Karahan da gelince işleri çabucak toparlamıştık. Bana kuaföre gidecek kadar zaman bile kalmıştı. Hepimiz hazırlanmak üzere evlere dağıldık.
Saçlarımı salık bıraktım, Yekta öyle seviyordu. Hafif bir makyaj yaptırdım. Üzerime lame pullu eteğimi ve siyah fırfırlı kısa bluzumu giyidim. Ayağıma siyah ipli ayakkabılarımı giydim. Aynadaki görüntüm hoşuma gitti. Güven telefon etti;
— Kızım hadi, resim çektireceğiz neredesin, dedi telaşeyle. Koşturarak, salona geçtim. Annemi ve babamı öptüm;
— Minnoşlarım ben gidiyorum, siz de yedi gibi gelirsiniz, dedim ve aşağı indim. Şahin yanlarındaydı. Beni görünce;
— Yanındaki gerizekalı, benim kızım diye anırmayı biliyorda seni bu kıyafetle nasıl gezdiriyor, dedi tek kaşını kaldırarak.
— Şahin bak yine aynı şeyi yapıyorsun artık lafı uzatmadan direk olarak söyleyeceğim, "Sana ne" oldu mu. SANA NEE be adam, diye bağırdım artık. Bu sırada arkamdan belime dolanan el ve Yekta'nın;
— Ne oldu hayatım niye bağırıyorsun?, diye soran endişeli sesi beni kendime getirdi.
— Bir şey yok hayatım Şahin Abi yine beni sinir etmekle meşgul de, dedim ve kendimi ona yasladım. Şahin gözleri siyaha dönerken;
— Eteği kısa değil mi?, diye sordu gözleri gözlerimde.
— Olsun aile arasında yapılan nişan, yakışmış, dedi Yekta bana sıkıca sarılırken. Şahin kendini kontrol etmekte zorlanıyordu belliki;
— Sonra benim kızım diye bağırınıp nişanı birbirine katma da. Annelerinin yanında böyle de sarılamazsın, dedi dişlerinin arasından.
— Ben nerede ne yapmam gerektiğini biliyorum, ikazınız yersiz, dedi Yekta ve beni Karahan'ın yanına doğru sürüklerken;
— Bu adamdan hiç iyi elektrik almıyorum, dedi kulağıma fısıldayarak.— Mahallenin abisi ondan yani, dedim ve Şeker'in güzelliği karşısında ağzım açık kaldı. Üst kısmı satenden, kalp şeklinde yakası olan bir büstiyer, alt kısmı ise puantiyeli şifon, pudra pembe bir elbiseydi. Kocaman karpuz kolları şifondan yapılmış, dirseğine kadar gelen manşetleride satenden yapılmıştı. (Ana medyada kıyafetin fotoğrafını bulabilirsiniz) Bu güzel kıyafet evdeki bir nişan için çook fazlaydı, hazırladığımız nişan benim için daha da anlamlı olmuştu.
— Çook güzel olmuşsun kızım, ağzım açık kaldı, dedim boynuna sarılırken.
— Sen de çok güzelsin canım arkadaşım, dedi ellerimi tutarken. Mavi gözleri ışıl ışıl parlıyordu.
Sitenin içinde benim daha önce belirlediğim yerlerde resimler çekildi. Şahin o sırada kafeye gitti, Dursun Abiye yardım etmek için. Aren'de ona yardıma gitti. Beraber ikramlıkları taşıdılar.
Yekta resimler çekilirken karelere girmedi.— Aşkım gelsene, dedim bir heves.
— Güzelim ben bu kareye şimdilik yakışmam. Bizim nişan resimlerimiz beşli olur, dedi ve beni alnımdan öptü.
Misafirlerin çoğu gelince romantik bir müzik eşliğinde bizimkileri kafeye aldık. Danslarını ettikten sonra babaları, anneleri ve nişanlı çifti orta boşluğa aldık ve garsonların yerleştirdiği sandalyelere otturduk. Mutfakta Dursun Abinin pişirdiği kahveleri Şeker'in eline tutuşturdum, yok öyle tuzlu kahve içmeden kız almak, Güven Efendiii, dedim içimden.
Kahveler içildi, Güven onca insan yüzüne bakarken zorla o kahveyi yuttu. Hali içler acısıydı. Acayip eğlendiğim doğrudur. Güven'in babası Ergin Amca, kızımızı istedi. Şeker'in babası Veysel Amca kızı verdi. Sonra sadece anne ve babaların ellerini öptüler ve hemen nişan yüzüklerini takmak için Şeker'in dayısını piste aldık. Nişan tepsisini tutmak bana düştü. Nişan yüzükleri takıldı, kurdele kesildi tabii ki bana kurdele yutmak yasaktı çünkü babama kalsa benim evlenmem gereksizdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖZLENEN AŞK(Tamamlandı)
General FictionÖzlenen Şenyüz 22 yaşında iri gözleri ve gülen yüzüyle sevimli ve sempatik bir kızdır, Yekta Ateşoğlu ise 27 yaşında yeşil gözlü, yumuşak kalpli bir işadamı. İki genç tamamen tesadüf eseri tanışırlar. Birbirlerini tanımaya ne zamanları olur ne de fı...