuma bir de yüzüme bakıp aceleyle yatakta doğruldu.
"H-helin kızım nasıl becerdin Allah aşkına. Kulaklıkla uyunduğu nerde görülmüş?" Bir yandan bana söyleniyor bir yandan da anladığım kadarıyla boynuma donanmış olan kulaklığı açmaya çalışıyordu. Gece çıkarmayı unutmuş olmalıyım. Nefes alamayıp tekrar öksürmeye başladığım da ise kulaklığı çözmeyi bırakıp bana baktı.
"Makas nerde?"
Kulaklığı mı kesecekti? Aceleye gri çalışma masamın üst çekmecesini işaret ettim. "Or-" Üst üste öksürdüm. "Orda." O makası almaya gittiğinde elimle kulaklığı açmaya çalıştım sağa sola çekiştirsem de işe yaramamıştı. Yatağa geri oturduğunda yüzünde garip bir ifade vardı. Gözleri boynuma kaydı
"Ya yanlışlıkla boğazına zarar verirsem?"
Makası yatağa bıraktı. Elini tutup makası avucuna bıraktım. Şu an ciddi anlamda yardımına ihtiyacım vardı. Nefes almak her saniye zorluyordu hatta şu an nasıl nefes alıyordum onu bile anlamış değildim. Sana güveniyorum dercesine baktım gözlerinin içine. Şu an güvenmekten başka seçeneğim de yoktu zaten. Yatağa uzandım ve ardından boynumda hissettiğim soğuk metal beni fazlası ile germişti. Bunu ona yansıtmamaya çalıştım. Onu da germek istemiyordum. Metal boynumdaki kulaklığı koparıp kendine yol açarken nefes alışım daha kolay gelmeye başladı. Kulaklığın son parçası da boyumdan çıkınca Berke makası yerine bırakıp yanıma uzandı. Rahatlamış bir şekilde nefes verdi. Hafifçe gülümsedim elimle boynumu rahatlatmak için ovuşturdum. Biraz canım acıyordu ama sorun değildi.
"Teşekkür ederim."
Derin bir sessizliğin ve ardından beni kendine çekip kafamı göğsüne yaslamamı sağladı.
"Çok korkuttun beni küçük. Hadi artık boynuna dolanacak bir kulaklığın da yok rahat rahat uyu."
Hava hafiften aydınlatmaya başlamıştı. Uykum da yoktu. Biraz uzandım göğsünde. Kalp atıklarının melodik sesi yüzümde küçük bir gülümsemeye sebep olmuştu. Nefes alıp verişi düzenli bir hal aldığında yataktan kalktım. Lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım. Mutfağa inip dolaptan domates, salça, kaşar peynirini, sucuk ve tost ekmeğini çıkardım. Domatesleri tost tavasında kızartıp salçayı kolay sürmek için suyla biraz açtım. Tost ekmeğinin arasına malzemeleri koyup biraz bastırdım. Bir tanesini Berke'nin tabağına diğerini de kendi tabağıma koyup dolapta içecek bir şeyler aradım. Portakal suyu ve meyve suyu vardı. Hangisini içeceği bilemeyip ikisini de masaya koydum. Odama çıkıp Berke'ye baktım bıraktığım gibi uyuyordu tek farkla benim olduğum yerde yastık vardı. Bu görüntü komik gelmişti. Telefonumu alip saate baktım yediye geliyordu. Okula gitmek için hazırlansam iyi olurdu. Dolabımdan siyah kot ve üstüne geniş beyaz üstü baskılı tişörtümü çıkardım. Banyoya geçip giyindim. Çıktığımda Berke yatakta oturmuş etrafına bakınıyordu.
"Günaydın!"
Sesim beklediğimden neşeli çıkmıştı. Saçlarını eliyle karıştırdı. Ardından okyanus mavisi gözlerini gözlerimle buluşturdu.
"Günaydın küçük. "
Üstündeki ince battaniyeyi çekip yanıma doğru yürüdü. Geceden kalmış kıyafetleri ile yatmıştı. Akıl edip ona kıyafet bile vermemiştim.
"Sorun olmazsa eğer banyoyu kullanabilir miyim? "
Kafamı salladım.
"Tabi kullanabilirsin. Bende sana uyacak kıyafetim var mı bir bakayım. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psikopat Lise Aşkı
ChickLitBahçeden içeri girerken arkamdan gelen ayak sesleri ile arkamı döndüm. Gökhan ve Meriç arkamdan geliyordu . Bahçe kapısından içeri girdiğimde gördüğüm manzara karşısında şok oldum. Berke Kağan ve Emir bir çocuğu acımasızca dövüyorlardı. Çocuğun yüzü...