Hoseok ile birlikte gittiğimiz partiden çok yorgun dönmüştük, geceyi orada geçirmiştik, çok eğlenceli olsa bile dönmek zorundaydık. parti sonuna kadar dans edip sürekli içmiştik ve uzun zaman sonra ilk kez bu kadar mutlu olmuş, gülüşümü yüzümden eksik etmemiştim ayrıca o kadar çok içmiştim ki Hoseok beni yurda kadar kucağında taşımıştı, hatta ben uyurken üzerimi bile değiştirmişti.
bunu sabah pijamalarla kalktığımda anlamıştım. kollarımı iki yana açıp yatakta bedenimi kıvırmış ve ardından yumruklarımla gözlerimi kaşımıştım. başımı kaldırmadan telefonu alıp saatime baktığımda derse geç kaldığını fark etmiştim, ayrıca başım da ağrıyordu, hâlâ halim yoktu. kendimi yuvarlayıp yataktan aşağı attığımda uykusu hafif olan Hoseok direkt yatağından sıçramıştı.
bu hali gözüme tatlı gelirken gülmüş, masadan düşen bardağı alıp geri yerine koymuştum. neyse ki içinde bir şey yoktu. yoksa Hoseok beni mahvederdi.
yanına gelen bedenine bakarken ellerimi ona uzatmış, beni kaldırmasına izin vermiştim. "dün gece bir hayli dağıttın kendini, bu güne ihtiyacın varmış." dediğiyle birlikte gülerken dağınık saçlarımı ellerimle biraz daha dağıtmış, başımı sallamıştım. "daha iyi hissediyorum." gözlerine bakıp iyi olduğumu hissettirmeye çalışırken gülümsemiştim, gülüşümü yüzümden düşürmek için hiçbir nedenim yoktu artık. hayatımda eksikliğini hissettiğim hiçbir şey yoktu.
telefonum gelen bildirimler onu almış ve dün mesaj atan anonim hesaptan yine bir mesaj görmüştüm.
X: dersine girmedin, partiden sonra bir hayli yorulmuş olmalısın.
kaşlarımı kaldırıp Hoseok'a yaklaşmış ve ekranımı ona göstermiştim, gelen iki mesajı da okuduğunda o da şaşırmıştı. etrafıma dikkat eden biriydim ve beni böylesine seyreden birini hiç fark etmemiştim. "cevap ver." diyerek omuz silktiğinde lavaboya giden bedenini seyretmiştim. yatağıma yeniden oturduğumda parmaklarımı ekrana yaslayıp mesajını cevaplamıştım.
ttaehyung:
beni neden takip ediyorsun?X:
bunu söylemek istesem buradan yazmazdım, değil mi?ttaehyung:
bir daha yazmazsan hoşnut olacağım.mesajımdan sonra telefonu kenara bırakıp ayaklanmış Hoseok'a büyük bir sarılma vermiş, ardından ben de elimi yüzümü yıkamıştım. biliyordum dışarı çıksam etrafıma bakınmaktan kafayı yerdim, bu yüzden yurtta kalmaya karar vermiş, yine yatağa girip telefonuma gömülmüştüm.
genç olan adam karşısındaki sarı saçları yıpranmış olan miniğin saçlarını okşuyor, yattığı yatağın ucunda oturup uyuyuşunu izliyordu. onu böyle görmek çok acı vericiydi, ama bundan daha acı verici olan bir şey varsa o da gerçekten ona karşı bir şeyler hissetmiyor oluşuydu. evet onu öpmüştü, onunla sevişmişti ama bunları minik olanın istekleri üzerine yapmıştı. zaten bu hastalığa sahip olduğunu biliyordu fakat bu sıralar durumu ciddiydi. kalbinin sesini duyduğunu söylediği ilk andan beri hastanedeydiler ve şimdi uzandığı sedyede yorgunluğundan dolayı uyuyakalmıştı. kalp hastalığı onu çok yoruyordu ve üstelik çok hassas bir bedene sahipti. bir yeri kanasa saatlerce kanı durmazdı, ciddi bir kesikte kan kaybından ölebilme riskine bile sahipti. o çok.. hastaydı.
miniğin gözleri aralandığında karşısında aşık olduğu adamı görüp gülümsemiş, ona sarılmak için kaldırmıştı. genç adam miniğin kollarına girip onu yormamış, nazikçe okşamaya devam etmişti saçlarını lakin aklında başka bir isim vardı. bu saçları elleri arasında olmasını istediği saçlar değildi yine de bu durumda olan birini kırmak yerine sevdiğinin kalbini paramparça etmeyi tercih etmişti. minik olan telefonunu minik parmaklarıyla kavrayıp ekranını açarken ikisinin şarkısını açmıştı onlara. bu Taehyung'la şarkılarıydı ama bunu minik olan da sevdiği için ikisinin şarkısı olmasını kabul etmişti. onu kıramazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fleur offensée | taegguk
Fanfictionsen kırmızıydın, mavi olduğum için benden hoşlandın. bana dokundun ve ben birdenbire lila bir gökyüzü oldum ve sen mor renginin sana göre olmadığına karar verdin.