o günden sonra cidden kafam daha da karışmıştı, her gün aklıma gelen düşünceler geceleri uykumu kaçırıyor, başımı ağrıtıyordu. Yoongi'yle görüşüyordum lâkin dikkatimi ona verebildiğim söylenemezdi. aklım tamamen Jeongguk'taydı. onu düşünmeden duramıyordum.
bunlar benim suçummuş gibi hissettirse de öyle değildi, ben istememiştim böyle olmasını, tamamen dağılmayı aklımı yitirmeyi istemezdim. bunlara sebep olan şey zamanında yanımdaymış gibi gözüken kişilerdi. şimdi ise evleniyorlardı ve ben onların mutluluğunu seyrediyordum. bu hak ettiğim değildi, hak ettiğimi Jimin almıştı.
genç adam diz çökmüştü, küçüğünün kalp hastalığının üzerine gelen kanser teşhisi artık daha hızlı olması gerektiğinin bir habercisiydi. mutlu olmasının tam vaktiydi, ona üzgün tek haber vermemeliydi. belki evlenirlerse onu gerçekten sevebilirdi.
yüzündeki gülümsemeyle küçüğünün elini tutup üzerini okşamış, parlayan gözlerine bakarak konuşmuştu.
"benimle evlenir misin Jimin? ben sonsuza kadar seninle mutlu bir şekilde yaşamak istiyorum."
aklında farklı biri vardı, belki evet başta Jimin'i sevdiğini düşünmüştü ama bu düşüncesi tamamen Jimin'in ona verdiklerinin farklı olması nedeniyleydi. Taehyung onu öperken bile utanırken Jimin dakikalarca öpüşüyor ve üstelik kızarmıyordu bile.. bu utanışın saf sevgi olduğunu geç anlamıştı. bayağı bir geç..
yüzüğü tuttuğu elin yüzük parmağına takarken gülümsemesini silmeden ayaklanmış ve küçük olanın alnından öpmüştü. onu sakince hastane yatağına oturturken yastığa dökülen saçları görmüştü. üzülmüştü bu durum karşısında. tek dileği hastalığı atlatabilmesiydi.
yorgun gözlerini ovduktan sonra sandalyesine oturmuş, konuşmaya devam etmişti küçüğün neşeli tavru karşısında.
"nikahımız olacak, düğün yapmayı düşünmüyordum ama görüyorum ki sen fazlasıyla isteklisin."
küçük olan başını salladığında gülümsemiş, tuttuğu elin üzerini okşamaya devam etmişti.
"ama söz verdin, evlendiğimiz andan itibaren ölüm hakkında konuşmayı bırakacak ve mutluluğumuzu düşüneceğiz."
yine başını sallamış ve genç adamdan yumuşak bir öpücük kazanmıştı bu öpücükler küçüğü en çok mutlu eden şeydi. bundan vazgeçemezdi.
evleniyorlardı ve tekrardan koca bir hayali yıkıyorlardı.
aklımda onların evlilik sahneleri dönüyordu, Jeongguk değişik bir adamdı. benim etrafımdaydı, sürekli olarak. beni kıskanıyordu, bana yakın davrannaya çalışıyordu lâkin daima ona dönüyordu. planı neydi? aklında neler dönüyordu? bunları bilmiyordum ama beni aldattığı gibi Jimin'i de aldatmasına izin veremezdim. bunu yapmazdım.
ilerlediğim yolda dalgın adımlar atarken başımı öne eğmiş ve derince soluklanmıştım. gerçekten bu sıralar derin soluklanmalara, güzelce uykulara ihtiyacım vardı. tek isteğim buydu.
ve belki de biraz Jeongguk.
onu düşündükçe aptal gibi hissediyordum, beni aldatmıştı, bana dünyanın en berbat hislerini tattırmıştı fakat onu aklımdan çıkarmak çok zordu. hâlâ yaşayamadığımız şeylerin ağırlığı vardır üzerimde. belki de ondandı unutamamam, yine de unutmam gerektiğini biliyordum. böyle devam ederse Yoongi'ye karşı mahcup hissedecektim. o bana karşı çok ilgiliydi, vaktini bana ayırıyor, merak edip arıyor, Hoseok aracılığıyla bana yemekler gönderiyor, bazen ise kendi getiriyordu.
beni öpüyordu.
onu sevmemi istiyordu ama ben aklım bu kadar karışıkken odaklanamıyordum bile. bu suçlu hissettiriyordu.
adımladığım sokak boştu, normalde dolu olurdu bu garip hissettirmişti.
düşüncelerim arasından tam sıyrılmamış gibiydim, dalgınlığımla birlikte yola ilk adımımla hızlı bir şekilde ilerleyen arabanın bana çarpması bir olmuştu. elimdeki kitaplar ileriye doğru savrulurken bedenim de onlarla birlilte sürüklenmişti, kafamı yere çarptığım ilk an ve görüşümü kaybetmem bir olmuştu. duyduğum tek şey birkaç bağırış, diğer arabaların sert fren sesiydi lâkin başım çok ağrıyordu ve bedenimde kırıklarımı hissedebiliyordum. sadece birkaç saniye zihnimi açık tutabilmiş sonrasında ise tüm duyularım kapanmıştı.
------
kısa fakat hareketli bir bölümle geldim.
sizi çok beklettiğimi biliyorum lâkin pek iyi bir zamanımda değilim.
kendinize çok güzel bakın sizleri seviyorum.
<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fleur offensée | taegguk
Fiksi Penggemarsen kırmızıydın, mavi olduğum için benden hoşlandın. bana dokundun ve ben birdenbire lila bir gökyüzü oldum ve sen mor renginin sana göre olmadığına karar verdin.