1.5

1.9K 167 128
                                    

o günün ardından hastalanmıştım ama Hoseok yurda geldiğim gibi bana güzelce bakıp hastalığımı hafif atlatmamı sağlamıştı. ona olanları anlatmamıştım, anlatsam gidip Jeongguk'a demediğini bırakmazdı. bu yüzden korkmuştum, kesinlikle onunla muhattap olmasını istemiyordum.

bu sıralar derslerime daha sık katılıyor ve bir an önce üniversiteyi bitirip buradan gitmek istiyordum. başarılı bir şekilde bitirmek istiyordum. oturduğum masadan kalkıp saatlerdir çözdüğüm testin kapağını kapatıp ayaklanmıştım, birkaç saat sonra ses yarışması vardı ve bu sefer kazanan belli olacaktı. sona kalan beş yarışmacıdan biri olmak beni hoşnut ederken içlerinde Jimin ve Jeongguk olması huzurumu kaçırmıyor değildi. belki de bu yaptıklarını tamamen dikkatimi dağıtmak için yapıyordu. hırsına kolayca yenilen biri olduğunu biliyordum, kazanmak için her şeyi yapardı.. ya da sevgilisi için mi demeliydim?

Hoseok kolunu omzuma atıp yavaşça okşamış ve gülümseyerek konuşmuştu, "heyecanlı mısın bakalım?" başımı kaldırıp karşımdaki benden heyecanlı olan büyük gözlere bakmış, ben de tıpkı onun gibi gülümsemiştim. "evet, sayılır. sen benden daha heyecanlı görünüyorsun." başını sallaması gülüşümü genişletmemi sağlarken kollarımı kaldırıp boynuna sarılmış ve gözlerimi kapatmıştım. "yanımda olduğun için teşekkür ederim, gerçekten. sen olmasan bu kadar kolay toparlanamazdım." sırtımı okşayan parmakları beni rahtalatmak ister gibiydi. o kesinlikle harika biriydi ve herkesin onu sevmesi gayet normal geliyordu, ilk geldiğimde aldığım olumlu tepkileri şimdi daha net anlayabiliyordum, onunla oda arkadaşı olmak ayrıcalıktı.

bedenlerimiz ayrıldığında telefonumu yatağımın üzerinden alıp cebime atmış, dağılan örtüyü birkaç saniye boyunca ellerimle düzeltmiştim. "şimdi dersim var ve akşam da arkadaşlarımla birlikte olacağım. benimle gelmek ister misin?" teklifiyle birlikte gözlerim ona dönerken dudaklarımı ıslatmıştım, hava değişiminden dolayı sürekli kuruyorlardı. bugün sonuçlar ne olurdu bilmiyordum ama eğer kaybedersem bir yerlere gitmek bana moral olurdu, kazanırsam da ödül olurdu ki kazababileceğimi düşünmüyordum. "nereye gideceksiniz?" bir kafeye veyahut öylesine bir yere yemek yemeye gideriz diye düşünmüştüm ama Hoseok'un cevabı hiç beklemediğim gibi olmuştu. "bara gideceğiz, içmeye." kaşlarımı hafifçe kaldırdığımda parmaklarımı enseme getirip kaşımış, konuşmuştum. "duruma göre sana haber vereceğim." adımlarımı kapıya ilerletip kapıyı açmış, dışarı adımladığımda Hoseok'un sesini duymuştum, kendinden emindi. "arabayla yurdun kapısında olacağım." kapıyı kapattığımda ellerimi üzerimdeki ince ceketin cebine sıkıştırmış, yüzümdeki gülümsemeyi silmeden yarışmanın olacağı kampüse ilerlemiştim. Hoseok beni izleyip direkt derse gidecekti hatta ilk dersine beni izlemek adına girmeyecek ancak ikinci dersine yetişecekti, sonra sonucu ben ona söyleyecektim. tabii meraktan derse odaklanabilir miydi orasını bilmiyordum.

kampüse vardığında geniş olan salona ilerlemiş, seyircilerin arasından sıyrılıp arkaya geçmiştim, her alıştırma yapıyor ve sesini hazırlıyordu, gözlerim etrafta gezdirdikten sonra geniş koltuğa oturmuş, telefonumu elime almıştım. ekranına sırasıyla gelen birkaç mesaja yanıt vermiş, ardından gözlerimi kapatmıştım. sesimi hazırlamama veyahut piyano çalmama gerek yoktu, yeterince hazırdım. benden birkaç dakika sonra içeriye giren Jeongguk'un gözleri etrafta gezinmiş, istediğini bulamadığı için omuzları düşmüştü. Jimin'i arıyordu.

normalde hep beraber olurlardı, bir şey mi olmuştu?

içerideki kızlar makyajlarını yeniden ve yeniden tazelerken ortamın sesi beni git gide daha da fazla rahatsız ediyor, buradan gitmek istememe sebep oluyordu. dizlerimi yavaşça kendime doğru çekerken başımı dizlerime koymuş endişeli görünen ve oturduğu yerde öylece yere bakan Jeongguk'a bakmıştım. onu hiç böyle gördüğümü hatırlamıyordum. normalde oldukça rahat ve hiçbir şeyi kafasına takmayan bir tipti, en azından benimle sevgiliyken öyleydi.

fleur offensée | taeggukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin