Media: Enis
•••
Biliyor musunuz? İnsanın arkasında onu koruyan onu seven insanlar olunca kendini gerçekten çok güçlü hissediyor. Şimdi ne mi yapıyorum? Koşuyorum. Evet evet Koşuyorum. Otobüsü kaçırırsak 2 gün daha burada kalmak zorunda kalıcağız. Ama o 2 güne benim burada kalırsam ölüm felan çıkar sanırım.
Otobüs durağına geldiğimizde bineceğimiz otobüse bindik. Ve en arka çift koltuklarına oturduk. Cam kenarına oturmayı seçtim.
Sanırım artık kurtuldum abilerimden!
O zaman Eskişehir yolcusu kalmasın.
****
Eskişehir'e geleli tam 20 dakika oldu. Selin evleri karıştırdığı için deniz ablanın evini arıyoruz. Burada ki evler çok güzelmiş. İki katlı müstakil evler var. Apartmanlarda var da dikkatimi onlar çekti. Sanırım deniz abla da öyle evlerde oturuyor.
Sonunda selin evi buldu ve kapıyı alacaklı gibi çalmaya başladı. Deniz ablanın içerden "çatlama be" diye bağırmasını duyunca kıkırdamadan duramadım. Kapıyı açınca çatılmış kaşlarını indirdi.
Deniz: hoşgeldiin azra'm.
Bana sarılınca bende kollarımı ona sardım. Çok güzel bir kokusu vardı. Acaba parfüm mü doğal kokusu mu? Düşünemeden edemedim. Benden ayrıldığında selin ile de kısaca sarıldılar. Ve bizi içeri aldı. Bişeyler ikram etti.
Deniz: korkma sana burada bir şey yapamazlar.
-artık yaptıkları şeyler bana o kadar ağır geliyordu ki içimde tuhaf bir his var.
Deniz: sırf sen doğduktan sonra annen vefat ettiği için mi sana karşı böyleler?
-evet, annemin ölümünden beni suçlu tutuyorlar. Birde babam var o beni seviyordu. O varken abimler bana birşey yapamıyorlardı. Ama babam annemin hasretine dayanamadığı için ben 5 yaşındayken intihar etti.
Deniz ablanın gözleri dolmuştu. O kadar mı kötüydü benim yaşadığım şeyler. Kötüydü tabi. Akan gözyaşlarını silip konuşmaya başladı.
Deniz: sen hiç merak etme Azra. Seni burada bulamazlar.
Kafamı sallayıp gülümsedim. Gülümsemek bu kadar güzel birşey miydi? Hiç güldürmüyordu ki bu hayat beni. Ama şimdi benim gülme zamanım. Ne kadar acım varsa o kadar gülücektim. Ben kazanıcağım. Herşeye rağmen ben kazanıcağım.
Arda gelene kadar burada kalıcakmışız. Çünkü anahtarlar ondaymış. Deniz abla Odalarımızı gösterdi. Kendi odama çıktım. Mavi duvarları vardı, hemen pencere kenarında tek kişilik bir yatak, küçük bir gardırop, küçük bir ders çalışma masası, beyaz perdeler ve çiçekli bir halı. oda mis gibi kokuyordu. Aynı sabah deniz ablaya sarıldığımda aldığım koku gibi.
Arda'dan.
1 hafta sonra.
Bugün kızların yanına gidicektim. Çok merak etmiştim onları. Biliyorum yanlarında ablam var. Ama işte insan merak ediyor. En çok da azra'yı merak ettim. Düşüne düşüne yürürken birden karşıma azra'nın abileri ılgaz ile Miraç çıktı. Hiç istifimi bozmadan yürümeye devam ettim. Önümü kestiler.
Miraç: azra nerede?
-hâlâ bulamadınız mı, ah yazık kim bilir başına ne geldi?
Ilgaz: boş yapma ve azra nerede onu söyle.