Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Genç kadın üstündeki kıyafetini düzeltip heyecanla camdan dışarıya bakmaya devam ediyordu. "Ay kızım çekil ayol camın kenarından." diyerek Özlem'i uyaran Melda Hanım kızı kendisini dinlemeyince derin bir iç çekti.
"Geliyorlar!" diyen Özlem hızlıca ailesine ve arkadaşlarına doğru döndü. Esme ve Çağla da gelmişlerdi.
Arkadaşlarına aceleyle "Nasılım?" diye soran Özlem üstünü başını düzeltti. "Harikasın Özlem. Sakin olur musun lütfen?"
"Tamam sakinim."
Genç kadın ailesi ile birlikte kapıya doğru ilerledi. Karşısında duran annesine ve babasına bakarken çalan zil sesi ile elini kapının koluna attı. Biraz bekledikten sonra kapıyı açan genç kadın karşısında gördüğü Kürşad ve ufak ailesi ile gülümsedi.
"Hoş geldiniz."
Yalçın ve Kudret Bey ilk önce girerken onların hemen ardından Yakup eve girmişti. Bu konularda deneyimliydi ve başkomiseri onu da gelmesi için davet etmişti. Aslında Halil ve Şevval de davetliydi. Fakat onlar gelememişti. Neyseki şu an buradalardı. Kürşad elindeki çiçeği sevdiğine verip, paket çikolatayı da kadına uzattı. Bu elbisenin içinde fazla güzel görünüyordu. Ona yakışacağını tahmin etse de bu kadarını da beklemediğini itiraf etmeliydi. Gözlerini ondan alamayacağı ise artık kesinleşmişti.
Genç kadın, adama gülümserken hep birlikte salona geçmek için hareketlendiler. Özlem çiçeğini ve çikolatasını salondaki masaya bıraktı. Herkes koltuktaki yerini aldığında o ve yakın arkadaşları sandalyelere oturup konuşanları dinlemeye başladı. Arada da kendi aralarında konuşuyorlardı.
Esme dikkatini oturan Yakup'a verirken Çağla onlar için şimdiden plan yapmaya başlamıştı. Özlem ise gözlerini Kürşad'a dikmiş, heyecanla ona bakıyordu. Bugün ne kadar da yakışıklı olmuştu. Gerçi o hep yakışıklıydı. Fakat bugün gözüne bir başka görünüyordu.
Bir süre sohbet edildikten sonra kahve yapmak için mutfağa geçen Özlem karnına sağlanan ağrıları önemsememeye çalışıyordu. Gerçekten çok fazla heyecan yapmıştı. Yanına gelen ablasıyla birlikte kahve yapan genç kadın yaptığı kahveleri teker teker fincana doldurdu. Kürşad'ın fincanına çok az bir tutam tuz attıktan sonra tamamen hazır olan tepsiyi eline aldı. Derin bir nefes alıp ablasına baktı.
"Sakin ol Özlem. Heyecan yapacak bir şey yok. Karahisarlı, senin sevdiğin adam. Böyle düşün."
Özlem başını olumluca salladı. Evet ablası onu biraz rahatlamıştı. Sadece Kürşad'a odaklanırsa daha az heyecan yapabilirdi. Neden bu kadar telaş yaptığını bir türlü anlamıyordu. Zaten iki aile anlaşıyordu. Birbirlerini de tanıyorlardı. Fakat içindeki telaşlı Özlem'i bir türlü bastıramıyordu. Hayatının en önemli anlarından birini yaşıyordu.
Kahve tepsisiyle birlikte salona ilerleyen Özlem nefesini tuttuğunu o an fark edememişti. Yavaş adımlarla önce büyüklerine ardından ona bakan sevdiğine kahveleri dağıttı. Elbette Yakup'u da boş geçmemişti. Herkes kahvesini yudumlarken Özlem sandalyesine oturup babalarını izlemeye başladı.