YENİ SAYFA

167 21 44
                                    

Konya'da hayatım gayet sıradandı. Her cumartesi akşamı babam geliyor, pazar akşamı dönüyordu. Kimseyle konuşmuyor, arkadaşlık kurmuyordum. Buradaki hayatım gelip geçiciydi. Şimdiki okulum tabi ki eskisinden daha kötü bir okuldu ama umrumda değildi. Tek yaptığım okula gelmek, gitmek ve ders çalışmaktı. Zaten onuncu sınıf konuları beni çok zorlamıştı.

Her gün aynı saatte eve geliyor, aynı saatte ders çalışıyor ve aynı saatte Yunus'la konuşuyordum. Ezgi'yle çok sık görüntülü konuşamıyorduk fakat elimden geldiğince çok onu arıyordum ama yurtta olduğu için konuşmak çok zor oluyordu. Can da aynı şekilde sürekli benimle mesajlaşıyordu. Sürekli dediğime bakmayın çok meşgul oluyorlardı ve boş vakitlerinde sürekli konuşuyorduk demek daha doğru olur. 

Yine bir okul günü sabah erkenden kalktım. Üniformamı özenle giydim. Kahvaltımı yaptım. Okula doğru yürümeye başladım. Bugün tekvando turnuvasına başvuracaktım. Bunu annemin zoruyla yapıyordum ama ona belli etmiyordum. Anneannemin durumu zaten yeterince annemi üzüyordu bir de ben onu üzmek istemiyordum. 

Okulda telefon kullanmak kesinlikle yasaktı fakat Ezgi'yle ancak öğle molasında rahatça konuşabiliyordum. Bunun için risk almak benim umrumda değildi. Annemin de bu durumdan haberi vardı zaten. Burada ne kadar yalnız kaldığımı biliyordu, ben ona ne kadar hissettirmemeye çalışsamda.

Dersler tamamen sıkıcıydı ama yine de dinliyor bir şeyler anlamaya çalışıyordum. Sonunda öğle yemeği zamanı geldiğinde herkesin sınıftan çıkmasını bekledim. Öğle arası Ezgi'yle mesajlaşıyor, sonraki teneffüste bir şeyler yiyordum.

*Ezgi: Nasıldı dersler?

*İpek: Derslerden konuşmayalım. Ben gittikten sonra ne değişti?

*Ezgi: Yusuf, Emir ve ben gerçek bir müzik grubu olduk diyebilirim. Cumartesi günleri okulda beraber çalışıyoruz. Önümüzdeki dönem konserinde tekrar çalmamızı isteyenler var.

*İpek: Sizin adınıza ne kadar sevindiğime inanamazsınız. Sizi çok seviyorum ve özledim.

*Ezgi: Yaz tatilinden başka bir zaman gelme ihtimalin yok mu?

*İpek: Belki hiç dönmem.

Birden biri telefonu elimden aldı. Bu sınıftaki ikizlerden erkek olan Ilgaz'dı. Kız kardeşi de hemen arkasında bana doğru bakıyordu.

-Bakalım her öğlen elinde telefonla gezinme sebebin neymiş?

Telefonumu geri almak için uzandım fakat benden çok daha uzun olduğu için telefonuma ulaşamıyordum.

-Seni ilgilendirmediği kesin. Ver telefonumu Ilgaz! Sonun iyi olmaz.

-Duydun mu Irmak? Sonum iyi olmazmış. Yeni kız güzel olduğu kadar da komikmiş.

Hâlâ telefonu elinden almaya çalışıyordum. Telefonu Irmak'a verdi ve beni iki kolumdan tuttu.

-Anlamıyorum benim telefonumda bu kadar önemli olan ne var?

-Seni rezil edebilecek herhangi bir şey.

Sahte gülümsemesiyle cevap vermişti Irmak.

-Ay Ilgaz, kıyamam Can diye sevgilisi varmış baksana.

Telefonu bize doğru çevirmişti. Ben hâlâ Ilgaz'ın elinden kurtulmak için çırpınıyordum.

-Yeter! Sevgilim değil o.

Ilgaz'ın elini ısırmamla Ilgaz'ın kendini yerde bulması bir oldu. Tekvando bilgime bir kez daha teşekkür ettim. Şimdi Ilgaz yerde karın üstü yatıyordu ve ben de ellerini sırtında sertçe tutuyordum.

DİLHUN (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin