HASTANE

120 16 1
                                    

                                                           "Didem"

On birinci sınıfın ilk günü gelip çatmıştı. Saçlarımı güzelce tarayıp en sevdiğim mor kazağımı ve siyah pantolonumu giydim. Oda arkadaşım ve aynı zamanda benimle aynı sınıfta olan Yeliz ile kahvaltımızı yapıp okula doğru yürümeye başladık.

-Sence hangisini paylaşmalıyım?

-Yeliz istediğini paylaş, umrumda değil.

-Ya Didem hiç yardımcı olmuyorsun, en iyisini seçmek istiyorum.

-Tamam, göster ama sen de biraz anla beni. Uzun zaman sonra Yusuf'u göreceğim, heyecanlıyım.

-Ben onu nasıl unuturum? Aranızda olanlar kesinleşti mi?

-İlla biz şimdi sevgili mi olduk diye konuşmamıza gerek yok bence.

-Bence de.

Gülümseyerek kendimden daha emin adımlarla yürümeye devam ettim. Okula girmiştik, gördüğümüz bir kaç kişiye selam verdik. Sonunda sınıfın önüne gelebilmiştik.

Sınıfa girdim, boş bulduğum yere oturdum. Yeliz ise başka bir yere oturdu, Yusuf'la yan yana oturabilelim diye yapmıştı bunu. Anlamamak mümkün değildi. Yusuf'u beklerken canım gerçekten çok sıkılmıştı. Telefonla oynamaya başladım. Zilin çalmasına beş dakika kala telefonumu sessize alıp çantama koydum. Kapıya doğru baktığımda işte karşımdaydı. Yanında ise İpek vardı! Yusuf, İpek'in çantasını taşıyordu. İpek okula geri mi gelmişti? Gitmesi ya da gelmesi benim için pek sorun değildi ama Yusuf'la bu yakınlıkları inanılır gibi değildi. Hem neden Yusuf onun çantasını taşıyordu? Ayağa kalktım tam yanlarına gidecektim ki herkes bir anda İpek'in etrafını sardı. Yusuf'u çemberin dışında bıraktılar. Doğrusu İpek'i bu kadar sevdiklerini bilmiyordum. Yusuf'a yaklaştım.

-Selam!

-Selam! Geri döndü, onu özlemiştim.

-Birbirimizi üç aydır görmüyoruz Yusuf! İlk cümlen onu özlemiş olman mı yani?

-Ne dedim ki ben?

-Pes gerçekten pes! Sen git hasret gider İpek Böceği'nle(!)

Sinirle tekrar yerime oturdum, masanın üstündeki kalemliğimi alıp Yeliz'in yanına geçtim. İyi ki yanı boştu ve iyi ki soru sormadı. Yüzümdeki hayal kırıklığına da hiç dikkat etmedi. Bunu görsün istemezdim ama bazen insan böyle ilgi bekliyor işte.

Dersler başladı, öğle arası geldi. Yemekhaneye doğru tek başıma yürüdüm. Hızlıca sadece çorba içip çıktım. Geçen sene de kullandığım gizli yerime gittim.

-Burak Abi neredesin?

-Buradayım. Al getirdim paketi.

-Teşekkürler abim be! Hakkın ödenmez valla ne diyeyim.

Paketi elinden hızlıca alıp gizli çardağıma doğru ilerledim. Aslında bana ait değil ama okuldan bayağı uzak olduğu için kimsenin gelmediği bir yerde. Bu yüzden benim çardağım diyorum. Burak Abi'ye gelince istediğim zaman bana yemek getiriyor. Okula sipariş vermek yasak ama insanın canı bazen dürüm çekiyor işte. Bugün de bana iki dürüm getirdi. Yusuf'la yeriz diye düşünmüştüm ama o, çok özlediği İpek'iyle beraber. Acaba ben aralarında bir engel miyim diye düşünmeden edemiyorum.

DİLHUN (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin