"Evet kralım, bu geleneği sürdüreceğim ve eşimi çoktan seçtim"
Ardından herkesin meraklı bakışları eşliğinde elini kaldırmış ve Jeongguk'un şaşkınlıktan kocaman açılmış gözleri eşliğinde genç çocuğu işaret etmişti.
"Eşimin bu güzel çocuk olmasını istiyorum."
******************************************************************************************************************************************************************************
Taehyung'un verdiği cevap, halk tarafından coşkuyla karşılanırken, Namjoon ve Seok Jin dışındaki aile üyeleri ise bunu beklememeleri sebebiyle biraz şaşkın da olsalar, veliaht prensin geleneği kabul ettirme kararına fazlasıyla sevinmişlerdi. Kocaman avluda ise mutluluk dışında çok farlı hislerle bezenmiş yalnızca üç kişi vardı. Bunlardan ilki kesinlikle Hyun-Jae'ydi. Güzel kadın az önce düşündüklerinin gerçek olması sebebi ile endişe ile oğluna bakarken, hiçbir konuda fikri olmayan ve bu zamana dek herkesten saklayıp koruduğu oğlunu, babası Kral Jeon'dan daha fazla nasıl saklayabileceğini düşünerek içten içe kahroluyordu. Kraliyet emirlerini ve yasalarını en iyi kendisi biliyordu. Nasıl bilmezdi ki ? Sonuçta kendisi de her ne kadar bulunduğu mevkiden vazgeçmiş olsa bile, on dokuz yıl önce Jeon Krallığı'nın en küçük prensesiydi. bu sebeple şu anda bulundukları duruma hiçbir itiraz hakkı olmadığını biliyordu. Eğer kraliyet ailesinden herhangi bir erkek birisi ile evlenmek istiyorsa, evlenmek istedikleri kişi evli değilse ya da sağlığı ile ilgili ciddi bir sorun yoksa, kimsenin bunu reddetme şansı olmuyordu.
İkinci kişi ise tabii ki de Jeongguk'tu fakat kendisi annesi aksine üzgünden çok panik olmuş ve çokça şaşırmıştı. Tanrı aşkına... Prens Taehyung neyden bahsediyordu böyle ? Kendisi koskocaman bir prensti. Üstelik çok yakışıklı ve sadece yaydığı aurayla bile anlaşılabilecek kadar güçlü ve kudretli bir prensti. Seçebileceği onca güzel ve soylu vampirler varken, neden kendisi gibi güzel bile olmayan basit bir melezi istemiş olabilirdi ki ? Üstelik bunların dışında Jeongguk, evinden dışarıda nasıl bir hayat olduğunu bile bilmeyen birisiydi. Böyle bir hayata nasıl ayak uyduracaktı ki ? O kesinlikle Prens Taehyung gibi birisine layık olamazdı. Bu düşünce ile daha da panik olurken, bir umut belki de seçilen kişi kendisi değildir diye etrafına bakınmış fakat kendisine doğru yaklaşan saray yardımcılarını görmesiyle nefesini tutmuştu. Hayır hayır kesinlikle bir yanlışlık yoktu ve hayatında ilk defa evden uzaklaşmasının getirdiği mutluluğu bile yaşayamadan evlenmek üzere seçilmişti. Üstelik bir prens tarafından!!
Bunların dışında kalan üçüncü kişi ise Jimin olmuştu. Aslında onun adına sevinmemiş demek pek doğru olmazdı. O yalnızca sevinemeyecek kadar şaşırmış bir durumdaydı ve hala olanları kavrayabilmiş değildi. Gerçekliğe dönmesine sebep olan şey ise yanlarına gelip, onu Prens Taehyung'un yanına götürmek amacıyla Jeongguk'a ellerini uzatan çalışanlardı. Jimin sonunda olanları kavradığı zaman ise çalışanlara dehşet içinde bakan arkadaşını dürtmüş ve onlarla gitmesini işaret etmişti. Şu durumda yapılacak başka hiçbir şey yoktu. Eğer prens böyle bir karar verdiyse, herkes bu karara uymak zorundaydı. Jeongguk'ta sonunda bunun farkındalığına varmış olmalı ki, narin ellerini saray yardımcılarından birisinin avuç içine bırakmış ve onu prensin yanına götürmelerine izin vermişti. Sonunda yanına vardığı zaman ise prensin tam karşısında durmuş ve ona bakmaya başlamıştı. Tam bu sırada ise halktan kopan sevinç nidaları ve coşkulu alkışlar ise utanarak başını öne eğmesini ve dudaklarını dişlemeye başlamasını sağlamıştı.
Tüm bu olanların dışında ise Taehyung, çevrede olan biten hiçbir şeyi umursamıyor ve en başından beri yalnızca güzel çocuğun tepkilerini izliyordu. Onu işaret ettiği zamanki şaşkınlığını, yanına gelen çalışanlar ile artan panik ifadesini ve sonunda biraz olsun kendisine gelerek karşısına gelişini. Bunların hepsini bir saniye bile kaçırmadan izlemiş ve sonunda karşısında durup utançla başını eğen çocukla beraber derin bir nefes çekmişti içine. Bu hareketi ise çocuğun güzelliği karşısında rüzgara kapılmış bir yaprak gibi titreyen kalbini daha da fena bir hale getirmişti çünkü Tanrım... Bu hareket, tam karşısında duran çocuğun mis kokusunun ciğerlerine dolmasını sağlamıştı. Sonunda kendine geldiği zaman ise ne zamandır tuttuğunu bilmediği nefesini bırakmış ve heyecandan titreyen ellerine zorla hakim olarak uzanıp çocuğun çenesinden tutarak başını kaldırmasını sağlamıştı. Nihayet göz göze gelmeleri ile ikisi de tamamen heyecanlanırken, Taehyung elinin altındaki güzel teni sevme isteğini bir kenara atmaya çalışarak, halkının karşısında bu yanını göstermek istemediğinden dolayı tek düze tutmayı başardığı sesiyle konuşmuştu:
" Hakkında her şeyi bilmek istiyorum ama bunu daha sonraya saklayacağım. Şimdi bana kısaca kim olduğunu söyle güzel çocuk."
Jeongguk karşısındaki kişinin derin ses tonu ve yaydığı baskın hava sayesinde hafifçe titrerken, Taehyung ise bunu fark ederek sadece çocuğun görebileceği kadar ufak bir şekilde sırıtmıştı. Genç çocuğun parmakları altında titreyişi kesinlikle hoşuna gitmişti. Jeongguk ise buna karşın daha da fazla utandığını hissetse bile, saygısızlık etmemek adına zor da olsa konuşmaya çalışmıştı:
" Adım Jeongguk prensim. Jeon Jeongguk. On sekiz yaşındayım ve kasabanın dışında kalan ormanlık kısımda ailem ile yaşıyorum"
Jeongguk'un cevabı ile Taehyung, hala Jeongguk'un çenesinin altında duran elinin baş parmağı ile çocuğun dudağının altındaki beni hafifçe okşamış ve güzel çocuğunun kalbinin teklemesini sağladıktan sonra elini yavaşça çekmişti. Her şey bittikten ve bu güze çocuğun sevgisini kazandıktan sonra, onu istediği kadar sevebilirdi sonuçta. İkisi hala dikkatlice birbirine bakarken Seok Jin ve Namjoon çifti, ikilinin çok şeker durduğunu düşünüyordu. Taehyung'un ondan bu kadar etkilenmesine şaşmamak gerekirdi çünkü çocuk gerçekten çok güzel ve sevimli bir çocuktu. Namjoon kardeşi adına sevinirken Seok Jin ise tamamen yeni bir bebekleri olduğunu ve ileride bu şeker şeyi çok seveceğini düşünüyordu.
Kral Kim ve Kraliçe Kim ise oğulları adına sevinirken, karşılarındaki çocuğun en az görüntüsü kadar güzel bir kalbe sahip olmasını ve ikisinin çok mutlu olmalarını diliyordu. Herkes halinden memnun bir şekilde bu güzel çifti izlerken, Kral Kim sonunda resmi olarak kutlamaları başlatmıştı. Ufak bir kesim çalmaya başlayan müzik eşliğinde dans etmeye başlarken, geriye kalanlar ise hazırlanmış büyük ziyafet masasında yerini almıştı. Sonunda tüm gözlerin üzerilerinden çekildiğini hisseden Jeongguk ise bir nebze rahatlarken, karşısındaki prense karşı tam olarak nasıl bir tavır takınması gerektiğini düşünüyordu. Açıkçası bugün hiç beklediği gibi ilerlemiyordu fakat başta her ne kadar çok şaşırmış ve panik olmuş olsa da şu an halinden çok şikayetçi sayılmazdı çünkü her ne kadar garip olsa da karşısındaki prense çok çabuk alışacağını hissediyordu. Bu hisler ona çok yabancıydı ve ilk defa gördüğü birisine karşı neden bu kadar samimi hissettiğini anlamasa bile sorgulamak istemiyordu çünkü bu durumdan kaçışı yoktu. Karşısındaki bir prensti ve o her ne isterse o olurdu. Bu sebeple ne kadar çabuk bu duruma alışıp prensi benimserse o kadar mutlu olabilirmiş gibi hissediyordu. Bu yüzden kendisini akışa bırakmıştı ve yanlış bir şey yapmamak ve onu başına gelebilecek olaylardan koruması adına Tanrı'ya dua ediyordu. Bu sırada ise gözleri hala onun üzerinde olan Taehyung, yalnızca bir saniyelik bakışlarını etrafta gezdirmiş ve herkesin uğraşacak bir şey bulmasının verdiği rahatlıkla tekrar müstakbel eşine bakarak gülümsemişti.
" Pekala Jeongguk, biraz sohbet etmeye ne dersin ?"
Merhaba papatyalarımmm. Evettt sonunda artık bir şeyler olmaya başladı. Bundan sonrasında gerçekleşen olayları, yavaş yavaş ortaya çıkan duygularını ve birbirlerine alışmaya başlamalarını yazmak için sabırsızlanıyorum. Lütfen oy verip yorum yapmayı unutmayınnn. Okuyup beğenen ve yorum yapan herkese çok teşekkür ederim. Hepinizi morluyorummm 💜💜💜
![](https://img.wattpad.com/cover/234028532-288-k110626.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Querencia // T.K
FanfictionVampir Kral Taehyung ve onun güzeller güzeli ruh eşinin hikayesi Soft fic