Gİ 21

43 4 0
                                    

(Asi'nin ağzından)

Sabah uykumu almış dinç bir şekilde kalmıştım. Bugün cumartesiydi Barlas dışarı çıkıp bi kaç bişey alacaktı toprakla beraber. Aklımda onlara süpriz yapmak vardı. Eee sonuçta kos koca yeşil boncuk çetesini bitirmiştik. Hak ediyorduk ama atlasa gidicek yer yoktu. Olmadı oda bana yardım ederdi evi süsleyip pasta yapmayı düşünüyordum yanına bide güzeel yemekler misss. Yataktan kalkıp duvardaki saatime baktım saat 10.30 du. Lavaboya gidip yüzümü yıkadım dişlerimi fırçaladım ve aşşa indim.

Kimse daha kalkmamıştı mutfağa gidip kahvaltı hazırlamaya başladım Barlas ve Toprak patates kızartmasını çok sever. Patatesi soyup doğramaya başladım. Bi yandan da yağın kızmasını bekliyordum. Patatesleri ocağa koyup sofrayı hazırlamaya başladım. Bahçedeki kamelyaya kahvaltılıkları taşıyıp patatesi de görürüm. Yukarı çıkıp Toprağın odasına girdim yüz üstü ve dağınık bit biçimde yatıyordu. Yanına gidip

"Toprak kanka hadi kalk kahvaltı hazır" "asi biraz daha" "ama patates kızartması soğuyacak" o an gözlerini açıp hemen doğruldu "tamam kanka geliyorum" başımı sallayıp toprağın odasından çıktım. Barlası uyandırmak için odasına girdim. Yastığa sarılmış yatıyor kurban olduğum. Yanına gidip saçıyla oynamaya başladım. Bi yandan da barlas diye sesleniyordum. Bi anda nerden çıkardığını bilmediğim silahını çıkartıp anlıma dayadı. Bi anda olunca şaşırmıştım barlas beni görünce derim bir nefes verip silahı indirdi "sen miydin kanka?" "bendim kanka da niye bu kadar korktun?" "gece camın önünde birini gördüm yani sanırım rüya olamicak kadar gerçekti ama gerçek olamicak kadar kısa bilmiyorum" "rüyadır kanka sıkıntı etme" barlası da kaldırdığıma göre sıra atlas daaa.

Atlasın yanıma gidip silahımı çıkarttım. Barlas ve Toprak yanımdaydı atlas gözünü açmadı. Silahın emniyetini açtığımda bi anda elimdeki silah atlasın eline geçti. Noldu lan biraz önce atlas bana bakıp "lan gerizekalı ödüm bokuma karıştı dangalak" dedi sinirle ben hala o silahı nasıl aldığındaydıö " lan! Nasıl aldın o silahı?!" Atlas sırıtarak "refleks kanka" dedi sonrasında kalkıp tuvalete gitti.

Aşşağıya inip kahvaltı yapmaya başladık barlas ve toprak boğulacak gibi yiyordu "olum yavaş boğulacaksınız!" ikisi aynı anda kafasını kaldırıp "bişey olmaz" dedi sonra birbirlerine bakıp gülmeye başladılar. Bi anda öksürmeye başladılar atlasla kalıp sırtlafına vurmaya başladık bi yandan da sokranıyorduk "dedik biz size yavaş yiyin diye" "kaçıyor muydu Allah aşkına?!" bir zaman sonra öksürükleri dinince su içtiler. Bizde yerimize oturup "yavaş yiyin ve gerekirse ekmeksiz yiyin patates soğuyunca yenmiyor" hepsi başıno sallayınca yemeye devam ettik

Sofrayı hep beraber kaldırıp mutfağı Barlas ve Toprağa bırakıp biz odaları toplamaya geçtik. İlk önce yatakları kaldırıp altlarını süpürdük. Kış geliyordu hepimizin rahat ve aıcak uyuması için yorgatı çıkarttım. Atlasla beraber yatakların hepsini düzelttik, altını süpürdük, çarşaf ve yastık yüzlerini değiştirdik. En sona atlasın odasını bırakmıştık atlas "kanka avaba oda da değişiklik mi yapsak?" "ne gibi kanka?" "mesela çalışma masasını camın önüne yatağı kapının kenarına dolabı banyonun yanına kitaplık ve aynayı da dolabın karşısına?" "güzel fikir kanka hadi yapalım" atlasın odasını değiştirdikten sonra yerleştirmeden heryerin tozunu aldık. Bütün evin tozunu alıp halıları silkeledik ve aşşa oturma odasına gittik Barlas ve Toprak oturmuş maç izliyolar dı Allah'tan hepimiz Beşiktaşlıyız da maç zamanı sıkıntı olmuyor.

Barlasa dönüp "kanka mma* açsana" kumandayı alıp bir kanalı açtı adamlar mma maçı yapıyordu atlasa "kalk hadi cips kola falan getirelim" dedim mutfağa gidip bi tane acılı patos ve kutu kolayo sayımız kadar alıp içeri geçtik. Amerkalı mma dövüşcüsü çok iyi vuruyordu ama yunan mma dövüşcüsünün de gardı sağlamdı çekişmeli bir maç gibi görünüyordu. Amerikanlı mma dövüşcüsü adamın kafasını tutup dizine vurması sonucu karşısındaki adamı nakavt etmiş ve maç bitmişti iki tarafın da ağzı yüzü kan içindeydi yunanlı dövülcü baygındı amerkan döbüşcü de gitti gidecekti. Bir maç daha başladı. Bu sefet Türk rakilpte iranlıydı. Yusuf KARAKAYA ve adını okuyamadığım iranlı rakip ortada karşı karşıya gelip selamlaştılar. Hakem fait verince Yusuf sol direk yumtuğunı adamun gözüne geçirdi. Maç güzel olacaktı Yusuf adamı bildiğiniz dövüyordu. İranlı rakip sol kroşesini yusufa geçirecekken eskiv (kolunun altından geçmek) yapıp adama dağ kroşesini geçirdi. İranlı yere düşğnce Yusuf üzerine çullanıp yımtuklamaya başladı adamın ağzı yüzü kan olunca hakem maçı durdurdu ve sağlık ekiplerini çağırdı. İranlı rakip ringten indirildi hakem Yusufun yanına geldi ve elini kaldırdı Yusuf kazanmıştı. Kusmaslla kalkıp teneke kutuları ve cipsin poşetlerini alıp çöpe attık. Atlas "kanka köpek mi alsak eve?" "olabilir hadi Barlas ve toprağa soralım" içeri geçip barlas ve toprağın yanına otruduk biz onlara bakmaya başlayınca televizyonu kapayıp bize baktılar toprak "çıkarın ağzınızdaki baklayı?" atlas "şimdi kankalarım biz dedik ki asiyle eve bir köpek alalım?" barlas kaşlarını kaldırıp "eee?" dedi "alalım mı lütfen? Lütfen lütfem lütfeeen!" ikimiz bir yandan lütfeen diyip duruyorduk ikisi bir birine bakıp kafalatını olumlu anlamda salladılar. Atlasla çığlık atıp birbirimize sarıldık. Atlas "hafi gidip alalım" işte fırsat 3ünü de evden gönderip evi süsleyim. Evet " barlas toprak atlas siz gidin köpeki ve ihtiyaçlarını alın gelin bende evi onun için hazırlayım" atlas "kanka bende gitmeyim o zöan sana yardjm ederim" " atlas sende git gelirken de ev alışverişi yapın ve gelin hadi hadiii veterinerler kapanmafan aşılarını da yaptırırsınız" kafalarını sallayıp yukarı giyinmehe çıktılar bende koltuğun yastıklarını düzeltip mutfağa geçtim.

Bizimkiler evden çıkmıştı hemen evi süslemeye başladım yaklaşık 200e yakın balon şişirdim. Tabi ki nefeslimle değil pompayla bir kısmını duvara asıp diğerlerini yere bıraktım. Sonra aklıma bir fikir geldi ve yaklaşık 40 tane balonu da helyum ile şişirdim ve havaya bıraktım uçlarına ip bağlayıp fotograf astım perdeye süslerden asıp süslemeyi bitirdim.

Mutfağa geçip pasta malzemelerini çıkardım ve keki yapmaya başladım yumurta yoğurt ve unı koyup karıştırdım sonra kabartma tozu ve şekerli vanelin ekleyip fıtına verdim. Yemekte domates çorbası köfte patates ve pirinç pilavı yapacaktım. Pirinçi ıslayıp kenara koydum köfte için kıyma çıkartıp kabın içine koydum soğan sarımsak doğrayıp içine attım galeta unu ve harcınında koyup yoğurmaya başladım. Köfteleri hazırlayınca yağı tavaya koyup altını açtım patatesleri soyup doğradım ikisininde kızartıp kenara aldım pasta nın keki pişmişti onı çıkartıp içi için krema ve krem şanti hazırladım damla çıkolata ve bitter çıkolatayı araya serpiştirecektim. Krem şantinin bı kısmını kakolu yaptım süsleme için. Kek soğuyınca sütü döktüm ve kestim arasında kremeyaı sürüp damla çikolata ve bitter çikolatayı koyup üstünğ kapattım pastanın her tarafına krema sürerken eve kurşun yağmaya başladı elimdeki spatula yere düştü pasta da bozulmuştu. Sinirlenip silahımı aldım ve dışarı çıktım.

Karşı taraf çok kalabalıktı çatışma çok kuvvetliydi allahtan hakan amce en yukarıdaki evi almıştı da etrafta çok fazla ev yoktu. Birde masum insanları tehlikeye atamadık. Çatışma yaklaşık 15 dakikadır sürüyordu. Şarjörüm bitince yanımdaki korumaya "koru beni şarjör almam gerek" dedim. Kafasını sallayınca "3 deyince... 3" diyip eve koşmaya başladım. Alt kata inip 5 tane şarşör ve yedek silah aldım yukarı çıktığımda karşıma deniz çıktı "senin ne işin var burda?" " aaaa asi senin zeki biri olduğunu sanardım cık cık cık" "siz yaptınız sizin adamlarınız dimi dışardakiler. Allah belanızı versin!" "şiii bela okumayalım lütfen bu arada sen birazdan ölüceksin sonra atlas ölecek ve Barlasla toprak benim olacak. Artık hangisi sevgilim olmak isterse diperi de kankam kardeşim olacak. Ama ben oyumu barlastan yana kullanıyorum. " sinirlenip üzerine atladım " sen. Benim. Kardeşlerime. Göz. Mü. Diktin. He. Bide. Atlası. Mı. Öldüreceksin. Hee. Ben. Seni. Öldürmeden. Öldürürsen. İyi. "her kelimeye vurgu yapmıştım. Dışardaki çatışma sesi devam ediyordu.

Ben yerde denizin baygın yattığını düşünürken yanılmıştım. Arkamı dönüp kapıya doğru ilerlerken sırtımdan yediğim 3 kurşun ile nefesim kesildi. Hissediyordum sanırım sonum gelmişti. Birisi köprücük kemiğimde diğer ikisi kaburgalarımdaydı ama kaburgalarım da bir tanesi kalbe yakındı. Böyle bitemezdi. Olduğum yere diz çöktüm. Deniz arkamdan gelip kulağıma "merak etme yakında atlası da yanına göndericem ve kardeşlerin benim olacak!" diyip kapıya doğru koştu. "GİDİYORUZ!" diye bağırınca zaten az olan çatışma sesi bitmişti. Sanırkm kendimle beraber yaklaşık 20 kişiye de mezara götürüyordum. Yerde sürünerek vestiyerde bulunan telefonumu almaya çalıştım. Telefonu alınca cehennem çetesi grubuna girdim ve ses atmaya başladım "sizi çok seviyorum, atlas kendine dikkat et deniz peşinde Barlas ve toprak sizi istiyor. Beni unutmayın olur mu? Eğer oldu ki yaşamayı başaramadım atlas sen çocuğuna böyle böyle bir teyzen vardı beni bozdu de tamam mı? Barlas ve toprak beni hala yapmayı unutmayın mümkünse bana benzesinler. Ve hepinizden bir ricam var benim banka hesabımda bir miktar para var. Onu ihtiyacınız olduğu anda alın ama bir kısmını lütfen gelecekteki yiğenlerime ayırın. Onların ilk montunu benim adıma siz alın lütfen. Eğer ölürsem izlicem sizi o yüzden ağlamak yok. Sizi çok seviyorum" canımın acısından doğru düzgün konuşamamıştım. İnternetleri kapalıydı. Hiçbirisine ulaşmadı mesajım. Son nefeslerimi Barlas'ın kollarında, toprağın eli ellerimde, atlasın gözleri gözlerimde vermek isterdim ama nasip değilmiş. En azından fotograflarına bakarak ölüyüm dimi. Sanırım bu hayata dair gördüğüm son şey hep birlikte kahkaha atarken çekindiğimiz fotograf olacaktı. Acıyı artık hissetmiyordum ama üşüyordum. Yakındı ölmem gözümden düşen bir damla yaş ve sonrasına ağzımdan çıkan sizi seviyorum kelimesi benim sonum olmuştu...

(mma*= kafes dövüşü)

GEÇMİŞİN İZLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin