Bölüm 15

9.6K 960 1.4K
                                    

Duncan Laurence
Arcade (2019)

Bölüm 15

      Ortak salona döndüklerinde Draco ile karşılaşmayı beklemiyordu Harry. Birkaç saat önce yüzleşmek zorunda kaldığı konuyu düşününce arkasını dönüp kaçmamak çok zordu. Bunu yapmayı gerçekten düşündüğü anda Ron'un elini omzunda hissetmiş, tuttuğunu fark etmediği nefesini yavaşça bırakırken bulmuştu kendini. Başka bir anda ya da başka bir konuda arkadaşının bu hareketinden güç alabilirdi. Ama onlarla da yüzleşeli sadece birkaç saat oluyordu, onlara karşı da fazlasıyla kötü hissediyordu.

      "Sadece," dedi Draco sonunda ortamdaki tuhaf sessizliği bozarak, "gelip gelmediğinizi kontrol etmek istemiştim."

      Harry sadece başını sallayarak karşılık verebildi. Ardından bakışlarını Draco'nun yüzünden ayırdı ve yatakhane tarafına ilerlemeye başladı.

      "Potter?"

      Draco'nun önünden geçmek üzereyken olduğu yerde durdu ama yüzüne bakamadı.

      Harry'den cevap alamayınca, "Konuşalım mı biraz?" diye sordu.

      Derin bir iç çekişle ve sessizce, "Anıları izledin mi?" diye sordu Harry. Nasıl bir cevap almak istediğinden emin değildi.

      "Hayır."

      Harry anladığını gösterircesine başını salladı, göz teması kurmaktan kaçınıyordu. Anıları izleyip izlemediğini sormasına gerek var mıydı sanki? İzlemiş olsaydı bu kadar sakin olmayacağından emindi.

      "Potter-"

      "Konuşacağız," diyerek sözünü kesti Draco'nun. "Sen anıları izlediğinde mutlaka konuşacağız, biliyorum. Şimdi konuşmak istediğimden emin değilim, Malfoy. Bana biraz izin ver, olur mu?"

      Draco itiraz etmek istese de kısa bir duraksamanın ardından başını salladı. "Tamam," dedi sakince. "Dinlenmeye çalış."

      Harry bir an önce uzaklaşmak istediği için cevap verme ihtiyacı duymayarak odasına ilerledi.

      Draco, Harry'nin ve arkadaşlarının gidişini izledikten sonra odasına dönmek istemedi. Pansy'nin hâlâ orada olduğundan emindi ve onun sorularına daha fazla katlanabileceğinden emin değildi. Blaise bu gibi durumlarda daha baş edilebilirdi; ancak Pansy kontrol edilemezdi. Draco'nun sinir sistemine sağlam ihtiyacı vardı. Zira Harry'nin ruh hali ve tavırları düşünülürse bu aralar onunla baş etmek çok daha zor olacaktı.

      Düşüncelerini toparlamaya çalışırken az önce oturduğu koltuğa döndü yeniden. Öyle ya da böyle Harry ile konuşması, onu bir sorun olmadığına ikna etmesi gerekiyordu. Kötü hissettiğinin farkındaydı. Draco'dan onu öldürmesini isteyecek kadar berbat bir ruh halindeydi. Draco bunu nasıl toparlayacağını tam olarak bilmiyordu ama bir şekilde yapmak zorundaydı. Onun bu suçluluğu ve pişmanlığı daha fazla taşımasına izin veremezdi. Mümkün olsa bu gece konuşur, her şeyi çözmeye çalışırdı. Ancak Harry'nin bitkinliğini gördükten sonra ona biraz zaman vermenin iyi olacağını düşünmüştü. Sadece biraz... Belki bir gece. Sonra onun aklını başına getirecekti. Üstelik bunun için anıları izlemesine gerek bile yoktu. Anıları izlemenin bir şeyi değiştireceğini düşünmüyordu. Şimdi nasıl hissediyorsa anıları izledikten sonra da öyle hissetmeye devam edeceğinden emindi. Ne yaşandığını biliyordu sonuçta, değil mi? Harry, Draco'yu hatırlamadığı bir gerçeklikte öldürmüştü. Evet, bu kısmı biraz boktandı. Ancak sonuçta dönüp kurtarmıştı ve içinde bulundukları gerçeklikte öyle bir şey yaşanmamıştı. Anıları görünce ne olacaktı? Draco yeniden mi ölecekti sanki?

A Living Death | DrarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin