/Bölüm-22/

201 19 26
                                    


Jungkook'tan.
Havaalanına gelmiştik.
Jimin de yanımdaydı. Beni tek başına havaalanına göndereceğini düşünmüyordum zaten.
Benden sadece 2 yaş büyük. Pek abilik taslamasada benimle çok ilgileniyor.
Kaç defa bunu yapma desem bile yapıyordu.
Hiç söz dinlemiyor.
Ve bu huyunu bana da bulaştırdı.

Amerikaya gitmek benim çocukluk hayalimdi.
Okula gittiğimde hep Amerikayla ilgili sorular sorardım öğretmenime.
Öğretmenim de oraya gitmem için beni destekliyordu.
Ve bazen fazladan zaman ayırıp bana Amerikada nasıl yaşayabileceğim konusunda fikirler veriyordu.
Bu da hoşuma gidiyordu.
Ama yaşadığım hayat buna izin vermiyordu. Amerika benim için sadece kocaman bir hayalden ibaretti...

Küçükken hayal ettiğin çok şey sadece hayal olarak kalır.
Büyüdüğünde hayalinin peşinden koşmayı öğreniyorsun.
Yara alıyorsun bazen. En kötüsünden.
Ama devam ediyorsun. Azimlisin.
Bununla insanlara "Yara almadan isteğine kavuşamazsın" düşüncesini anlatmaya çalışıyorsun.
Ne olur olsun yola devam etmeyi öğretiyorsun...

Binevi hayattan ders alan öğrenciymiş gibi düşün.
Hayat senin öğretmenin.
Kolay yolu öğrettiği kadar zor yoldan gitmeyi de öğretiyor.
Çünkü hayat "Kolay" dediğin iki hecelik kelimeden ibaret değildir...

Ve sen artık olgun birisin.
Hayattan ders aldın. Artık öğretmensin.
Şimdi kendine bir zamanlar seninde olduğun öğrencilerine birşeyler öğret.
Burnu havada öğrenciler olursa boşver.
Önünde sonunda her öğrenci öğretmeninden en az 1 ders alır.
En az hayatın bitmeyen sayfalarından 1 tanesini okur...

Şimdi Amerikaya gidiyorum.
Hayalini kurduğum olan ülkeye.
Bi gün gideceğime inanmadığım ülkeye.
İnsan, ne olur olsun pes etmezse istediğine kavuşur diyorlardı.
Eğer gerçekten kalpten isteyerek, azimle yola çıkıyorsa yolun sonu mutluluktur diyorlardı ama inanmazdım.
Yanıldım.
Çünkü çocukluğumdan beri zorluklara göğüs geldim. Sonunda ayakta durdum.
Annem yanımda yok Babam olmasa daha iyi.
Ailemden alacak gücüm yok.
Ve işte ben benim.

Hayatta kime tutundun diye sorsalar bazıları "Aileme" der.
Ama ben "Amcama" derim.
O bana babamdan daha yakın. Keşke gerçekten onun oğlu olsaymışım.
Hiç bir zaman Jiminle beni ayırmadı.
Ayrımcılık yapmadı.
"Sende benim oğlumsun" diye diye büyüttü beni. Zahiren değil dahilen büyüttü beni.
Bu yüzden amcam benim için çok değerli.

Evet. Bana "neden daha önce Amerikaya gitmedin? Bu kadar fırsat varken" diye sorarsanız hastalığım yüzünden burada tedavi olmam gerekiyordu.
Ama durumumun bu kadar kötüleşeceğini bilmiyordum.
Normal tedavi alıyordum. Aniden değişimin sebebi büyük bi soru işareti.
Evet. Ilaç kullanmayı sevmiyorum.
Ama Jimin ve Jisoo'nun çenesini çekmek gerçekten zor.
Benim sağlığım için hepsi. Biliyorum.
Bu yüzden her ikisini çok özlicem...

Ve Jisooya...
Beni sevip sevmediğini bilmiyorum. Ama artık ne farkeder ki.
Belki de sevmemesi daha iyidir.
Olur da eğer ölürsem, acı çekmesini istemiyorum...

Belkide geçici bişeydir.
Belkide gerçekten sevmiyorumdur onu.
Sadece hevesdir...

Ne zamana kadar kendini kandıracaksın Jungkook...?

Seni sevmek bile acı veriyor Jisooya.
Sonum hastalıktan değil senin elinden olsaydı yine seni severdim...

Bana "Bay Jeon" diye hitap ettiğin zamanlar geri gelecek mi?
Bu hoşuma gidiyordu...

Who Are You...? [W.A.Y]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin