Querencia // T.K

25. Bölüm

 Myung Soo, babası ve kumandanın konuşmalarını duyduğu andan beri fazlası ile karışık hissediyordu. Üzerinden uzun yılların geçmesi nedeni ile adından uzun süredir bahsetmedikleri küçük kız kardeşinin bulunmuş olma ihtimaline karşı ne hissetmesi gerektiğinden emin değildi. Tüm olanları en ufak detayına kadar bilen nadir kişilerden birisi idi kendisi. Kız kardeşinin hamileliğini, babasının tepkisini ve Hyu Jae'nin kaçıp gitmesinin asıl nedenini...

 Açıkçası Myung Soo kız kardeşine fazlası ile düşkün bir abiydi. Babası onları her ne kadar katı koşullar altında yetiştirmiş olsa bile, Myung Soo ve Hyun Jae diğer kardeşlerine kıyasla kesinlikle daha merhametliydi ve bu durum iki kardeşin arasında olan bağın daha da güçlü olmasına neden olmuştu.

 Diğer kardeşlerinin sorgusuz bir şekilde robot gibi yetiştirilmeye boyun eğmesine karşın Myung Soo ve Hyun Jae her zaman tam tersi olmuştu. Pekala aslına bakarsak Myung Soo doğduğu andan beri tahtın varisi olarak yetiştiriliyordu ve durum bu iken babasına karşı bir tavır sergilemek onun için fazlasıyla zorlaşıyordu lakin Hyun Jae öyle değildi. 

 Küçük kız kardeşi her daim zeki ve hazır cevap birisi olmuştu. Babasının baskıları altında yaşamayı reddeden kardeşi, Myung Soo'nun da asıl isteklerinin farkında olarak abisine arka çıkıyor, babasının onu rahat bırakmayacağını ve abisinin de saygısızlık yapamayacağını bildiğinden ötürü ise sürekli bir bahaneler bulup abisini bir şekilde babasından uzaklaştırarak bir süreliğine de olsa onu bu duygusuz ve baskıcı yaşam şeklinden sıyırıyordu.

 Myung Soo ise kız kardeşi ile yalnız kaldığı her an ona minnettarlığını gösteriyor, kardeşini sürekli koruyup kolluyordu. Hatta öyle ki Hyun Jae kendisini babasının yanından uzaklaştırarak kurtarırken, Myung Soo ise Hyun Jae ne zaman babalarını kızdıracak bir şey yapmış olsa babasının huyuna gidiyor, varis olmanın getirdiği avantajları ve yakınlığını kullanarak kız kardeşini iyi bir azar çekmekten kurtarıyordu.

 Şimdi ise odasında oturmuş kız kardeşi ile birlikte okudukları kitapları ve saçlarına takabilmesi adına yaptığı süslü çiçek taçlarını anımsarken  buruk bir tebessüm ile birlikte kız kardeşini ne kadar özlediğini düşünmeden edemiyordu. 

 Burada değildi. Hyun Jae hamileliğinden bahsettiği zaman yaşanan tüm olaylar esnasında sarayda değildi. Eğitimini tamamlamak adına çıktığı seferden dönmesine yaklaşık bir hafta kala yaşanmıştı tüm bu olaylar. Çıktığı sefer esnasında pek çok yeni yer ve yeni insan tanımıştı ve tüm bunları büyük bir hevesle kız kardeşi ile de paylaşmayı umut ederken, geri döndüğü zaman karşılaştığı manzara çok daha farklıydı.

 Babası fazlası ile öfkeli bir şekilde sağa sola saldırıyor, kardeşleri, annesi ve saray çalışanlar ise büyük bir panikle öylece çırpınıp duruyordu. Tüm halk, Kim Krallığı'ndan gelen tüccarı tanıyan olup olmadığı hakkında sorgulanırken, Myung Soo ise o kişiyi aslında çok iyi tanıdığını, kardeşi ve sevgilisi ile sürekli vakit geçirdiklerini tamamen kendine saklayarak yalnızca olan biteni izliyordu.

 Kaçtıklarını öğrendiği zaman ise yapacak hiçbir şeyi yoktu ve kendisini fazlası ile suçlu hissediyordu. Eğer burada olsa kardeşini koruyabileceğini biliyordu. Myung Soo henüz doğuştan bir Kral olarak yetiştirilmişti ve gücü ise azımsanamayacak bir seviyedeydi. Babası da bu sebepten ötürü en çok kendi sözlerine kulak kabartıyor, en azından kendi kafasında durumu değerlendiriyordu fakat şu an her şey için çok geçti. 

 Kardeşi ortadan kaybolmuştu ve babasına haber vermeden tek başına kardeşinin peşine düştüğü zamanlarda bile ondan bir haber alamamıştı. Şimdi ise ortaya çıkmış olma ihtimaline karşın heyecanlanmadan edemiyordu. Karışık hissetmesinin tek sebebi ise eğer bu durum doğruysa babasının yapacakları karşısında endişelenmesi idi. Fakat düşününce, sonunda tekrardan bir şansı vardı. Küçük kardeşini yeniden görmek ve bir önceki seferde yapamadığı şeyi yapma şansı. Onu koruma şansı. Üstelik artık bir de küçük bir yeğeni vardı değil mi ? Myung Soo bunu kesinlikle yapabilirdi.