Umarım beğenirsiniz 🙏🏻
İyi okumalar 💫
Önceki bölümü atlamayın lütfen...
20.Bölüm 💫
Yamaç
Feza'nın güzel, şekilli ve kırmızı dudaklarının tadını çok seviyordum. Onu öperken yaşadığımı hissediyordum. Ab-ı hayat suyu dediklerini ben bulmuştum ve şu an tadıyordum işte! Feza'nın dudaklarıydı bana ölümsüzlüğü bahşeden. Yavaş yavaş sindire sindire öperken dayadığım kapıdan çekip, odasına doğru ilerledik. Sarsak adımlarla zorla gidiyorduk çünkü dudaklarımız bir an olsun ayrılmıyordu birbirinden. Boşluğa düştüğümüzde aslında yumuşak yatak kucaklamıştı bizi. Dudaklarımızı ayırdım birkaç saniye ve önümdeki can alıcı manzaraya baktım. Saçları dağılmış, dudakları ve yanakları kızarmış Feza... Muhteşemdi. Önce o güzel, minik burnuna öpücük kondurdum. Ardından yanağına, ordan dudağına indim. Dudaklarında biraz oyalandıktan sonra boynuna indim. Önce kokusunu içime çektim derince. Başım dönmüştü. O kadar güzel kokuyordu ki kafayı yiyecektim. Boynuna derin bir öpücük bıraktıktan sonra kokusunu içime çekmeye başladım derin derin. Feza'nın boynunun kokusunu içime çekerken, elim tam kalbinin üstünde durduğu için kalbinin nasıl attığını hissedebiliyordum."Feza çok güzel kokuyorsun. Burası benim olsun mu?" dedim ama sesim boğuk çıkmıştı. Hâlâ boynuna gömülmüş durumdaydım çünkü.
"Bende aynı şeyi senin için düşünüyorum aslında." dedi elleri saçlarımı okşarken.
"Feza iyi ki çıktın karşıma ve ben iyi ki kalbimin sesini dinledim. Şu anı hiçbirşeye değişmem yemin ederim. O kadar mutluyum ki." dedim ve kafamı kaldırıp gözlerine ulaşmaya çalıştım. Gülümsedi önce. Öyle güzel gülümsedi ki oracıkta ölesim geldi.
"Yamaç neden bu kadar güzelsin ki? Şu hayatta başıma gelen en güzel şeysin sen." diyerek kollarıyla sardı beni. Sıcacık kollarının arasında hayat bulmuştum resmen. Kollarında huzuru tam anlamıyla hissedebiliyordum. Bu çocuk neler yapıyordu bana böyle? Başımı göğsüne koydum ve kalbinin sesini dinleyerek, huzurla gözlerimi kapattım.
Gözlerimi açtığımda saat kaç olmuştu bilmiyorum? Telefonumu alıp baktığımda geçen gün aradığım arkadaşımın aradığını gördüm. Duymamıştım çünkü telefon sessizdeydi. Gerçi sessizde olmasa da açamazdım, Feza'yla olduğum zamanlarda bunu kimsenin bölmesini istemiyordum. Sessizce Feza'nın kolları arasından ayrıldım ve salona geçtim. Arkadaşımı aradım ve telefon ikinci çalışında açıldı.
"Nerdesin lan arıyorum açmıyorsun?" diye azar çekti önce.
"İşim vardı olum. Hadi dökül bakalım." dedim balkona doğru adımlarken.
"Abicim ben bu kızı iki gündür takip ediyorum. Kız mezarlığa gidiyor. Orda bi 5-10 dakika kaldıktan sonra dönüyor eve." diye anlattı. Evet Feyzadan bahsediyordu.
"Sadece mezarlık mı yani?" diye sordum kaşlarımı çatarak.
"Valla gün başlamadan takibe başlıyorum ben. Evinden çıkmadan önce başlıyorum takibe." dedi.
"Off bir açığı yok yani."
"Kardeşim ben iki gün takip ettim. İki gün boyunca bir şey olmadı."
"Kemal içim rahat değil. Bu kızda birşeyler olmalı ulan nasıl olmaz?"
"Allah allah manyak mısın oğlum? Yok bir şey! Varsa da ben denk gelmedim. İki gündür işi gücü bıraktım bu kızı takip ediyorum ben. Gördüğüm muameleye bak!" diye söylendi. Tamam belki birazcık haklıydı. Ama birazcık.
"Tamam be boş yapma. Kapatıyorum ben." dedim ve kapattık telefonu. Feza'nın odasına gittiğimde hâlâ uyuyordu güzel meleğim. Feza'nın sıcak kolları arasına girdim tekrar ve bu kez Feyza'yı aradan nasıl çekeceğimi düşünmeye başladım. Bir süre sonra göz kapaklarım ağırlaşmaya başladı. Feza'nın mis kokusu ve sıcak kolları arasında kendimi huzurlu bir uykuya teslim ettim.
Bugüne kadar yazdığım en boş bölüm olabilir ama final yaklaşınca hep tıkanıyorum böyle.
Yorumlarınızı bekliyorum 🙏🏻
Sizleri seviyorum 💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖRÜCÜ USULÜ (B×B)
RomanceKime niyet kime kısmet... Kız görmeye gittiğimiz evin oğluna aşık olmuştum... Eşcinsel hikayedir,ona göre gelin. 22.07.2020-16.10.2020 #gayaşk etiketiyle 2. sırada.