Harry'nin ağzından;
Sabah boynumda hissettiğim garip bir hisle gözlerimi açtım. Gözümü biraz aşağı indirdiğimde Jessica'nın saçları boynumdaydı. Hafif bir tebessümle belinin altında olmayan elimle saçlarını diğer yana yatırdım. Yatma pozisyonu beni güldürüyordu, bir eli belime sarılı ve bacakları benim bacaklarımdaydı. Bu durumdan şikayetçi olduğumu söylemiyorum tabii ki de. Saçlarını oynamaya başladığımda biraz kıpırdandı, kollarını ve bacaklarını üzerimden çekip sırtını bana döndü. Karşıda masasının üstünde duran saate baktığımda saatin yedi yirmi olduğunu gördüm. Onu uyandırsam iyi olacaktı. Çocukların yola çıkması gerekiyordu. Gözümü saatten ve aklımı da şu an için gereksiz olan düşüncelerden sıyırdım. Elim hala belindeyken diğer elimle de güç alıp kendime çektim. Vücutlarımız birleşip bir tam haline geldiğinde burnuma gelen kokusuyla derin bir nefes aldım. Pijamasının açıkta kalan omzunu kapatmak için bir hamle yapacakken neden biraz eğlenmiyorum ki diye düşündüm ve omzuna bir küçük öpücük bıraktım.
Jessica'nın ağzından;
Üstümde bir köpek mi vardı? Ya da bir kedi? Tam emin değilim ve yarı uykudayken de karar vermesi zor oluyordu. Omzumdan başlayıp çenemin altına kadar devam eden küçük dokunuşlarla dil darbeleri alıyordum. Dudağımın kenarına gelince hissettiğim ne köpek ne kediydi. Bu kesinlikle sapık sevgilim Harry'ydi. Hızlıca gözlerimi açtım ve sadece başım olmak üzere ona döndüm. Yeşil gözleri zevkle parladı, bundan daha fazla dikkatimi çeken şey ise pespembe dudaklarıydı. Bundan önceki hayatında Victoria Secret meleği filan mıydı?
"Günaydın günışığı." dedi uykudan yeni kalkmış boğuk bir sesle. Bu iyi, saçma uyuma tarzlarımı fazla izlemiş olamazdı. Gülümseyecekken küçük bir öpücükle yolculuğunun son durağına geldi. Masum bir öpücüktü.
"Günaydın." dediğimde birden aklıma dün gece geldi. Neler olmuştu öyle? Tanrım, hayatımda görüp görebileceğim en korkunç kabusu yanımda Harry'le görmek zorunda mıydım? Tüm bilincimi kapladığı için olmalıydı. En azından Harry'ye belli etmemiştim.
Harry'nin yanımda olduğunu bir anlığına unutmuştum.
"İyi uyudun gibi ha?" diye sordu. Bu sorunun altında bir ima vardı.
"Şey evet. Burası benim evim." dedim.
"Birde yanında harika bir vücuda sahip ben varken."deyip kendi kendine övündü.
"Harry, sana hiç ne kadar egoist olduğunu söylemiş miydin?" dedim kaşlarımı kaldırarak.
"Her zaman." deyip göz kırptı. Ne demiştim? Egoist. Harry'nin telefonu çalınca eliyle komidine uzandı ve ekranda gördüğünden memnun olmuşcasına gülüp açtı ve ayağa kalktı. Tanrım! Hala baksırıyla olduğu gerçeği nasıl göz ardı ettim ki? Yüce İsa.
"İyiyim anne. Ya sen?" dediğinde annesiyle konuştuğunu anladım. Doğruldum ve üstümde ki örtüyü açıp elimi yüzüme götürdüm. Boynumu rahatlıkla çevirebildiğimi farkedince güldüm. Gözlerimi ovuşturup saçlarımı düzeltirken Harry'nin sesiyle ona döndüm.
"Umarım anne, evet ona söyle- ben seni sonra aracağım." deyip kapadı. Bana şok bir ifadeyle bakıyordu. Ya da bana değil. Yatağa.
"Jessica n-ne oldu?" demesiyle yatağa baktım. Yıldızlar aşkına! Tanrım!
"Harry, lütfen arkanı dön. Yalvarırım." dediğimde ikiletmeden dediğimi yaptı. Çarşafın her yeri kan olmuştu. Regl döneminde olduğumu nasıl unuturum? Hemen ayağa kalktım ve dolaptan birşeyler alıp banyoya kaçtım ve hemen kapıyı kapattım. İşlerimi halledip, üstümü değiştim ve klozete oturdum. Nasıl bir rezillikti bu? Demek dün ki bütün o duygu değişimleri bu yüzdenmiş. Başta Harry'ye o kadar kızıp, gece bir sevgi tomurcuğu gibi onunla konuşmam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Best Thing I Never Had »» HS
Sonstiges❝Sen sahip olamadığım en iyi şeysin. Daha sana sahip değilken seni nasıl kaybedebilirim?❞ © Tüm hakları saklıdır.