Balkonun korkuluklarına yaslanmış parmaklarımın arasındaki sigarayı tüttüremeye devam ederken evimin karşısında duran siyah arabayı kısık gözlerle izliyordum. Bir hafta olmuştu Cihangir denen herife posta koyup evinden çıkalı. Bir haftadır arabasıyla evimin etraflarında geziniyor, beni izliyor, işime burnunu sokmaya çalışıyordu. İlk başlarda o kadar umursamasam da bu durum artık aşırı derecede sinirime dokunmaya başlamıştı. Bir bakıcı gibi gittiğim her yere korumalarıyla peşime takılması yüzüne yumruk atma isteğimi körüklüyordu.
Omzumda hissettiğim dokunuşla bakışlarımı arabadan ayırıp dudaklarının arasındaki sigarayı yakmaya çalışan Gökhan'a çevirdim. O da bakışlarını az önce benim baktığım yere, Cihangir'in arabasına dikmişti. Sonunda dudaklarının arasındaki sigarayı ateşleyebildiğinde ciğerlerine derin bir nefes çekip ardından çenesiyle arabayı işaret etti.
"Herif kafayı taktı sana."omuzlarımı silkerek başımı yere eğdim, mahalle pazarından dönen insanların pazar araba tekerleklerinin çıkardığı ses kulağımı tırmalarken yüzümü buruşturdum. Bu ses çok sinir bozucuydu.
"Aslında ben senin yerinde olacağım, giderim."diye konuştu Gökhan sigarasını tüttürmeye devam ederken, gözlerimi devirerek yarısına gelmiş olduğum zehri balkon demirlerine bastırıp söndürdükten sonra masanın üzerinde duran tablaya attım ve arkamı dönüp balkondan içeri girdim."Yine başlama Gökhan."diye söylendim arkamda bıraktığım arkadaşıma doğru. Bir kaç saniye sonra o da içeri girdiğinde balkon kapısını kapatıp, tekli koltuğa yayılarak oturdu.
"Şans ayağına geldi oğlum, böyle bir fırsat kaçar mı?"bir haftadır kurduğu cümleleri ondan tekrar duymak bıkkın bir nefes vermeme neden olmuştu."Şans ne Gökhan? Para mı şans?"
"Para şans!"diye celallendi bir anda, günlerdir bu tavırlarına alıştığım için artık şaşırmıyor, bir tepki vermiyordum."Şu yaşadığımız hayata bak!"diyerek ellerini iki yana açtı ve etrafı gösterdi, ardından oturduğu koltukta dikleşip buruk bir şekilde gülümsedi."Ev kirasını ödeyemiyoruz oğlum, yarın bir gün herif kapının önüne atacak bizi, yiyecek ekmeğimiz bile olmayacak."
"Ben kardeşim dediğim insanı yarı yolda bırakmam."diyerek karşısındaki ikili koltuğa bıraktım kendimi, böyle bir şeyi kabul etsem dahi Gökhan'ı burada bırakamazdım. Biz onunla birlikte büyümüştük, birlikte aç kalmış, birlikte sokaklarda yatmıştık, şimdi önüme gelen, 'şans' diye adlandırılan saçma sapan bir şey için ona arkamı dönemezdim."Bir kere de kendini düşün be oğlum."diye mırıldandı buruk bir ifadeyle yüzüme bakarken, omuzlarımı silktim.
"İnatçı puşt!"diye tısladı dişlerinin arasından, ellerini siyah dağınık saçlarının arasından geçirip bana ters bakışlar atmaya devam etti. Onun bu haline sırıtarak oturduğum koltuğa daha da yayıldım."Samet abi bana bir iş ayarlayacak, onun yanına gideceğim birazdan."diye mırıldandı aramızdaki bir kaç dakikalık sessizliği bozarak. Başımı olumlu anlamda sallayarak elimi cebime attım ve cebimdeki zinciri stresle sallamaya başladım."Bende çıkar iş bakarım."Gökhan dudaklarının arasından derin bir nefes vererek, elini dizlerine vurup bir anda ayaklandı.
"Salaksın oğlum sen."oflayarak bakışlarımı ondan çekip evin içinde gezdirmeye başladım.
Beni gerçekten anlamıyordu ya da anlamamak için direniyordu. Cihangir babamın emanetine yıllar önce, kimsenin beni kabul etmediği, benim sokaklarda yaşamaya çalıştığım zamanlarda sahip çıkmak isteseydi hiç düşünmeden koşa koşa giderdim. O zamanlarda beni düştüğüm bu çukurdan çıkartacak bir ele öyle muhtaçtım ki, o an bana elini uzatmış olsaydı ona sımsıkı sarılırdım. Yıllar sonra dalga geçermiş gibi karşıma geçerek emanete sahip çıkmak istediğini söylüyordu, yirmi bir yaşına gelmiştim ben, bu yaştan sonra ne Cihangir'e, ne de başka birine ihtiyacım vardı.
![](https://img.wattpad.com/cover/244221636-288-k430870.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Cennet | bxb
Teen Fiction"Meleğe benziyordu, karanlık bir cennetten düşmüş meleğe." küfür, argo, şiddet içerir.