Keyifli okumalar..
Alarm sesi...
Kısa bir sessizlik ve bir alarm daha...
Daha fazla uzatmamaya karar verip yataktan kalktım. Banyoya gidip günlük rutinlerimi hallettim. Yüzüme biraz renk katmak amacıyla hafif bir makyaj yaptım. Kıyafetlerimi de giyip evden fazla ses çıkarmamaya özen gösterip çıktım. Normalde okula yürüyerek giden biri değildim ama mesafe az olduğu için araba ile gitmeye gerek görmedim. Yıl boyunca galiba böyle olacaktı. Kuş sesleri ve hafif bir rüzgar eşliğinde yürümek güzel olurdu ama ne yazık ki bunlar güzel birer hayal idi.Gerçekler mi?
Hemen söyleyeyim. Bir elimde az önce aldığım poğaça ve arkamda ki en az 4 köpek. Muhtemelen biraz sonra biri poğaçama saldırmaya kalkışacak ve tabii ki köpeğe vermek yerine kaçacağım. Poğaça sonuçta bu boru değil.
Ve tahmin ettiğim sesler... Köpeklerden biri yanıma yaklaşıp havlamaya başlamıştı. Okula çok az kalmıştı. Koşarsam belki kurtulabilirdim ama ya yetişemezsem? Kafamda olanakları hesaplarken bir araç yanımda durdu.Beyaz Mercedes? Berke...
Camı indirip kafasıyla yanını işaret etti. "Köpeklerle aran pek iyi durmuyor. Atla istersen."
Kafamı iki yana salladım. "Köpeklerle aram iyidir." Elimdeki poğaçayı görebileceği şekilde kaldırdım. "Sadece yemeğimi paylaşmak istemiyorum." Gülümseyip hırlamaya başlayan köpeklere baktı.
"Öyle mi? Eğer arabaya binmezsen ya poğaçayı vermek zorunda kalacaksın ya da seni yemeklerine izin vereceksin" Köpeklere kısa bir bakış attım. Hırlamaları artarken korkmaya başladım. Arabaya binmezsem cidden bir yerlerimi ısırmaları kaçınılmaz olacaktı. Yavaş yavaş arabaya doğru ilerlerken köpeklerin hâlâ poğaçamın peşinde olduklarını fark ettim. Poğaçamı onlara vermek gibi bir niyetim yoktu. "Berke! Kapıyı açar mısın?" Kafasını uzatıp bana baktı. Dediklerime anlam verememiş gibi yüzünü buluşturdu. "Gel ve kendin aç." Kafamı hızla iki yana salladım. "Olmaz. Birazdan koşacağım ve arabaya binmem için kapının açık olması lazım." Dediğimi yapıp kapı kulpuna uzandı ve açtı. Köpek havlayınca yerimde sıçradım ve koşmaya başladım. Zaten arabayla aramda çok mesafe yoktu. Arabaya binince elimdeki poğaçaya bakıp hafifçe gülümsedim. Bir elimi yumruk yapıp havaya kaldırdım. Gözlerim Berke'ye kayınca küçük bir çocuğa bakar gibi baktığını gördüm. Umrumda değildi de açıkçası poğaçam elimdeydi ve mutluydum. Omuz silkip önüme döndüm."Çok basit şeylerden mutlu oluyorsun." Kafamı onay verircesine salladım. Mutlu olma yöntemlerim basitti. Yemek, uyku ve huzur benim için mutluluk bunlardan ibaretti.
Okul önünde durunca kapıyı açıp teşekkür ettim ve sınıfın yolunu tuttum. Merdivenleri çıkarken kolumda birinin dirseğini hissedince arkamı döndüm. Nazlı elindeki kahvelerle duruyordu.
"Ah! Kusura bakma elim dolu olunca diseğimi kullanmak zorunda kaldım." Kahvelerden birini bana uzatınca aldım. "Nasıl seversin bilemedim. Bende ikimize de aynısından aldım." Hafifçe gülümsedim.
"Sanada günaydın. Aslında sabahları kahve içmem ama teşekkür ederim." Sınıfa çıkınca dünkü yerlerimize oturduk. Dün... Tuhaf bi' gündü.Oturur oturmaz başıyla kapıyı işaret etti. "Gizem de geldiğine göre artık o soruyu sormanın vakti geldi. Dün ne oldu?" Gizem'in de oturmasını bekledim. Çantasını arkamıza bırakıp benim sıramın üstüne oturdu. "Eveet öncelikle günaydın. Ardından dökül bakalım. Ayıplı şeyler yapmadığını umuyorum."
Gözlerim söykedikleriyle büyürken elimle bacağına vurdum. "Şşş saçmalama. Biri duyup yanlış anlayacak. Zaten niye götürdüğünü de hâlâ anlamadım. Evimin yolunu sormayı unuttuğunu söyledi ama bence başka bir şey vardı. O kadar da aptal değilim." Meraklı gözlerin hâlâ bana bakmaya devam ettiğini görünce devam ettim. "Film açtım. O da pizzaları fırına koydu. Sonra bekledim ama gelmedi. Yanına gittiğimde ağladığını gördüm. Nedenini sorduğumda sonra anlatacağını söyledi. Sonra da zaten eve gittim." Derin bir nefes alıp verdim. "Öyle işte." Tam kızlar bir şey söyleyecekken hoca sınıfa girdi. Dün sınıfta olmadığım daha doğrusu olmadığımız için mal mal hocanın yüzüne bakıyorduk. Yoklamanın ardından hocayla kısa bir süre göz göze geldik. Gözlerini kısarak bana baktı.
"Yeni mi kayıt oldun?" Kafamı onay verircesine salladım ve ayağa kalktım.
"Evet. Hocam yeni kayıt oldum." Eliyle yaşlılıktan beyazlamış saçlarını karıştırıp Nazlı ve Gizem'e baktı. "Tamam kızım oturabilirsin. Siz de yeni gelmiş olmalısınız. Isimlerinizi zamanla öğrenirim, arada unutursam hatırlatın." Eliyle kafasını gösterip. "Yaşlılıktan." Dedi ve güldü. Iyi bir hocaya benziyordu. Her ne kadar yaşlı olsada kafa dengi biriydi bence.
Kafasını iki yana salladı. "İsimleriniz? "
"Helin."
"Nazlı."
"Gizem."
Hâlâ gülümseyen yüzüne baktım tekrardan sınıfa hitaben konuştu bu sefer. "Gençler arkadaşlarınıza yeni gelenlere yaptığınız şakalarınızdan yaptınız mı? " Sınıftakiler gülüşürken sadece bir kaç kişi kafasını iki yana salladı. Biri ise konuştu. "Hocam arkadaşlar ilk günden okulu asınca yapmaya vakit bulamadık." Hoca ise kafasını anladım dercesine salladı. Daha demin konuşan çocuğun yanındaki kız bana doğru baktı ve benim donup kalmamı sağlayan o cümleyi kurdu.
"Belki de okulun sahibinin sevgilisi olduğu için yapmaya cesaret edememişizdir."Merak etmeyin ölmedim hâlâ yaşıyorum. Bu bölümü en az 3 kez yazdım ve üçüde silinince sinirlendim ve kısa bir süre ara verdim. Düzenli bölüm atmaya çalışacağım.
Teşekkür ederim yanımda olduğunuz için <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psikopat Lise Aşkı
ChickLitBahçeden içeri girerken arkamdan gelen ayak sesleri ile arkamı döndüm. Gökhan ve Meriç arkamdan geliyordu . Bahçe kapısından içeri girdiğimde gördüğüm manzara karşısında şok oldum. Berke Kağan ve Emir bir çocuğu acımasızca dövüyorlardı. Çocuğun yüzü...