-Jeongin erkek arkadaş serisi-「İtiraf」
Çocukken her zaman karanlıktan korkmuştun. Ancak ilerleyen zamanlarda, Winnie the Pooh gece lamban yatak odanı aydınlatmaya başlayınca, kendini büyüdüğüne ikna ettin.
Tüm Seul şehri yaz ortası sıcağında kaynarken sen yorganının altında titrediğinde, fobinin şimdi de çocukluğundaki kadar güçlü olduğu korkutucu bir şekilde belli oluyordu.
Bu ay üçüncüsü olan başka bir elektrik kesintisiydi ve komşularınızın, ailenin dairesini onlarınkinden ayıran ince duvarlardan, kesinti hakkında şikayet ettiklerini duyabiliyordun. Annen ve baban önümüzdeki beş gün boyunca bir iş gezisindeydi, bu da yalnız olduğun anlamına geliyordu. Karanlıkta. Bir başına.
Oturur pozisyona geldiğinde kafanı yorganın altından çıkardın, etrafına bir battaniye sardın ve açık pencerenin önüne geçtin. Yangın merdiveninin son basamağına oturdun. Yıldızlardan ve binanın ile bir sonraki sokağın girişinden geçen arabalardan biraz ışık geliyordu.
Ani bir sesle yanına bir çocuk düştü, yarı tırmanarak yarı pencereden düşerek arkana geçti. Yarım saniyeliğine kalbin durdu ama sonra gözlerin geçen yıl ona doğum günü hediyesi olarak aldığın bileğinin etrafındaki saate odaklandı.
İlkokuldan beri en yakın arkadaşın olan Jeongin biraz dağınık bir ifadeyle sana döndü. "Bu haftalardır beni rahatsız ediyor ve her şeyi mahvedebilir ama ani bir patlamadan önce söylemem gerekiyor."
"Vay, pekala" seri bir şekilde gözlerini kırpıştırdın. Az önceki korkunu unutmuştun bile. "Nedir?"
"Tamam," yavaşça bir nefes verdi "Nereden başlayacağımı bilmiyorum."
"Belki başından?" kolunu hafifçe yumruklayarak onunla alay ettin.
"Pekala," pencerene yaslanarak içini çekti. "Seungmin'in birkaç ay önceki doğum günü partisini hatırlıyor musun?"
Gözlerini kısarak hatırlamaya çalıştın. O gecenin çoğu bulanıktı, ama Minho'nun seni eve bıraktığını net bir şekilde hatırlıyordun.
"Bir miktar."
"Taehyun'u öptüğünü hatırlıyor musun?"
En iyi arkadaşına şaşkınlıkla baktın. Jeongin göz temasını ellerinde tuttu, sana bakmadan önce gergin bir şekilde bir şekilde öksürdü.
"Jeongin, ne d-"
"Buna vereceğin cevabı bilmem gerekiyor çünkü en iyi arkadaşın olmaktan gerçekten hoşlanıyorum ve bunu mahvetmek istemiyorum," Jeongin dudağını ısırdı. "Ama senden gerçekten hoşlanıyorum. Çok- çok hoşlanıyorum. "
"Ben de."
Sözlerin karşısında öylece bakakaldı. Donmuş gibiydi. Kıkırdadın.
"Taehyun'dan hoşlanmıyorum Jeongin," usulca kabul ettin. "Senden çok uzun zamandır hoşlandım. Sadece bunun karşılıklı olabileceğini hiç düşünmemiştim. "
''Yani hoşlanmadığın birini mi öptün? Senden nefret ediyorum." sinirlenmiş gibi konuştu ama seni öpmek için eğilirken Jeongin'in sözlerinde hiçbir kötülük yoktu.
Randevular+
Yol kenarı lokantasında waffle yemek
"Araba kullanmama neden izin vermediğini anlamıyorum," Yolcu koltuğundan seslendi Jeongin. Gözlerini devirdin ama önündeki uzun yola odaklandın.