Esme elindeki kalemle oynarken düşüncelere daldığının farkında değildi. Hayatında neler olmuştu böyle? Ah o sabah. O sabahı unutamıyordu. Üstünden bir hafta geçmişti fakat daha dün gibiydi.
Sabah yüzüne vuran güneşle gözlerini ilk açan Esme olmuştu. Gecenin anıları kadının aklına üşüşünce hemen yan tarafa doğru döndü. Yakup sessiz ve huzurlu bir şekilde uyuyordu. Üstü çıplaktı. Aklına gelenler rüya değil, gerçekti. Onlar resmen birlikte olmuştu. Oldukça yavaş bir hareketle yana doğru dönen Esme uyuyan adamın yüzünü aklına kazımak istercesine izlemeye başladı. Muhtemelen bir daha onu böyle göremeyecekti. Bu yüzden vakti varken izlemeliydi.
Sevişmenin bu kadar tutkulu ve baştan çıkarıcı olduğunu asla tahmin edemezdi. Belki de Yakup ile öyleydi. Bakışları adamın dudaklarında asılı kalırken Yakup'un hareketlenmesiyle gözlerini hızlıca yumdu. Şimdi adamın yapacaklarını bekleyecekti. Eğer yataktan kalkıp giderse yıkılırdı. Lütfen, gitmesin.
Yakup homurdanarak gözlerini açıp etrafta gözlerini gezirdirdikten sonra bakışlarını yanında ona doğru dönmüş bir halde uyuyan kadına çevirdi. Esme en doğal güzelliği ile karşısında uyuyordu. Bu yaptıkları yanlıştı. Fakat içinde herhangi bir pişmanlık hissetmiyordu. Aksine kendini çok fazla iyi hissediyordu. Daha önce bir kadınla hiç bu kadar yakınlaşmamıştı. Açıkçası dün gece ona ne olduğunu anlamıyordu. O böyle bir adam değildi. Fakat kendine gerçek anlamda engel olamamıştı.
Adamın iri eli Esme'nin yüzünü kavrayıp birazcık okşadı. Esme bu hareketle birlikte biraz hareketlenir gibi yaptı. Ardından gözlerini ilk kez uyanıyormuş gibi kırpıştırarak açtı. Şimdi ela gözleri adamın koyuluklarındaydı. Bakışları birbirine kenetlenirken Yakup içinden gelen bir istekle Esme'nin dudağına doğru uzandı. İşte bu öpücük ikisininde pişman olmadığının belirtisiydi.
Pişmanlık yoktu. Aşkta yoktu. Peki neydi bu? Bu yaşadıkları uçsuz bucaksız ve isimsiz his. Esme adamın ensesinde ellerini birleştirip öpücüğe karşılık verirken dün gece olanları tekrarlamaktan ikisi de memnundu. Yeniden bedenlerinin konuşma vakti gelmişti.
"Dünyadan Esme'ye." diyen Özlem'in sesiyle Esme kendine geldi. "Dava dosyanı istemiştim, hala getirmedin Esme." dedi Özlem.
Genç kadın aceleyle masasını tarayıp dosyayı Özlem'e uzattı. "Sen iyi misin Esme? Bu aralar sürekli dalıp duruyorsun."
"İyiyim Özlem."
Özlem arkadaşını inceledikten sonra sessizce masasına yöneldi. İyi olduğunu sanmıyordu. Anlatmadığı bir şey vardı. Ve Özlem bunun ne olduğunu en kısa sürede öğrenme niyetindeydi. Parmağındaki yüzüğe bakan genç kadın gülümseyerek dava dosyasına bakmaya başladı.
Bu dava oldukça önemliydi. Esme'nin davasını isteme nedeni ise kadının ondan yardım istemesiydi. Şu an kendi davasına çalışmalıydı. Oldukça zorlu bir süreç onu bekliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karahisarlı
Fiction généraleBaşkomiser Kürşad Karahisarlı. O mahallenin ağabeyi, herkesin saygı duyduğu delikanlısıydı. Karahisarlı soyadıyla nam saldığı mahallesinde hayatına birden giren Özlem ile kalbinden vurulmuşa dönmesi çokta geç olmayacaktı. (Tamamlandı) ©Tüm Hakları...