Bölüm 7: Bir beyefendinin ziyareti

171 27 52
                                    

Bana göre yeterince büyük olan odamın ahşap, mütevazi bir kapısı vardı. Evin dış kapısı gibi pahalı ve büyük olmadığından olsa gerek, her açtığımda gıcırdardı. Kapı kolunu aşağıya eğerken diğer elimdeki çikolataları paketlerinin üstünden tutuyordum erimemeleri için. Hava serinlemeye başlamışsa da hala klasik yaz durgunluğu hissedilebiliyordu.

Gıcırdayan kapımı hızlıca açtığımda yatağımda rahat bir şekilde uzanmış olan Jaemin birden yataktan fırladı ve dengesini sağlayamayıp kıvrılmış yorganıma takılarak birkaç kez tökezledi ve ardından yere düştü. Onun bu haline güleceğimi ikimiz de biliyorduk. Bu yüzden o daha kaşlarını çatmaya fırsat bulamadan gülmeye başladım. Kısa süre sonra bana katılarak o da güldü.

"Sana kapıyı şöyle açma diyorum! Baban geldi sandım, ödüm koptu." Elini yere koyarak kalktı ve sonra kalçasının yanını yüzünü buruşturarak okşadı. Hafifçe sızlanırken aslında hala çok komik görünüyordu. "Canım acıdı."

"Eğer gelen babam olsaydı daha az rezil olurdun."

Yorganın yerdeki kısımlarını kucağımda toparlayıp yatağın üzerine attım ve yatağın kenarına oturup Jaemin'e baktım. Hala ayakta olması komik bir şeyler yapacağına dair bir işaret görevi görüyordu. Ve tam da tahmin ettiğim gibi oldu.

"Evet, rezil olmazdım. Büyük ihtimalle şöyle olurdu;" Arkasını dönüp derin bir nefes alarak hala içinden gelen gülüşünü durdurdu ve hızlıca bana döndü, elini bir kravatın boyun kısmıymış gibi boynuna sarmış ve kolunu sarkıtmıştı. Saçlarını ise geriye atmaya çalışmıştı ancak o döndüğünde arkaya yaslanmış olan sarı tutamlar yine önüne düştü. Tok bir şekilde çıkarmaya çalıştığı sesiyle devam etti. "Görüyorum ki saygı kurallarını unutmuşsun Na Jaemin. Yoksa yerde bir şey mi arıyordun?"

"Hayır efendim," Kendimi yatağa attım ve az önce onun yattığı gibi yatağa yayıldım. "Sadece oğlunuzun odasında yatarak oğlunuz olduğumu hayal ediyordum."

Jaemin dudaklarını birbirine bastırdı ve kendini kısa sürede sakinleştirdi. Bunu nasıl yaptığını bilmiyordum ama benim için gülme isteğimi durdurmak imkansız bir şeydi.

"Bunu hayal ettiğini tahmin etmeliydim. İkide bir oğlumu dışarı çağırmandan belliydi. Yoksa onun yerine mi geçmeyi planlıyorsunuz Bay Na?"

"Ben asla Jeno kadar iyi olamam efendim. O öyle mükemmel, harika bir insan ki. Yumuşacık bir kalbi var ve çok sevimli. Aynı zamanda da çok yakışıklı, ben-"

Arkadaşım başını yana çevirdi ve boştaki eliyle ağzını kapatıp yere doğru eğilerek öğürme sesi çıkardı. İşte bu benim ciddi olma sınırımdı. O anda kahkahalarla gülmeye başladım ve Jaemin de bana katıldı. Bir süre sonra telaşla elini havada sallıyordu. "B-bak, bana bak, babanın hep taktığı kravat var ya,"

Başımı sallayarak devam etmesi için ona onay verdim.

"Ya bir hayalet gelseydi ve kravatı ucundan tutup.." Elini kravat haline getirdiği kolunun dirseğine götürüp kolunu yukarıya doğru kaldırdı ve tavandan sarkan bir ip gibi göstererek eliyle hafifçe boğazını sıkmaya başladı. Aynı zamanda da boğuluyormuş gibi sesler çıkarttı. Kabul etmeliyim ki aslında bu hiç de komik değildi. Bir hayaletin babamı öldürmek istemesi için ne nedeni olabilirdi ki? Ama karşınızdaki Na Jaemin olduğunda en bayat espriyi bile yapsa gülerdiniz ve ben gülüyordum. Neredeyse içim dışıma çıkacakmış gibi katıla katıla gülüyordum. Bir kez daha onun bazıları anlamsız olan esprilerine karşı kendimi kaybetmiştim.

Kahkahalarım boğazımı kurutuyordu. Bu kadar sesli güldüğüm için azar işitecek olmam umrumda değildi. Gözlerimin dolduğunu hissediyor ve bunu durduracak hiçbir şey yapamıyordum. Başımı geriye atıp yatağa bastırdım çünkü kendimi kontrol ederek ona bakabileceğim noktayı çoktan geçmiştim. Gözlerim kapalıydı, soluklarım hızlıydı ve kalbim bir motorun sistemleri gibi hızlıca çarpıyordu.

Secret Between Us [norenmin]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin