(Uyarı: gore, kanlı sahneler)
Saatin 12'ye geldiğini belli etmek isteyen saatin sağır edici sesinin evin içinde yankılanmasının üzerinden yaklaşık yarım saat geçmişti ve ben telaşlanmaya başlıyordum. Jaemin saat 12'de gelecekti. Genellikle her gün birkaç dakika geç kalsa da aslında hep belirlediğimiz saatten önce hazır olur daha sonra bilerek gecikirdi ve bu fazlasıyla garipti. Çoktan hazırlanmış, ormana gideceğimiz için kirlenmesini umursamayacağım bir tişört giymiştim. En sonunda daha fazla dayanamayacağıma karar verdiğimde odamın içinde volta atıyordum.
İçine birkaç yiyecek, su ve biraz para koyduğum sırt çantamı sırtıma taktım ve merdivenlerden neredeyse atlayarak hızlıca indim. Düşmek umrumda bile değildi, sadece Jaemin'i merak ediyordum. Aileme yakalanmamayı ümit ederek kapıya doğru ilerledim ve hızlıca ayakkabılarımı giydim. Bağcıkları doğru düzgün bağlamaya uğraşmadan kendimi evden dışarı attım, en yakın arkadaşımın her gün dolaştığımız meydanın ilerisindeki evine doğru koşmaya başladım. Saat öğleni geçmişti bu yüzden güneş tam tepedeydi ve gözlerimi kamaştırıyordu. Sıcak bir esinti vardı, sıcak rüzgarları hiç sevmezdim. Sıcak olmasına rağmen fazlasıyla güçlüydü rüzgar, saçlarımın arasında dolaştığını kolaylıkla hissedebiliyordum. Oraya vardığımda berbat görüneceğime emindim ama bunu umursayacağım noktayı çoktan geçmiştim. Neden birden bire endişelenmeye başladığımı bilmiyordum ama sanırım bir histi sadece. Kötü bir şeylerin olacağını hissetmiştim. Normalde hislerim hiçbir zaman doğru çıkmazdı ama işte buradaydım, dükkanların önünden koşarak geçiyor ve arkadaşımı görebilir miyim diye etrafıma bakınıyordum.
Sonunda Jaemin'in evine vardığımda tam da tahmin ettiğim gibi berbat görünüyordum. Saçlarım birbirine girmişti ve tişörtümün yakası neredeyse omzumdaydı. Nefes nefeseydim. Hatta öyle hızlı koşmuştum ki sakinleşmeye çalıştığım zaman kalp atışlarım neredeyse iki katına çıkıyor ve nefeslerimi kesiyor, hırıltı benzeri sesler çıkarmama neden oluyordu. Tişörtümü yakasından tutup düzelttikten sonra birkaç dakika durup nefes alışverişimi düzenlemeyi planladığım sırada arkadaşımın yüksek sesini duyarak sesin geldiği tarafa baktım.
Evlerinin karşısındaki kaldırımda, neredeyse evin çaprazında duruyordum. Gözüme çarpan ilk şey Jaemin oldu. Yüz ifadesini tam olarak göremiyor olsam da bağıran sesini çok net duyabiliyordum, bu da onun gerçekten öfkeli olduğu anlamına geliyordu çünkü Jaemin yanında kardeşleri varken asla bağırmazdı. Küçük kız kardeşi onun bacaklarına sarılmıştı ve Jaemin tek koluyla onu iyice kendine çekmişti. O tarafa doğru yürümeye başladım, gelen araba var mı diye yola bakmayı yola çıkana kadar akıl edememiştim.
"Ben yapmadım diyorum, neden bana inanmıyorsunuz?" Çitlerin öteki tarafında Jaemin ve ailesi ile pek iyi geçinemeyen orta yaşlı Bayan Shin vardı ve o da en az Jaemin kadar öfkeli görünüyordu. Kadın yaklaşık 50, 55 yaşlarındaydı ve her zaman mahallenin kalitesinin düştüğünden, eskiden orada sadece elit insanların yaşayabildiğinden ama şimdi gelen geçenin orada ev sahibi olabildiğinden bahsederdi ve hepimiz kimlerden rahatsız olduğunu anlardık. "Arkadaşımın evindeydim ve gece geç saatte eve geldim!"
"Seni gördüm! Onunla olduğunu gördüm ve hala yalan söylüyorsun!" Kadın avazı çıkarak bağırdı, bütün mahalleye neler olduğunu duyurmak ister gibi bir hali vardı. "Demiştim, sizin gibi basit, pis insanların burada olmaması gerektiğini söylemiştim ama kimse beni dinlemedi. Sırada ben mi varım, bunu mu demek istiyorsun, ha? O ucuz aileni sevmememe katlanamadığın için yaptın bunu ama beni korkutamazsın! Seni hapse attıracağım ve ölene kadar orada çürüyeceksin şeytanın tohumu!"
"Onu ben öldürmedim." Cümlenin sonlarına doğru Jaemin'in sesi kısıldı. Kardeşini kendisine yaslarken aynı zamanda elleriyle onun kulaklarını kapattığını fark ettim. Çocuk da o da korkmuş görünüyorlardı. Jaemin'in hafifçe titrediğini sezebiliyordum ama emin değildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Secret Between Us [norenmin]
Ficção Adolescente1956 yazının Temmuz ayında üçümüz de gençtik. Sonra birden bire büyümemiz gerekti. Nasıl oldu da bu noktaya geldik hala emin değilim. Hangimiz suçluyduk? Büyük ihtimalle hepimiz. Ama bunun artık bir önemi yok. Ani gelişimimizin ardından bizler tekra...