— Chan erkek arkadaş serisi —• Bu çocuk için çok özelsin.
• Şimdiye kadarki en soft erkek arkadaş.
• Sen ona bakmadığında sana en büyük kalp gözleriyle bakıyor.
• Diğer çocuklarla beraberken ilgisini senden başkasına vermez.
" İşte benim bebeğim (人 ^ з ^) - ♡"
• Sana açılması çok uzun sürmedi ve yaptığı zaman çok samimiydi. Ve hmm tatlı.
• İlk kez onu utangaç ve kızarırken görüyordun ve birkaç kez kelimeleri birbirine karıştırdı, ama sonunda hepsini toparladı. Ona onu sevdiğini söylediğinde daha önce hiç bu kadar mutlu olduğunu hissetmemişti. Kelimenin tam anlamıyla büyükçe gülümsedi ve sana en büyük sarılmasını verdi.
• İkiniz sürekli yan yanasınız.
• Boş zamanlarında onunla stüdyoda takılırsın. (Diğer çocuklar seni bir kız kardeş gibi seviyor, bu çok tatlı)
• İkiniz de meşgul olsanız bile, haftanın bir gününü birlikte geçirmek için ayırırsınız ve bu her zaman çok sakinleştirici ve rahatlatıcı olur. Tıpkı bir terapi gibi. Haftanın en güzel günü.
• Bir şey yüzünden üzüldüğünde aradığı ilk kişi sensin. Çünkü onu sakinleştirmek veya aklını sorundan uzaklaştırmak için doğru kelimeleri söyleyeceğini biliyor.
• Her zaman seninle ilgilenmek için elinden gelenin en iyisini yapar.
• İlişkinizde tamamen güvende hissetmeni ve ona her şeyi söyleyebileceğini bilmeni istiyor.
• Seni şımartmayı seviyor. Tatiller ve doğum günlerinde seni deniz kenarına götürüyor. Tüm bunların hepsi sadece seni sevdiği için. Ve senin bunu bilmeni istiyor.
• Üyeler gerçekten sana saygı duyuyorlar ve Chan'ı bulamadıklarında problemleriyle birlikte sana geliyorlar.
• Chan, onları senden uzaklaştırmakta zorlansa bile çocuklarla aranızdaki ilişkinin tatlı olduğunu düşünüyor.
• Ve tartışmalar. Yaşlı bir evli çift gibi tartışıyorsunuz ve dürüst olmak gerekirse dışarıdan çok sevimli görünüyorsunuz.
• Eğer gerçekten birbirinizle bir sorununuz varsa, konuşarak halledebiliyorsunuz. Çünkü seni tüm kalbiyle seviyor ve bunu bildiğinden emin olmak için en iyisini yapıyor.
「Sevimli Anlar」
-Tişörtünü ödünç aldığında-
"Günaydın, günışığı," Chan güldü, sen ona sarılırken zaten dağınık olan saçlarını karıştırdı. Mutfak masasında oturmuş bir zarfın arkasına şarkı sözleri yazıyordu, ama sen hala zar zor uyanıktın.
"Mm," mırıldandın, başını onun köprücük kemiğine dayarken gözlerin kapandı. "Yanımda hiç kıyafetim yok."
Chan uykulu sesine gülümsedi, elini sırtında aşağı yukarı gezdirdi. Dün gece buraya geldiğinde yatmayı planlamıyordun, ta ki film izlerken uyuya kalana kadar. Sabah Chan'ın tişörtü içinde uyanmıştın.
"Sadece bunu giymeye devam et bebeğim" tişörtünün kenarını nazikçe çekiştirdi.
"Giysilerini giydiğimde hoşuna gidiyorum," diye homurdandın, huysuz sesinle tamamen çelişen mutlu bir gülümsemeyle başını göğsünden kaldırdın.
"Uyumaya geri dön," Chan şakacı bir şekilde burnunu kırıştırdı. Yanaklarını sıktı ve başın boynuna sokulmuş olarak hemen uykuya daldın.
-Uyuyamadığında-
Kanallar arasında gezinirken, battaniyeyi omuzlarına biraz daha sıkı sardın. Bu, uyuyamadığın üst üste dördüncü geceydi. Ne olduğundan emin değildin, ama bir şey sabah 4'ten önce uykuya dalmana izin vermiyordu ve bu gidişle izin verecekmiş gibi de görünmüyordu.
Alt dudağını ısırarak Chan'ı aramanın buna değip değmeyeceğine karar vermeye çalıştın. Muhtemelen sana kızacağını biliyordun -kendine bakmamandan nefret ediyordu- ama uyumana yardım edebilecek biri varsa o kişi Chan'dı.
Kararını verdikten sonra, arama tuşuna bastın ve kanepeye doğru uzandın. Erkek arkadaşının cevaplanmısını endişeyle bekleyerek nefes aldın.
"Güzelim? Ne oldu?" Chan'ın sesi halsiz geliyordu. Onu uyandırdığını fark ettiğinde göğsüne yeni bir suçluluk dalgası çarptı.
"Selam," anlayamadığın bir nedenle aniden gözyaşların eşliğinde titrek bir nefes verdin.
"Uyandırdığım için özür dilerim.""Hey, hayır, sorun değil," Chan şimdi daha uyanık gibiydi. Kaşlarının arasındaki çizgiyi, sesine yansıyan endişeden dolayı hayal edebiliyordun. "Sorun ne bebeğim? Bu saatte neden aradın?
"Bilmiyorum," sesin çatladı ve sonra gözyaşları yüzünden aşağı akmaya başladı. Sadece çok yorgundun. Dizlerini göğsüne çektin. Sesini zar zor bularak açıklamaya çalıştım. "Uyuyamıyorum, Chanie"
"Ah, bebeğim," Chan'ın sesi bal gibiydi, yavaş ve tatlı. "Sorun değil. Oraya geliyorum."
"Hayır hayır, gelmek zorunda değilsin!" itiraz etmeye çalıştın ama seni kesti.
"Gelmek istiyorum. Seni uyutacağız tatlım, söz veriyorum. "
🌻