Gİ 28

44 3 0
                                    

(Asi'nin ağzından)

Ben yerde diz çökmüş bi şekilde ölmeyi beklerken o sesi duydum Atlasın sesi
"BIRAKMA BİZİ GİTME SENSİZ NAPARIZ BİZ BİZİ SENSİZ BIRAKMA ASİ YAPMA SENİ SEVİYORUZ ASİ SENİ ÇOK SEVİYORUZ GİTME YA GİTME" kafamı kaldırım onlara baktım. Barlası hiç böyle güçsüz görmemiştim. Eli camda sessiz sessiz ağlıyordu. Toprak benim oynamaya doyamadığım saçlarını çekiştiriyordu. Atlas... Atlas bana bağırıyordu. "ASİ NOLUR GİTME" o an... O an bana güç geldi. Köprüye doğru koşmaya başladım. Onları bırakamazdım. Köprünün ortasınsa geldiğimde yere düştüm. Sanki... Sanki ben koştukca köprü uzuyordu. Ama vazgeçmicektim. Denizden intikam almadan ve bana yıllar önce o acıyı yaşatan kişiden intikam almadan ölmicektim. Daha bizimkilerle yaşanacak güzel günler varken vazgeçemedim. Tekrar ayağa kalktım ve koşmaya başladım.

Deriiiiin bir nefes alarak gözlerimi açtım. Başarmıştım... Toprak camım dışında bana sulu ama yüzünde dünyaları verseler değişmiceğim gülüşü ile bana bakıyordu. Yavaşca bende ona gülümsedim. İşaret parmağını kaldırıp cama koydu bende işaret parmağımı kaldırım onun parmağına hizaladım. Bu bizim küçüklükten kalma BFF şeyimizdi. Yüzündeki gülümseme sanki daha çok büyicekmiş gibi daha fazla güldü. Doktor içeri girdi "asi hanım nasıl hissediyorsunuz?" "yorgun ama mutlu" "yorgun olmanız normal 5 gündür hayatta kalmak için çabalıyorsunuz. Sanırım hayatta kalmanız için çok güzel sebepleriniz var." dedi toprağa bakarak "evet beni ayakta tutan kardeşlerim oldu." "başınızdan ayrılmadılar bi kaç kez eve gidip geldiler ama çok kısa süre yarım saatine. Sizi çok seviyor olmalılar" "bende onları çok seviyorum." "neyse ben sizi daha fazla bekletmeyim arkadaşınızı içeri alalım mı?" "lütfen" doktor dışarı çıkıp toprağa bişiler diyip kapıyı gösterdi ve gitti.

Toprak içeriye hızla girip yanıma geldi. " asii" diyerek yanıma sandalye çekip oturdu elimş tutup öptü. "asii kardeşimm" sesi çok yorgun çıkıyordu "toprağımm" dedim sarılmak için kalkmaya çalıştığım anda vicudumda hissettiğim sızı ile inledim. Toprak "noldu?! İyi misin?! Ben mi bişey yaptım?!" "toprak sakin ol ben sarılmak için kalacaktım ama kalkamadım" toprak rahatlamış gibi nefes verip yatağın arkasına geçti ve yatağı yükseltmeye başladı. Yeteri kadar yükseldiğinde yanıma gelip oturdu bana yavaşca sarıldı. Yaralarım daha iyileşmemişti. O yüzden korkarak yaklaşıyordu bende toprağa sarıldım. Omzumda ıslaklık hissedince ağladığını anladım. Elimi saçlarına götürüp

"Toprağım ağlama kurbanın oliyim ben iyyim bak" toprak kafasını kaldırıp bana baktı gözaltı şişmişti belli yemek de yememişti. Göz yaşlarınu silip gülümsedim ve yanağından öptüm. "hadi dizime yatta saçlarınla oyniyim sende özlemişsindir." toprak kafasını salladı yandaki koltuğa oturup kafasını dizlerine koydu ben saçlarıyla oynarken oda televizyona bakıyordu

Yaklaşık 15 dakika böylece durduktan sonra kapı yavaşca itilince hayatımın diğer 2 yarısını gördüm. İkiside şaşkınca bana bakıyordu gözlerim mutluluktan dolu yüzümde onların yanında korkmadan gösterdiğim gülümsemem ile bende onlara bakıyordum. Atlas bi anda yere çöküp ağlamaya başlıyınca. Ani bi hareketle doğrulmaya çalıştım. Toprak yanına gidip barlasla kaldırdı belli etmeme ye çalışıyordum ama canım çok yanıyordu. Acım yavaş yavaş kaybolurken atlas yanıma geldi elimi tuttu "iyisin?" dedi dolu gözlerle "iyiyimm" dedim dolı gözlerle. Onların üzülmesi benim suçumdu. Daha dikkalli olabilirdim başımı öne eyip "özür d-" "eğer o cümleyi tamamlarsan burdan çıktığımızda seni ben vururum." dedi atlas şaşkın gözlerle ona bakıp " omen tanrım ne güzel bozmuşum lan ben bu kızı" dedim yani aslında içimden demeyi planlıyordum ama sanırım sesli söylemiştim. Hepsi kahkaha attığına göre.

Barlas yanıma yaklaşınca atlas kalkıp kapının oraya geçti "sen şimdi açsındır ben bişiler alıp geliyorum" diyerek çıktı. Barlasım yüzü düşmüştü bana bakıp tekrar güldü "asimm nasılsın?" "ben iyyim de Barlas naptın sen be kardeşim?!" "duydun mu?" dedi kafasını öne eğerek. "hemde herşeyi kızı çok kırdın barlas evet onu ben yetiştirdim. Duygusuz ama hala eski atlas var içinde. Ve sana çok kırgın kızın gönlünü al." "biliyorum asim ama o an çileden çıktım ben hiç sensiz bu kafar uzun süre kalmadım çok ağır be asim. Öz kardeşimi kaybediyordum az daha. Napıyım?" " ben bilmem Barlas kızın gönlünü al" "tamam asim" dedi tam arkasını dönmüş giderken "hoop nereye ben daha seni sevmedim dön gerii hadee" dedim bana dönüp gülümsedi. Yanıma gelip oturdu en sevdiğim şeyi yapıp. Yanaklarını sıktım. Barlas bumu yapmamı sevmezdi özellikle dışarda "bizimde bi raconumuz var" var derdi. Şimdi hiç bişey dememişti sanırım çok korkmuştu. Kendime çekip sarıldım hala istediğim gibi sarılamıyordum. Yaralatım yüzünden

Atlas içeri girince bana yemek yedirmeye başladı ne kadar "kızım 5 yaşında çocuk değilim ben" desem de "sus bakıyım aç ağzını" diyerek beni susturmuş ve ağzıma tostu sokuşturmuştu. Bende el mecbur yemiştim atlas ayak ucunda sağımda toprak solumda barlas otururken "annemlerşn haberi yok dimi?" dedim hepsi kafa salladı Barlas "babam biliyor sadece" "annemleri nasıl idare ettiniz?" atlas sırıtarak toprağa baktı. Toprak "senin bize gönderdiğin vidyolarsan ve ses kayıtlarından sesleri kesip birleştirdim öyle inandılar işte" zeki kardeşim benim. Sırıtıp kafa salladım. Sonra aklıma gelen soruyla "çok korktunuz mu la?" dedim hepsi bana sinirli sinirli bakarken "okeeey canım ailem ben cevabını aldım soryy. Denizi naptınız" barlas ve toparla atlasa bakınca bi boklar döndüğünü anladım "dökülün hadee?" atlas omuz silkip baktı ben anlatmam dermişcesine. Barlas " ben babamla hastane kapısının önünde konuşurken atlas geldi ve arabanın anahtarını istedi çok sinirliydi ilk önce kum torbası falan yumruklicağını düşündüm sonra toprak beni arayıp atlas yanında mı diyince şüphelendim toprak ben ve babam yer altına indik ve gördüğümüz manzara karşısında şok olduk denizin babasını kollarından ve bacaklarından vurmuştu adam yerde kıvranıyordu. Denizi de bi güzel benzetmişti. Ağzının içine silah sokup-" barlasın sözünü kesip atlasa baktık ve " eğer öldürdükten seni ben döverim! " dedim sonra hepsi kahkaha atıp " toprakda aynısını söyleyince denizi depoya aldık seni bekliyor "dedi sonra barlasın atlasa üzgün üzgün baktığınu görünce "eveet gelelim diyer meseleye atlas kanka bu dangalak bi sinirli halinde sana bişiler dedi hepsini duydum sonun akadar haklısın" dediğim zaman atlasın gözlerinden bi hüzün dalgası geçti sonra bana tekrar dönüp baktı "atlas sinirli anına denk gelmişsin bende çok yaşadım yani affet gitsin bişi olmaz" dedim sırıtarak atlas ayağa kalkıp kapıya doğru ilerledi barlasa kaç göz işareti ile kalkmasını söyledim tam atlasın arkasından gidicekken atlas arkasını döndü ve barlasım dibine geldi biz şamar atacağını beklerken atlas barlasa sıkı sıkı sarıldı barlas ilk önce şaşırıp donup kalsa da sonrasında oda sarıldı

"barlas sana hala kırgınım ama 1 koli çiholatalı süte hayır demem" dedi atlas bende sırıtarak toprağa benim eserim bakışı attım oda sesli bir şekilde "olmamışsınız siz" dedi bende ortaya " ama bende isterim çiholatalı süüüüt" dedim barlas sa toprak da kafasını salladılar
"ya ben ne zmma çıkıyorum daraldım"dedim hepsi bana şalkın şaşkın bakarken içeriye doktor girdi. Ama bu önceki doktor değildi. Allah var baya yakışıklıydı barlas "bizin doktorumuz sen değildin?" dedi çocuk gülümseyerek " ben stajer doktorum doktor bey serum değiştirmem içşn beni gönderi" dedi Barlas bir dk işareti yapıp doktoru aradı " doktor bey burda atajer doktır olduğunu söyleyen birisi var siz göndermişsiniz?" dedi doktor bişiyker söyledikten sonra barlas "tamam doktor bey" dedi ve kapattı çocuğa butur der gibi elini açtı. Stajer serumu değiştirirken bende onu izliyordum. Çok yakışıklıydı. Kafasını kaldırıp bana bakınca göz göze geldik gülümseyip göz kırptı Allahım sana geliyorum. Barlas "ştt" dedi bakmam için bakınca kafasını önüne dön gibi sallayıp sinirle doktora bakmaya başladı. Doktor işinş bitirip "bişiye ihtiyacınız olursa arkadaki düğmeye basın eğer kimsr gelmzese" diyip kalem ile bişiler yazıp masanın üzerine bıraktı "numaram" dedi ve bana göz kırptı Barlas sinirle homurdanırken toprak "ayağa kalkıp doktoru kapıya sürüklemeye başladı bi yandan da " he he doktor ararız hadi" dedi ve kapıyı yüzğne kapattı.

İkisine de bakıp "napıyorsunuz ya?" dedim atlas bana bakarak "kanka taliplin var bayaa da yakışıklı işi gücü de yerinde oooh oldu bu iş" dedi barlas sinirle atlasa bakınca atlas omuz silkti. Toprak da "ne öyle göz kırplalar filan çıkarır veririm eline gözü ha" dedi barlas da "lam daha yeni uyandın bi destur de be" dedi sinirle. Bende sırıttım çünkü kesinlikle çocuğum numarasını alacaktım. Atlasa yavaşca peçeteyi almasına dair kaş göz yaptım yavaaaşca masaya kayınca toprak ondan önce davranın numarayı aldı ve "alıyım bne onu canım" dedi sahte bir gülümseme ile peçeteyi alıp cebşne koydu. Oflayıp kollarımı bağladım ne kadar şuan onlara kızsam da kısmetimi kapatsalar da onları çok özlemiştim. Hayattaki en güzel 3 arkadaş benimdi. Barlas, Toprak ve Atlas. Onlar iyki vardı...

GEÇMİŞİN İZLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin