Gİ 30

30 2 0
                                    

(Asi'nin ağzından)

Arabada planı yapmıştık. Onlar içeri önceden girecek atlas bana seslenince de ben içeri giricektim. Depoya gelince arabayı durdurup aşşa indik. Atlas vana bakıp içeri girdi ardından Barlas ve toprak da. Yaklaşık 3 dk bekledikten sonra içeriden "KANKA BURDA SENİ GÖRMEK İSTEYEN BİRİ VAAAR" diye bağıran atlasın sesini duydum. İçimden sıra bende diyip yavaşca kapıya ilerledim. Aynı sakinlikte açıp içeriye girdim. Ama bu sakinlik denizi görene kadardı. Kendimi sakin göstermeye çalışatak ilerledim. Yanına yaklaşınca sessiz, korkutucu bir şekilde "ecelin geldi hazır mısın?!" dedim.

Deniz korku dolu gözlerle bana bakıyordu. Ama pes etmicepi de belliydi. Barlas, atlas ve toprak biraz ilerde ne yapacağımı izliyordu. Sağ duvarın dibinde bulunan sandalyeni yanıma gittim. Yerde iğrenç bir ses çıkmasını sağlayarak yerde sürükleyip denizin yanına getirdim. Sandalyeyi ters çevirip ata biner gibi oturdum.
"eveeeet deniz sana 3 cevap hakkı veriyorum. Ne demişler Allahın hakkı da 3.tür. Şimdi neden atlas ve beni öldürmek istedin?"

"canım istedi."

"cık cık cık hayııır bu doğru cevap değil tatlım. Evet kaldı 2. Neden bizi öldürmek istedin?"

"...."

" sessizlik en sevdiğim. Şimdi son hakkın kaldı desem ona da cevap vermiceksin?" dedim soru sorar bir biçimde. Yani der gibi bakınca atlasa dönüp

"getir kanka benim bebeklerimi."
Atlas kafa sallayıp deponun içinde bulunan bir odaya girdi. Elinde ameliyatlarda neşter ve benzeri şeyleri koymak için kullanılan tekrelekli masa benzeri şey ve üzerinde benim bebeklerim ile odadan çıktı. Yanıma masayı bırakıp eski yerine geçti.

" eveeet deniz sana ilk ne yapsak? Şimdi ilkinden bayılmanı istemiyorum. O yüzden ilk yüzüne çizikler atalım" çakımı cebimden çıkartıp açtım. Mat siyah üstünde yine mat, koyu kırmızı ile ejder motifi olan bir çakıydı. Yüzüne kısa derin olmayan bi kaç çizik attım. Sonrasında tuzla limonu karıştırıp damla damla yaralarına döktüm. Bağırıyordu normalde bu bağırmalar bana zevk verirdi ama kızın sesi çok kötüydü be. Yüzümü buruşturup ağzına bi bez parçası sokuşturum. Bu sefer Çinlilerin baş ağrısı için yaptığı akapunktur uygulamasını azcık değiştirerek işkenceye çevirdim. İğneleri bir çakmak yardımı ile uçlarını ısıttım ısıttıktan sonra vicuduna sapladım sinir yerlerine özellikle. İğnelerin ısısı gidip denizin acısı ağrıya dönüşmeye başladığında bu sefer iğnelerin ucunu sirkeye batırıp tekrar sapladım vicuduna. Acısı dinip ağrıya döndüğü zaman iki elinin de orta parmağına elektrik bağladım. Düşük voltajda sık sık elektirik veriyordum. Bayılmaya yakın olduğu zman bağından aşşaşıya buzlu su döktüm.
Yüzüne eğilip

"hala söylememekte ısrarcı mısın bebeğim?" evet anlamında kafasını sallayınca arkasına geçtim kulağına

"o zman tırnaklarını sökmekle devam edelim." dedim ve baş parmağının tırnağını çektim. Bütün tırnaklarını sökünce bu kızı fiziksel acının konuşturamicağını anlafım. Karşısındaki sandalyeye oturup

"sen yılanlardan ve karanlık ortamdan korkuyordun değil mi?" dedim bana korku dolu gözlerle bakınca sırıttım. Ayaklarını çözüp ayağa kaldırdım.

"hadi bakalııım gidiyoruz?"

"ne-nereye?"

"bodrum katına eminim orda sana yetecek kadar yılan vardır. Aaaa şansa bak lambası patlaktı dimi oranın neyse artık." dedin alaylı bir sesle

"hayır hayır tamam söylicem yeter ki beni oraya götürmeyin" dedi yalvaran bi sesle

"heh şöyleee yola gel" sandalyeye oturtup ayaklarını bağladım geri

"dökül şimdi"

"barlas ben... Ben Barlasa aşık olmuştum. Onun o yıkılmayan bedeni korumacı kişiliği -" kızın sözünü yarıda bölüp

"BANA BAK!! KARDEŞİME BAKMA ONLAR BENİM KARDEŞİM"

Bana bakarak devam etti

"onlar size çok bağlıydı. Evet sevgili olmayabilirsiniz ama, kıskandım tamam mı? Ben hiç böyle sevilmedim. Beni sevebileceğini düşündüm ama sizin aradan kalmanız gerekti. Yine olsa yine yap-" cümlesini tamamlayamadan saçına yapıştım.  Tıslayan ürkütücü bir sesle

" onlar bana neden bağlı biliyor musun? Çünkü ben onlara saygı duyuyorum, seviyorum. Onları canımdan öte tutuyorum. Onlara bişey olursa yakarım bu dünyayı anladın mı? Bir daha olsa bir daha yaparmış. Nah yaparsın!!" diyip saçını sertçe bıraktım. Elektiriği parmaklarına yeniden bağlayıp bizimkilerin yanına gittim. Sonra arkama dönüp

" Sen burda yavaş yavaş geber!! " dedim. Ve bizimkileri alıp çıktım. Barlasdan anahtarı alıp sürücü koltuğuna geçtim yanıma barlas arkayada toprak ve atlas oturdu.

"kemerinizi bağlayın" dedim eğer arkadaki kişilere de taktırıyorsam bu benin dilimde hızlı gidicem demekti. Patinaj çekerek arabayı kaldırım ve sürmeye başladım bi yandan da sokranıyordum.
"yok aradan kalkmamız gerekiyormuş salak, sen kimsin köpek?!"
Makas ata ata ilerliyordum. Kolumda bir el hissedince sağa baktım Barlas

"kanka sanki biraz hızlısın yavaşlasan mı?" ibreye baktığımda 260 ı gösteriyordu. İlk defa bu kadar hızlı sürmüştüm. En korktuğum şeyler başıma geliyordu. Barlasın ve toprağın yakışıklı, insanları kendine çeken bi şeyleri vardı. Onların benden ve atlasdan başka bir kızı bizden çok sevmeleri beni çok korkutuyordu. Ya onları da kaybedersem diye çok korkuyordum. Eve gidince tam odama çıkıcakken toprak

"asi dur bi dakika gel içeri bi konuşalım?"  içeri geçip oturum yüzüm sürekli yereydi. Çünkü gözlerim dolup duruyordu. Barlas yanıma gelip oturdu.

"kanka neden bu kadar sinirlendin?"
Artık söylemenin zmanı gelmişti

"çünkü benim en büyük korkularımdan birisi bizden fazla sevebileceğiniz bir kız çıkması. Bizi unutup sürekli onunla olmanız. Sizi kaybetmeyi kaldıramam. Ya illaki başıma gelicek. Bizden fazla seviceğiniz bir kız çıkıcak. Ama ben bunu ne kadar erteleyebilirsem ertelemeye çalışıcam"

Dedim gözyaşları içinde. Barlas bana sıkı sıkı sarıldı. Toprak yerinden kalkıp oda sarılmamıza katıldı. Atlas sadece izliyordu. Barlas ayrılıp atlasın yanına gitti onu kaldırıp yanımıza getirdi. Bu sefer 4lü bir şekilde sarıldık. Bu eşekler beni bırakırsa ben napardım. Ayrılınca sinema gecesi yapalım dedik. Barlas gil pizza söyledi bizde atlasla hemen şipşak bi tatlı yaptık ve fırına verdik pizza gelene kadar flimi seçip oynata bastık ve durdurduk. Pizza geldiğinde tatlıyı fırından çıkartıp tezgaha koyduk soğuması için. İçeri geçip flimi izlemeye başladık barlas en başta ben yanında atlas benim yanımda toprakda en sonda oturuyordu. Pizzayı yerken flimi de izliyorduk. Flim korku filmiydi ama biz korkmuyorduk. Alışkındık seri katillere. Pizza bitince atlasla tatlıyı almaya gittik sufle yapmıştık dolaptan dondurma ve soso çıkarttım atlas da o arada yaptığımız kağıttan çıkartıyordu. Yanına gidio suflelerin üzerine dondurma ve sos koydum. Atlasla içeri götürüp bizimkilere verdik. Hayvan gibi tatlıya saldırmışlardı. Flim bittiğinde bu sefer barlas ve toprak

"hadi bakalım siz yaptınız bizde yıkayalım" dediler ve mutfağa geçtiler. Onlar mutfaktayken atlas

"asi bişey sorucam"

"sor kanka"

"bana kızgın mısın?"

"neden?"

"kardeşlerine ek olatak geldim. Belki-"

"atlas saçmalma seni guruba almak isteyen bendim. Sakın böyle düşünme"

"ama"

"aması yok atlas"

"tamam"

Yanına gidip sıkı sıkı sarıldım oda bana sarıldı. Atlas bi anda benden ayrılıp silahı eline aldı

"neler oluyor?" diye sordum

"birisi var bahçede"

Bende silahımı alınca yavaşca ilerledik. Bahçeye çıktığımızda gördüğümüz şeyle şaşırmıştık...

GEÇMİŞİN İZLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin