Genç adam cesete bakarken bir yandan da konuşan adli tıp uzmanını dinliyordu. Vahşet dolu bir cinayet işlenmişti. Ve bunu çözüme kavuşturmak onların işiydi. Karışık ve garip bir vakaydı.
Bir erkek başından yaralanmış bir şekilde ölü bulunmuştu. Garip olan kısım ise onu öldüren şeyin kafasına aldığı yara değil de karnına aldığı bıçak darbeleri olmasıydı. Bu adam vahşice katledilmişti. Ellerinden gelen en hızlı şekilde bunu yapan kişiyi bulmalılardı.
Kürşad elindeki dosyayla birlikte ilerlerken yanındaki Halil ve Yakup'tan kamera kayıtlarını ve telefon kayıtlarını bulmalarını istedi. Arabaya binip arkasına yaslanırken derin bir iç çekmeden edemedi. Bu sıralar çok yoğundu. Haftaya Özlem'i istemeye gideceklerdi. Bu fikir aklına geldikçe vücudunu bir heyecan dalgası sarıyordu. Bugün istediği gibi bir evlenme teklifi yapmak için çabalayacaktı. Ceketinden çıkarttığı yüzüğe bakan Kürşad gülümseyerek yüzüğü yeniden cebine koydu. Arabasını çalıştırdı ve sevgilisini iş yerinden almak için arabayı hareketlendirdi.
Müzik dinleyerek ilerlerken zamanın ne kadar da hızlı geçtiğini düşünüyordu. Aylar öncesinde Özlem'i ancak uzaktan görebiliyorken şimdi onun eşi olmak için ilk adımı atacaktı. Genç kadının çalıştığı büronun önüne gelip arabayı durduran Kürşad, arkasına yaslanıp telefonunu çıkarttı.
Özlem'in numarasını tuşlayıp sevgilisine geldiğini haber etmek için hevesle telefona sarındı. Boğazını temizledikten sonra açılan telefona "Geldim, aşağıdayım." dedi.
"Hemen geliyorum sevgilim!"diyen neşeli ses telefonu telaşlı bir halde yüzüne kapattı. Kürşad onun bu haline seslice gülerken sırıtarak beklemeye devam ediyordu. Özlem telaşlı bir şekilde yürüye yürüye arabaya doğru gelirken genç adam onu izledi.
Uzaktan baktığın zaman bir insanın başına gelenleri kimse bilemezdi. Özlemi, ah dünya üstündeki tek sevdası. Kürşad'ın bakışları ciddi bir hale bürünürken genç kadın gülerek arabaya bindi. Koltuğa oturur oturmaz da adamın yanağına kocaman bir öpücük kondurdu.
Elleri adamın ensesinde birleşirken "Seni çok özledim Karahisarlı." dedi. Kürşad burnunu kadının burnuna dayarken "Ben de seni özledim sevgilim." dedi.
Özlem biraz kendini geri çekti. "Nereye gideceğiz?" diye sorarak emniyet kemerine uzandı. Kemeri takıp tamamen hazır bir şekilde arabanın hareket etmesini bekledi. Kürşad arabayı hareketlendirirken Özlem her zaman yaptığı gibi yan dönüp adamı izlemeye başladı. Çok özlüyordu onu. Tüm gün aklı hep ona kayıyordu. Şimdi yanında olmak ona iyi gelmişti.
Bir süre devam eden yolculuktan sonra Atakule'ye geldiklerinde Özlem neşeyle etrafa bakınmaya başladı. Bu adam gerçekten sürprizlerle doluydu. Buraya geleceklerini hiç düşünmemişti. "Akşam yemeği yedin mi?" diye sordu Kürşad.
Özlem başını olumsuzca salladı. El ele tutuşup birlikte Atakule'ye girdiler. Ardından en üst katına çıktılar. Önlerinde uzanan Ankara manzarası eşliğinde yemek yemek ikisi içinde ilk olacaktı. Oturdukları masada siparişlerini verip, birlikte manzarayı izlemeye başladılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karahisarlı
Narrativa generaleBaşkomiser Kürşad Karahisarlı. O mahallenin ağabeyi, herkesin saygı duyduğu delikanlısıydı. Karahisarlı soyadıyla nam saldığı mahallesinde hayatına birden giren Özlem ile kalbinden vurulmuşa dönmesi çokta geç olmayacaktı. (Tamamlandı) ©Tüm Hakları...