bir gün sabah olacağını bilsem de, gökyüzünde bir yıldız olarak kalmak istedim.
evimizdeydik ve artık alt kat ile üst kat fark etmiyordu.
annesinin söylemlerinden rahatsız olan taehyung, gece haber vermeden dönmek istemişti ve dünden razı olan bir yanım bu dileğimi belli etmekten kaçınmaksızın kabul etmişti. gecenin bir yarısı kimseciklere haber vermeden onca yolu ara sıra motoru arızalanan epey de eski model bir arabayla teptikten sonra ise ulaşmıştık evlerimize lâkin bu kez onun adım seslerini bizzat yanından duyuyor, sigarasını yakan çakmağı ben tutuyor ve şarkılarına eşlik eden öteki ses oluyordum. kendi hayatına sığışamamış bir oğlan olarak, onun yatağında uzanıyordum.
"çillerini de çizmek istiyorum," demişti gözlerini bana çıkarmayıp, bağdaş kurduğu sağ dizinin üzerindeki çizim kağıdında tutarken. "onlar olmazsa nasıl minik bir jeongguk olabilirsin ki?" mayışmış ifademle birlikte dişlerimi göstererek gülümsemiş, omuz silkmiştim. "güneş lekesi onlar." göz ucuyla bana bakmıştı, onları ufağa çekmeme kızmış gibisindendi fakat ses etmedi. yumuşacık tonlarca yastığın içinde öylece uzanıyordum ben de, ses etmeden.
açık pencereden tül perdeleri havalandıran soğuk esintinin çıplak üst bedenimi üşütüyor olmasına rağmen; uyku için dilenen gözlerimle onunla kıkırdaşıyor, beni çizmesi için farkı açılardan kendimi sunuyordum. tam da bulunduğumuz an, ikimiz hakkında bir kavanoza koyup da asla bozulmadan saklamak istediğim birçoğundan yalnızca tekiydi. çok şeye sahiptim onun ismiyle başlayan, saklamak istediğim. tonlarca anı ile baş etmeye çalışan, onun tabiriyle bir miniktim ve o beni anlamıyordu aslında.
"birkaç dövme de eklememi ister misin kollarına?" demişti kıkırdayarak kendi hâlinde. "ergenliğinin getirdiği serseriliği de doyurmalısın." onun ufaklığı olmamla eğlenmesine karşın kıkırdamış ve kendi elleriyle bana sunduğu güzelim yıldız dövmemi iliştirmiştim irislerine. "dövmem olsa da, gördüğün üzere bu asla serserice değil, güzel çiçek." bileğime dudaklarıyla işlediği yıldıza da sıcacık bir tebessüm vermişti. bu da benim yüreğimdeki dev kazanını fokurdatmıştı vakit kaybetmeden.
yarım saat kadar bir süre öylece çizim yapan, kaleminin siyahına bulanan parmaklarını; odaklanırken ısırdığı dudakları ve ara sıra bakışlarını bana çevirip; dudaklarını diliyle gezinerek vücudumu süzüşüyle yüzleşmiş ve her bana baktığında ona tavşan dişlerimle kocaman tebessümler vermiştim. neyin içerisinde olursak olalım, sadece bu anı ve önümüzdeki birkaç günü mahvetmeyecek; sonuna dek tadını çıkarıp onunla olan mutluluğum kuş kadar olacak dahi olsa; bunu kendime alacaktım. ona karşı duyduğum açlığın ardı arkası kesilmiyordu zira.
"bitti," mırıltısını duyduğumda ovuşturduğum gözlerimi serbest bırakmış ve uzandığım yerde doğrularak yatakta oturur konuma almıştım bedenimi, onunki gibi. elindeki kağıda uzanarak yaptığı çizimi seçmiştim meraklı irislerimle. çok güzel resmetmişti beni. uzanırken, tül perdelerin arasında ve sanki hayatının aşkıyla bir amerikan rüyasının içerisinde oradan oraya koşturuyormuş gibi.. böyle bir his bırakmıştı solumda ve soluğumda çizgileri. bir anlığına gördüklerim, bana onun muhteşemliği arasındaki kıymetli daisy'si olabileceğimi; benim için bir kaleye sahip olarak; ona ait olabilmem ve her seferinde ona varabilmem için partiler verebileceğini düşündürmüştü.
dudaklarımda kocaman bir gülümseme peydahlanırken, "çok güzel, taehyung.." diye mırıldanabilmiştim yalnızca zira aklıma dolan anıları şimdilerimle kıyaslamaktan kaçamamıştım. zamanın birinde taehyung'a beni çizmesini teklif ettiğim lâkin onun her zamanki kaba tavrıyla beni geri çevirdiği bir anıyı yakalamıştım ellerimle kafamın içerisinde ve bu zaman aklımda patlayarak zihnimin duvarlarını kirletmişti birkaç saniyeliğine. en kötü, en beter huyum da buydu ya; anılarım hüznünden kendimi yıkayamayıp mutluluktan havalara uçmam için bana verilen fırsatları kaçırıveriyordum. bugün bunu yapmayacak, zihnime savaş açacaktım zira ben bir papatya olsam dahi; nankör olmayacak ve onu yüz üstü bırakmayacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
disfruto ✔
Hayran Kurgu[💛🏚️] [age gap taekook x text, düzyazı] ben, içimde bir yerlerde bir büyük yangın, sen avcunda tuttuğun bir içim suyla kapımda. sevgi diyorsun, sevgi yarayı iyileştirir.