Evde kahvaltı yaptıktan sonra çocuklar gitti. Onları geçirip Harry'yle başbaşa biraz zaman geçirmek adına bir iki saat evde durup, dışarı çıktık. Elimi tutup parmaklarımızı kenetlemiş, sokakta yürüyorduk.
"Üşüdün mü? Montumu vereyim mi?" derken elimi bırakıp omzuma attı ve ısıtmak için elini hızlıca koluma sürttü.
"Hayır, üşümeyi seviyorum. Ama yinede hava çok soğuk değil." dedim gülümseyerek. Bana baktı ve bir an durdu. Sadece bana bakıyor ve gülümsüyordu.
"Jessica Katherine, şu haline bayılıyorum. Farklı olmana bayılıyorum." dedi ve ellerini boynuma yerleştirip beni kendine çekti. Olayın farkına varamadan göğsüne çarptım. Kollarına tutunup dengemi bulduğumda Harry'nin dudakları çoktan dudaklarımı bulmuştu. Sokağın ortasında öylece beni öpüyordu. Ama beni asıl şaşırtan bunu artık umursamamamdı. O beni her öptüğünde nasıl olsa etrafı görmüyordum. Filmlerde olan şey gerçekmiş. Dudaklar buluşunca gözün hiçbir şeyi görmüyor.
"Sen. Ah Jessica kesinlikle ölümüne sebep olacaksın." dedi alnını yaslayıp. Nefeslerimiz yüzlerimize vururken gülümsedi ve alnıma da bir öpücük bırakıp ayrıldı. Elini tekrar elime sardı ve yürümeye devam ettik. Ve ben hiçbir şey anlamamıştım.
"Ne yaptım ki?" dedim merakla.
"Hiç."
"Harold."
"Diğer kızlar ilgi amacıyla sızlanıp üşüdüm derdi."
"Diğer kızlar?" dedim hiç düşünmeden.
"Takılman gereken yer kesinlikle orasıydı zaten." derken göz devirdi ve güldü. Bu ikisini yaparken ona bakan ve içi giden beni düşünmeden.
"Neyse, hadi seni sosiscime götüreceğim." dedim ve elinden çekiştirip sokağın aşağıdaki küçük dükkana sürükledim.
"Sosisli mi yiyeceğiz? Daha birkaç saat önce kahvaltı yaptık."
"Yani?"
"Ve saat on bir?" dedi kaşlarını kaldırarak.
"Kes sesini de şu sosislerden yiyelim. Özlem çekiyorum şurada Harold." dedim kaşlarımı çatarak. Kollarımı göğsümde birleştirmek adına elinden elimi kurtarıp kollarımı bağladım.
Harry belli belirsiz bir kıkırtı çıkarıp yanağıma bir öpücük bıraktı.
"Kızgın olunca daha seksi olduğunu söylemiş miydim?" dedi ve omzuna vurdum. Elimi cebime atmadan, elimi kaptı.
Kapıyı itip, içeriye geçerken o hiç unutamadığım zilin sesi beni anılara boğmuştu. Gülümseyip her zamanki yerime ilerledim. Tahta parkeler botlarımdan dolayı gıcırdarken yerime ulaştım. Tam oturacakken gözlerim, hiç beklemediğim ve istemediğim birini gördü.
"Bu piçin ne işi var burada?" dedi Harry. Demek ki farkeden bir ben değildim.
"Boşver Harry, bizene. Gel çıkalım başka yerde yeriz." dedim ve o salağı görmezden geldim. Ama Harry öyle yapamayacak kadar sinirliydi.
"Vay canına kimleri görüyorum." dedi ve bu Harry'nin sinirine katkı da bulundu.
"Ben sikik bir göt olan Rob'dan başkasını göremiyorum." dedi Harry.
"Harry hadi gidelim, lütfen." diye yalvardım ve yumruk yaptığı elini avuçladım. Elini elimden kurtarıp Rob'a doğru yürüdü.
"Vay canına Jessica, Harry'yle sevgili olmanı hiç beklemiyordum." deyip güldü. Yanında ki kız da ona katılmak amacıyla gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Best Thing I Never Had »» HS
Acak❝Sen sahip olamadığım en iyi şeysin. Daha sana sahip değilken seni nasıl kaybedebilirim?❞ © Tüm hakları saklıdır.