taşındığım yurtlar iki kişilikti, bir odada iki kişi kalıyorduk ve oda arkadaşım sadece adını bildiğim Hoseok'tu. odaya geldiğim andan beri onu öven diğer odadaki kişilerden öğrenmiştim adını. söylediklerine göre kesinlikle iyi biriydi. hatta öyle bir anlatıyorlardı ki sanki dünya üzerindeki en sevimli ve iyi insandı.. böyle biriyle tanışmak beni iyileştirebilirdi. arkadaşa ihtiyacım vardı.
eşyalarımı tamamen yerleştirip yatağa oturduğumda onun tarafına bakmıştım, dağınık olan tek şey masa üzerindeki kitaplarıydı, çok fazlalardı. kesin çok çalışkandı ve ben yine uanında aptal gibi hissedeceğim birime denk gelmiştim.
kapının açılmasıyla gözlerim o yöne kayarken yüzüme ufak bir gülümseme yerleştirmiş ve ayağa kalkmıştım, beni görmesiyle o da gülümserken geldiğimden çoktan haberi olduğunu anlamıştım, şaşırmış gibi gözükmüyordu. elimi uzatsam da o yanıma yaklaştığı gibi bana sarılmıştı. en son bu şekilde bana sarılan kişi annemdi. kollarım yabancı değilmiş gibi kalkmış ve karşımdaki bedene sarılmıştı, şimdiden bile sıcaklığı hissediliyordu.
bedenlerimiz birkaç saniye sonra ayrıldığında öncekine göre yakınımda olan bedenine bakmıştım, zayıftı ama öyle kötü görüncek bir zayıflığı yoktu sanki daha çok kaslı gibiydi ama pantolonu bol olduğundan anlayamıyordum. gözlerimi kaldırıp yüzüne baktığımda yuvarlak bir suratın aksine daha uzun bir çenesi olduğunu fark etmiştim. bu onu kesinlikle çekici göstermişti- neler düşünüyordum?
dediklerine odaklanabildiğimde "sen de kendinden bahsetmek ister misin?" dediğini duymuştum. sanırım onun hakkındaki her şeyi kaçırmıştım.. yüzüm hafifçe asılırken yatağa oturmuştum ve o da samimiliğinden ödün vermeden hemen yanıma oturmuştu. "ben Kim Taehyung, Daegu'dan buraya okumaya geldim.. sanırım öyle çok önemli bir özelliğim yok, müzik dinlemeyi ve yüzmeyi sevdiğimi bilmen yeter. beraber yapabileceğimiz şeyler bunlar." sözümü keser gibi gülmüş ve konuşmuştu. "yüzünün güzel olması da önemli bir özelliğe giriyor mu?" deyip ayaklanmış ve üzerinde ağıelık yapan çantayı atmıştı köşeye. lavabo olduğunu düşündüğüm yere girdiğinde cevap verememiş, sessiz kalmıştım.
elini yüzünü yıkadığını düşünmüştüm bu kısa zamanda. ardından lavabodan çıkıp halâ cevap vermeyen bana bakmıştı, ben ise ona bakıyor ama ara sıra kaçırıyordum gözlerimi, utandığımı anlamış olmalı ki çantasını açmış ve içinden aldığı yiyecekleri çıkarmıştı. "geldiğini duyunca, açsındır diye düşündüm." başımı hafifçe sallarken az öncekine göre kısık olan sesimle sordum. "kampüslerin yemek saatleri olur, geçti mi?" sorduğum sorunun üzerine uzun ve şekilli parmakları arka cebine uzanıp telefonunu almış, ekranına kısa bir süre bakmış ardından konuşmuştu. "üç saat kadar geçmiş, bugünlük bunlarla idare et." yatağa bıraktığı jelatine sarılmış sandviç ve meyve suyuna bakarken elime alıp sandviçin jelatinini açmış, yarısınu bölü ona vermiştim. "bugün ikimiz de bununla idare edebiliriz, hem bende de biraz atmıştırmalık var." elimdeki sandviçi alıp saçlarımı karıştırdığında gülmüş ve önüme dönmüştüm. kendime kalan parçayı yemeye başlarken meyve suyunu açıp pipetini takmış, kendim birkaç yudum almıştım. "benim ağzımdan içeceğini sanmıyoru-" dememle elimdeki meyve suyunun pipetine dudaklarını yaslamış ve birkaç yudum almıştı bile. yüzümdeki gülümseme daha da büyümüştü. "içerim, böyle şeylerden tiksinmem." elimi yumruk yapıp hafifçe omzuna vurduğumda acımış gibi yapmıştı ama acımadığını ikimiz de biliyorduk. "bunun cezası olarak uyurken yüzüne yastık yiyeceksin." kaşlarım biraz çatılırken ısırdığım sandviçi hızlıca yutmuş ve konuşmuştum, "uykumdan uyandırılmayı sevmem Hoseok." yüzüne bir gülüş yerleşmişti bu demek oluyordu ki, uyandırılacaktım.
o iyi biriydi ve bana iyi bir arkadaş olacağı kesindi, eğer olmazsa büyük bir şansı kaçırmış olurdum. kendimi iyileşmeye adayacaktım. bunun için bir dost önemliydi ve bunun için en iyisi seçenek şimdilik Hoseok gibi görünüyordu.
---------
umarım keyifle okumuşsunuzdur,
sıkıcı mı gidiyor sizce?
fikirlerinizi belirtin. <33
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fleur offensée | taegguk
Fanfictionsen kırmızıydın, mavi olduğum için benden hoşlandın. bana dokundun ve ben birdenbire lila bir gökyüzü oldum ve sen mor renginin sana göre olmadığına karar verdin.