İyi okumalar xx
⭐⭐⭐
Zayn nereye baktığımı anlamak için arkasına döndü.
"Harry sevgilin sanırım bana trip atıyor." dedi gülerek. Harry yalancı bir gülümseme yollayıp yanıma geldi. Umarım yanlış bişeyler söylemez diye ona köpek bakışlarımı yollarken elini belime atıp beni kendine çektiği gibi öptü. Tanrım! Biliyordum, böyle birşey yapacağını biliyordum. Onun duygularını incitmemek için elimle yavaşça ittirdim. Zayn kızgın bir ifadeyle bana döndü.
"İçeride görüşürüz J." dedi ve içeri gitti. Hemen Harry'ye döndüm. Şimdi bunun hesabını verecekti.
"Sana inanamıyorum Harold. Gerçekten!" dedim sinirle ve elimi saçlarıma götürdüm. Lanet güzel gözlerini bana dikti. Etki altına girmemek için gözlerine bakmamayı tercih ettim. Kollarını belime sardı.
"Ne var? Sevgilimi öpemez miyim?" dedi dalga geçerek. Ama benim ciddi olduğumu bilmiyordu.
"Bunu arkadaşımızın önünde yapmak zorunda mıydın? Özellikle de Zayn'nin yanında?"
"Özellikle de Zayn?" dedi sorar bakışlarla. İyi bok yedim, ne halt edeceğim şimdi?
"Tahmin ettiğin konuyla bir alakası yok." diye çıkıştım.
"Ah öyle mi dersin?" deyince gözlerimi korkmadan ona diktim. İrisleri büyümüştü.
"Harold, daha ilk günden bunları yapıyorsan ben ileriyi düşü-" derken sözümü kesti ve bu sırada yüzünde gerçek bir ciddiyet ve sinir vardı.
"Sakın devamını getirme. Sakın Jess. Beni bununla sınama." dedi. Belimde ki elleri beni daha çok kendine çekti.
"Konuyu kapatsak iyi olacak." dedim ve kollarından kurtulup içeri gittim.
Nefesimi düzene koymaya çalışıyordum ama olmuyordu işte. Lanet olsun. Ben kesinlikle Harry'ye göre biri değildim. Onun istekleri, kıskançlıkları bana fazlaydı. Ben olduğum gibiyim, değişmem ki. Bunu benden bekleyemezdi. Onu bu kadar severken saçma kıskançlıklara girmemeliydi. Umarım şu karışıklık bir son bulurdu yoksa bunun sonu hiç iyi bitmeyecekti.
İçeri geçtiğim de Harry ve benim için ayrılmış iki kişilik koltuğa baktım. Harry gelmeden biriyle yer değiştirmeliydim. Louis'e döndüm.
"Louie biraz Niall'la oturabilir miyim? Hem Hazza'nı özlediğini söylüyordun." dedim ve gülmeye çalıştım. Hemen ayağa kalktı ve yer değiştirmek için gülerek yanıma geldi. Yanımdan geçerken kulağıma eğildi.
"Ne oldu bana anlatacaksın ufaklık." diyip dişlerini gösterdi ve yerine geçti. Oturmadan önce hemen yukarıya kaçtım. Biraz kendime gelmeliydim. Banyoya girip klozetin üstüne oturdum. O sırada kapı çaldı. Yine Harry'se artık fazla oluyordu.
"J, gelebilir miyim?" dedi küçük tatlı ses. Hemen kapıyı açtım ve sarışın meleğimin girmesine izin verip tekrar kapadım.
"Ne oldu tatlım?" dedim Lux'a ve kucağıma alıp dolabın üstüne oturttum. Ayaklarını sallayarak bana baktı.
"Niye üzgünsün J?" dedi. Tanrım, o daha küçücük bir bebekti. Nasıl böyle konuşuyordu ki? Nasıl anlayabiliyordu?
"Hayır canım, üzgün değilim. Bir sorun yok." dedim gülmeye çalışarak.
"Ama Harold da öyleydi." dedi. Elimi başıma götürüp şakaklarımı ovdum.
"Harold beni biraz beni kızdırmış olabilir Luxie." dedim ve onu tekrar kucağıma alıp kapıyı açtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Best Thing I Never Had »» HS
Aléatoire❝Sen sahip olamadığım en iyi şeysin. Daha sana sahip değilken seni nasıl kaybedebilirim?❞ © Tüm hakları saklıdır.