"Saray yavrusu mübarek!"
Gökhan'ın ıslık çalarak kurduğu cümleye sırıtarak ellerimi belime koydum ve onun gibi gözlerimi salonun içinde gezdirmeye başladım. Bu ev benim için o kadar sıradanlaşmıştı ki, artık baktığımda Gökhan kadar büyülenemiyordum. Kendini üçlü koltuğa atıp kalçasını biraz zıplatarak koltuğu test etti. Ufak çaplı testi bittiğinde bende kendimi yanına bırakarak koltuğa yayıldım.
"Zenginlerin klasik evleri işte."diyerek omuz silktim. Hayatımda hiç görmediğim için ilk geldiğim gün Gökhan gibi şaşırsam, büyülensem de şimdi gözümde çok sıradanlaşmıştı. Tabii, şimdilerde o sıradanlık hissi yerini tatlı bir heyecana bırakmıştı çünkü bu evin içinde Barış'da yaşıyordu. Aklıma onun derin mavileri gelince büyükçe gülümsedim.
Dün ki sarılmamızın ardından onu bulduğum her delikte sıkıştırıp sarılmak istiyordum, bedeni her ne kadar gözleri gibi soğuk olsa da o hissi seviyordum. Kalbinin çarpışını sağımda hissetmeyi çok seviyordum. Sabah Barış'ı Cihangir aramış ve mekana gidip bazı evrakları kontrol etmesini istemişti. Barış'da apar topar evden çıkmıştı. Çıkmadan önce etrafta kimsenin olmadığını kontrol ederek masaya eğilip bana sarılmıştı, bu hissi onun da sevdiğini biliyordum. Belki bana karşı bir şey hissetmiyordu, belki birbirimize temas ettiğimizde benim kadar heyecanlanmıyordu, o sarılmalar onun için önemsiz olabilirdi ama bu ufak hareketi bile benim için çok önemliydi. Sabahki kalp çarpıntıların ve heyecanının izlerini hâlâ yüreğimde taşıyor gibiydim.
"Kek getirdim size."Sevim ablanın neşeli bir şekilde elindeki küçük bir tepsiyle mutfaktan çıkışını izledim. Yanımıza vardığında elindeki tepsiyi salonun ortasında duran büyük sehpaya bıraktı ve kendini tekli koltuğa atarak çenesiyle tepsiyi işaret etti."Sağolasın abla."diyerek sehpaya uzandı Gökhan, çayına bir şeker atıp karıştırdıktan sonra ince belli çay bardağını elleri arasına aldı. Ben de şeker koymadan bardağı ellerimin arasına alarak ikimize bakan Sevim ablaya gülümsedim.
"Siz nereden tanışıyorsunuz?"diye büyük bir merakla sordu, şu an dedikoducu kadınlara benziyordu."Aynı mahallede büyüdük."dedim çayımdan bir yudum alarak Sevim abla başını salladı."Sende bu sıpa gibi çok içmiyorsundur inşallah Gökhancığım."gözlerimi abartılı bir şekilde devirerek arkama yaslandığımda Gökhan kıkırdadı, bu halimden zevk almış gibi görünüyordu. Başını iki yana salladığında ona inanamıyormuş gibi baktım, kendisi benden daha çok alkol tüketiyordu. Çalıştığı mekanda her gün içtiğine kalıbımı basabilirdim.
"Aferin, aferin."diyerek ellerini dizlerine koydu bir anne edasıyla. Derin bir iç çekerek onu izledim. Bir kaç haftada hayatımda hiç görmediğim anne şefkatini yaşatmıştı sanki bana, beni koruyup kollamak onun en büyük göreviymiş gibi davranıyordu. Bu çok hoşuma gidiyordu. Gözüm dış kapının önünden Sevim ablayı izleyen Devran abiye kayınca sırıttım, öyle dalmıştı ki benim ona baktığımı bile farkedememişti.
"Abim sende gelsene şöyle, bak seni kardeşimle tanıştırayım."diye mırıldanarak kolumu Gökhan'ın omzuna atınca Sevim abla ve Gökhan'ın bakışları kapıda duran Devran abiye döndü. Devran abi daldığı alemden çıkarken başını olumlu anlamda sallayarak yanımıza doğru ilerledi, Sevim abla bakışlarını ondan çekince parmaklarını bıyığına atıp düzeltmişti.
"Hoş geldin kardeşim."diye mırıldandı Devran abi diğer tekli koltuğa yerleşerek. Sevim ablaya kaçamak bakışlar atmayı hâlâ ihmal etmiyordu."Sağolasın abi, hoş buldum."Sevim abla gözleriyle bir kez daha kekleri işaret edince Gökhan hızla başını olumlu anlamda sallayarak keki eline aldı. Bir kaç ay Sevim ablanın yanında kalsa kilo alacağına emindim, ben yemesem bile odama sürekli bir şeyler getiriyor, zorla ağzıma tıkıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Cennet | bxb
Novela Juvenil"Meleğe benziyordu, karanlık bir cennetten düşmüş meleğe." küfür, argo, şiddet içerir.