— Şahin hem evde hem işte beraber nasıl olacak o?, diye sordum gözlerimi açıp.
— Açma şöyle gözlerini kızım korkuyorum. Aslında sen restoranda tek olacaksın, dedi omuzlarını kaldırıp.
— Hayırdır?, diye sordum kaşlarımı çatarak.
— Murat'da bana restoranı devret diye tutturdu. Biliyorsun restoran ve kulüp yan yana sayılır. İçimize yabancı almak istemedim, o yüzden ne yapacağımı bilemiyordum, dedi üzgün bir şekilde.
— Murat neden böyle bir şey yaptı ki?, diye sordum.
— Madem iki kişiyiz, bir program yaparız, herkes kendi gününde saatinde gelir. Sen yalnız, ben yalnız kurtlar sofrasında kuzu oluruz, dedi ki çok doğru bir tespit. Ben de o kadar emek verdiğim restoranı yabancılara emanet etmek ya da devretmek istemiyorum. Sorumluluğu da tamamen senin üzerine atıp, geri çekilmek de olmaz. En güzeli ben oraya bir işletmeci bulayım, sen de gözetmen ol. Müşteri ve...
— Şahin ben oranın işletmesini yapmak istiyorum. Gerekirse şirketin devrinden gelen parayla ortakta olurum...
— Kızım ne saçmalıyorsun acaba benim olan her şey zaten senin. Öyle yarısı falan değil yani hepsi senin. Bana bir tek sen yetersin. Hayatımız boyunca aramıza paranın girmesini istemiyorum. Paranın senin için de bir önemi olmadığını biliyorum, o yüzden ben de para koyarım falan lütfen duymamış olayım, dedi elimi tutup gözlerimin içine bakarak.
— Ben yani Murat'a karşı...
— Restoran tamamen benim gayretimle ortaya çıktı. Murat maddi manevi hiçbir şekilde destek olmadığı gibi köstek oldu. Murat'ı yanlış tanımanı istemem ben gitmeyeyim diye...
— Kapı önü sohbetiniz bitmedi mi? Hadi içeri geçin artık, yemekler soğuyor, diye bağıran babamın sesiyle sustu.
— Baban haklı, adam onca saat uğraşmış. Şimdi içeri geçelim ama yemekten sonra bu Murat konusuna mutlaka açıklık getirelim, dedi ve mecburen salona geçtik. Babam gerçekten çok güzel saç kavurma yapardı, diğer yemekler de annemin müdaheleleri ile harika olmuştu.
Yemek, babamın övünmeleriyle geçti. Kesinlikle mütevazi olmadığı gibi üstüne bir de kendini bol bol övdü ve övdürdü.
Yemek üzerine kahvelerimizi içerken, Şahin babama dönüp;
— Erkan Baba tekrar ellerine sağlık, tüm yemekler muhteşem olmuş. Müsaade edersen eğer biz Özlenen ile biraz çıkabilir miyiz? İşle ilgili konuşacaklarımız var da?, dedi babamın yüzüne bakarken.
— Hayırdır?, diye sordu babam.
— Özlenen'e restoranın halka ilişkiler müdürlüğünü teklif ettim. O da direk işletmesini yapmak istiyor...
— Bence işletmesini gayette güzel yapar. Biliyorsun koskoca oteli hiç sorunsuz, çekip çeviriyordu, dedi babam kafasını sallayarak. Biranda iş insanı Erkan Demirhan olmuştu. Ciddi, kendinden emin, eski kurt.
— Ben biraz daha uzun vadede...
— Evlenince yorulmasın, dersen eğer alt kadrosunu sağlam tutarsınız. Annesi vakti zamanında şirketin en iyi yöneticilerinden birisiydi. Personeli o kadar sıkı tutardı ki şirket saat gibi çalışırdı. Benim yokluğumu mutlaka aileden birleri doldurmuştur ama onun yeri eminim zor dolmuştur, dedi büyük bir gururla karısına bakarken.
— Haklısınız ama ben yine de onun işlere çok fazla dalıp, kendini yormasını istemiyorum, dediği noktada babam;
— Bırak da ona kendisi karar versin. Neyse siz baş başa konuşup halledin. Ben karışmayayım, dedi ne haliniz varsa görün dercesine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖZLENEN AŞK(Tamamlandı)
General FictionÖzlenen Şenyüz 22 yaşında iri gözleri ve gülen yüzüyle sevimli ve sempatik bir kızdır, Yekta Ateşoğlu ise 27 yaşında yeşil gözlü, yumuşak kalpli bir işadamı. İki genç tamamen tesadüf eseri tanışırlar. Birbirlerini tanımaya ne zamanları olur ne de fı...