Bölüm 11

9.8K 1K 2.8K
                                    

Robbie Williams
Feel (2002)

Bölüm 11

      Uzun dakikalara yayılan sessizlik ikisi için de rahatsız edici değildi. Daha uzun süre öylece oturabilir, birbirlerinin eşliğinde sessizlikte kaybolabilirlerdi. Ancak artık birbirleriyle iletişim kurmayı öğrenmeleri gerektiğinin farkındalardı. En azından Draco, onu daha fazla incitmeden konuşabilmeyi umuyordu. Aklındaki soruların cevaplarını alabilmek, Harry'yi anlayabilmek istiyordu. En önemlisi ise kendini anlayabilmek istiyordu; nasıl hissettiğini, ne istediğini...

      "Ne bilmek istiyorsun?"

      Harry'nin beklenmeden gelen sorusu karşısında şaşkınca ona döndü Draco. Bir şeyler sormak istediği o kadar belli oluyor muydu? Yakalanmışlık hissiyle bakışlarını kaçırıp yeniden ateşe bakmaya başladı.

      "Emin değilim."

      Kısa bir duraksamanın ardından sakince, "Hayatım birilerini kaybetmekle geçti," dedi. "Sevdiklerimi birer birer kaybettim. Seni de kaybedemezdim."

      "Bana bir şey olacağını neden düşündün?"

      "Sana zarar veren bendim, unuttun mu?" diye sordu Harry. Sonra aldığı nefesi sıkıntıyla bıraktı. "Savaştan sağ çıkabileceğimi düşünmüyordum, en azından ben ölene kadar güvende ol istedim. Bu kadar uzayacağını, sana böyle yük olacağımı düşünemedim."

      "Bana yük olmuyorsun. Sadece bu kadar ağır bir bedel ödediğin için..."

      "Daha ağır bedeller ödedim," dedi Harry.

      "Ne?" diye sordu şaşkınca. "Başka şeyler mi var?"

      Harry başını iki yana salladı. "Seni orada kanlar içinde gördüğümde ben zaten kendimden çok şey kaybetmiştim," diye açıkladı. "İnsan sevdiğine öyle- zarar verince..."

      "İsteyerek yapmadın," dedi Draco. "Ben o olay için seni asla suçlamıyorum."

      Harry burnunu çekerken başını diğer tarafa çevirdi. Sonra elini, Draco'nun elinden çekip önüne aldı. Hissettiği suçluluk duygusunu bastıramıyordu ve o anda Draco'nun iyi hissettirmesine izin vermek haksızlık gibi gelmişti.

      "Weasley ve Granger böyle bir şey yapmana nasıl izin verdi?" diye sordu bu defa.

      "Bilmiyorlardı," dedi Harry. "Bilselerdi izin vermezlerdi."

      Draco anladığını göstermek ister gibi kafasını salladı. Sonra yeniden sessizlik yayıldı ortak salona. Bu sessizlik birkaç dakika boyunca devam etti.

      Draco, "Bütün gün rol yaptığını biliyorum," diyerek sessizliği bozdu. "Bana hiçbir şey kanıtlamaya çalışmak zorunda değilsin, kendini zorlamak zorunda değilsin."

      "Sana iyi olacağımı söyledim," diye cevapladı Harry. "Olacağım."

      "Yapabileceğini düşünüyor musun gerçekten?"

      "Rolümü yeterince iyi yaparsam belki ben de inanırım," dedi sakince. "İlgilendiğin için minnettarım, Malfoy. Ama sana söyledim, kötü hissettiğin için yanımda olman bana iyi hissettirmeyecek. İzin ver kendimi iyileştirmeye çalışayım."

      Harry cevap beklemeden ayağa kalktığında Draco birden uzanıp elinden tuttu. Harry'nin bakışları kendi bakışlarını bulduğundaysa yutkundu.

      "Eğer istediğin buysa," dedi elini hafifçe sıkarken, "yapacağım, Potter, seni rahat bırakacağım."

      Harry hafifçe gülümseyerek, "Teşekkür ederim," dedi ve elini aynı şekilde hafifçe sıkarak karşılık verdi.

A Living Death | DrarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin