Bugünün ikinci bölümü diğerini atlamayın lütfen
İyi okumalar...
•
Barış Soykamer
Yerdeki siyah boğazlı kazağımı eğilerek yerden aldım, bir çırpıda üzerime geçirip komidinin üzerine bıraktığım zincir kolyeyi boynuma geçirerek boy aynasından kendime baktım. Parmaklarımı saçlarımın arasından geçirerek dağılmış saçlarımı geriye doğru tarayıp düzelttim.
"Kalsaydın."diye konuştu Burak. Ona dönmeden kazağımın boyun kısmını düzeltirken gözüm aynadaki yansımasına çarptı. Çıplak bir şekilde yatakta uzanmış sigarasını tüttürüyordu, onu umursamadan askılıktaki kot ceketi üzerime geçirdim. Onun da beni umursadığı pek söylenemezdi, kalmamı istediği de yoktu. Her seferinde kendini bunu söyleme zorunluluğunda hissediyordu."Kaçıyorum ben."dedim umursamaz bir ifadeyle Burak'a dönerek, başını olumlu anlamda sallayarak dudaklarının arasından dumanı havaya doğru üfledi.
Hızla odadan çıktım, aynı hızla Burak'ın evini terkederken kendimi biraz daha rahatlamış hissediyordum. Cebimdeki araba anahtarını çıkartıp anahtarın düğmesine bastım ve kapıların kilitini açarak kendimi şöför koltuğuna attım. Bir an önce Kutay'ı bıraktığım bara giderek onu almalıydım, başına bir iş gelirse babamın bana hayatı zindan edeceğini biliyordum. Zaten sırf bu yüzden Kutay'a bakıcılık yapmamı istemişti. Bir başkasına emanet etse ve Kutay'ın başına bir şey gelse o kişiye bana yaptığı kadar baskı yapamazdı.
Arabayı çalıştırıp park ettiğim yerden çıkartırken gaza basarak ana caddeye çıktım. Kalçamı hafifçe koltuktan kaldırıp arka cebimdeki telefonu ellerimin arasına alarak barın önüne bıraktığım korumanın numarasını tuşladım.
"Buyurun Barış bey?"
"Ters bir durum var mı?"diye sordum her zamanki soğuk sesimle, bir yandan da yolu kontrol ediyordum."Yok efendim, sadece Kutay bey biraz fazla dağıttı."burnumdan öfkeli bir nefes vererek boynumu bir sağa bir sola çevirerek kıtlattım, neden hiç bir zaman rahat durmuyordu ki? Bir de gece gece onun sarhoşluğuyla uğraşacaktım!
"Tamam, geliyorum ben."diye mırıldanarak telefonu yüzüne kapattım ve koltuğa fırlatarak diğer elimle de direksiyonu kavradım. İradesine sahip çıkamaması, sürekli bir yerlerde kendini dağıtması sinirlerimi bozuyordu. Kafası sadece eğlenmeye, içmeye basıyordu, başka bildiği hiçbir şey yoktu.
Barın sokağına geldiğimde arabayı bir köşeye park ederek koltuğa attığım telefonu yeniden cebime yerleştirerek araban indim. Arabanının kapısını sert bir şekilde kapattıktan sonra kilitleyip barın kapısına doğru ilerlemeye başladım. Beni gören Yusuf hızla başını salladı ve içeriyi gösterdi, ona ufak bir baş selamı vererek gürültülü mekana girdim. Bu kalabalıkta Kutay'ı bulmamın zor olacağını düşünsem de o kadar zor olmamıştı. Elindeki votka şişesiyle insanların arasında deli gibi dans ediyordu. Sarhoş olduğu için arada sendelese de kendi kendine gülüyor ve elindeki şişeyi kafasına dikiyordu. Adımlarımı yavaş yavaş yanına doğru ilerlettiğimde yutkunmadan edemedim.
Üzerine giydiği beyaz gömleğin düğmelerini göğsüne kadar açmıştı, çok dans ettiğinden dolayı olması gerek ki, terden vücudu parlıyordu. Saçları dağılmıştı fakat bu haliyle bile güzel olmadıklarını inkar edemezdim. Dudaklarında daha önce çoğu kez gördüğüm fakat dikkat etmediğim büyüleyici bir gülümseme vardı, gülmenin ona yakıştığını şu an daha net farkediyordum. Elindeki votka şişesini bir kez daha kafasına diktiğinde bir kaç yudum aldı, adem elması yavaşça aşağı kayarken kendimi yutkunmadan alıkoyamadım.
![](https://img.wattpad.com/cover/244221636-288-k430870.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Cennet | bxb
Teen Fiction"Meleğe benziyordu, karanlık bir cennetten düşmüş meleğe." küfür, argo, şiddet içerir.