Journey
Livin' to Do (2001)Bölüm 19
McGonagall'ın tek kelimelik açıklamasını tam anlamıyla bir ölüm sessizliği takip etti. Ron, Hermione ve Draco duydukları açıklamayı idrak edebilmiş değillerdi. Hiçbiri Harry'nin gerçekten ölüyor olmasına ihtimal bile vermiyordu. Belki de o yüzden kısa bir süre sessiz kalmış, McGonagall'ın farklı bir şey söylemesini beklemişlerdi.
Sonunda Ron, "Diliniz falan sürçtü herhalde," deyiverdi.
McGonagall, Ron'un söylediğine cevap verme ihtiyacı duymadı. Şaşkınlığını anlayabiliyordu ve konunun ciddiyetini kavramalarının zaman alacağını biliyordu.
"Detayları size verecek kişi yolda, birazdan burada olacak-"
"Böyle bir şey söyleyip sessizce beklememizi mi istiyorsunuz?" diye araya girdi Draco. "Harry'nin öldüğünü söylüyorsunuz, Profesör."
"Dalga geçiyor olabilir misiniz?" diye sordu Ron. "Yani Harry'den bahsediyoruz, Harry ölmez- yani sonradan canlanmayacaksa..."
"Yapılacak bir şey olmalı, değil mi?" Bu defa konuşan Hermione'ydi. "Yani durumu kötüleşiyor olabilir ama bir çözümü vardır mutlaka, onu anlatmak için çağırmış olmalısınız."
Harry Potter ölüyor.
Bu, odada bulunanlar için o kadar anlamsız bir cümleydi ki... Sanki Harry Potter ölemezdi. Harry Potter'ın ölmesi mümkün değildi. Zihinlerine gerçekten böyle yerleşmiş olduğundan hâlâ tam olarak tepki göstermemişlerdi. Biri şaka olduğunu düşünüyordu, diğeri eğer bu durum gerçek ise çözümü olduğunu... Sonuncusu ise bütün detayları öğrenmeden 'düşünmeyi reddetme' aşamasındaydı.
"Çocuklar-"
Odanın kapısı açıldığında McGonagall'ın cümlesi yarıda kesildi ve içeri yaşlıca bir adam girdi. Beyaz saçları ve kirli sakalıyla altmışlarının ortalarında, karizmatik bir adamdı.
"Ah- Şifacı Mercurius! Lütfen gelin."
Adam odanın ortasına ilerleyip, "Müdire Hanım," diyerek McGonagall'ın elini sıktı. "Geciktiğim için üzgünüm, Mr. Potter'ın durumunun kötüleştiğini duyunca önce hastane kanadına uğradım."
McGonagall onaylarcasına başını salladıktan sonra çocuklara döndü. "Şifacı Mercurius, sınıf arkadaşınız Aetius'ın büyükbabası, aynı zamanda St. Mungo'nun yeni baş şifacısı," diye adamı hızlıca tanıttı.
"Artık ne olduğunu açıklayacak mısınız?" diye sordu Draco, karşısında kim olduğunu umursamadan.
Şifacı Mercurius, "Korkarım durum çok kötü," diye net bir giriş yaptı. "Mr. Potter'ın yaptığı büyü uzun zaman önce yasaklanan büyüler arasında yerini almış, bulunduğu kitaplar toplatılmıştı. Çok kişinin ölümüne yol açtığından eminim ancak hastane kayıtlarımızda bu büyüyle bağlantılı yalnızca üç vaka var. Hastalardan biri, korumaya çalıştığı kişi ölümle yüzleştiği zaman ölmüş. Diğer ikisi ise zamanla, yavaş yavaş..."
Kısa bir sessizlik...
"Son vakaya mesleğimin ilk yıllarında denk gelmiştim. Büyü yapıldıktan sonra birkaç yıl içinde hastanın ölümü gerçekleşti. Elimizdeki dosyalara göre önce sadece ruhsuzluk görünür. Soğukluk, mutsuzluk, hiçbir şeyden keyif almama... Sonra kendi kendilerine konuştukları yazar dosyalarında. Bu; diğer dünyaya geçmeye başladıklarının göstergelerinden biridir. Ölmüş aile üyelerinin, arkadaşlarının seslerini duymaya, anlık gel gitler yaşamaya başlarlar. Zamanla güçsüz düşmeye devam ederler, ta ki ölünceye dek..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A Living Death | Drarry
FanficSekizinci sınıfta geçecek olan bir Drarry kurgusu. Fazla detay vermeme gerek yok, bana güveniyorsanız buyurun okuyun. Buraya ne yazarsam spoiler olur gibi geliyor, her şeyi okurken öğrenin istiyorum. Not: Burası smutsuz hava sahası, smut beklentisi...