Begüm hoş sohbet çok tatlı birisiydi. Bizi gülmekten kırdı geçirdi.
— Anlayacağınız tekrar İstanbullu oldum. Tilki misali, başladığım yere, kürkçü dükkanına geri döndüm. Eee sizin düğün ne zaman?, diye sordu merakla.
— İki hafta kaldı, dedim heyecanla.
— Ooo bir şey de kalmamış. Yapabileceğim bir şey var mı? Malum benim işim de bu, düğün organizasyonu, dedi kendinden çok emin.
— Tüm hazırlıklar bitti, dedim gülümseyerek.
— Ben aslında sana bir şey daha soracaktım Özlenen. Şimdi sizin şu restoran, biliyorum konseptiniz farklı ama özel düğünlere bir ayrıcalık yapar mısınız?, diye sordu merakla.
— Begüm buna Turgut'un sıcak bakacağını hiç zannetmiyorum. Adını duydun mu?...
— Onun adını camiada duymayan var mı acaba? Kendini Michelin beş yıldızlı aşçı zannediyor, dedi kahkaha atarak.
— Öyle demeyelim de mutfakta ve restoranda çeşitli kuralları olan bir aşçı diyelim, dedim kibarca. Şefimi ezdirmem.
— Peki öyle diyelim. Aklımdaki proje sizin için de iyi olurdu, dedi kendinden çok emin.
— Bizim dekorasyonumuz da menümüz de düğünler için pek uygun değil, dedim kırmamak adına olabildiğince kibarca. Şahin karışmıyordu. Sanki restoranla hiçbir alakası yokmuş gibi öylece oturuyordu. İster istemez ona doğru döndüm;
— Canım çok sessizsin, dedim pişmiş kelle gibi sırıtırken.
— Hanımların işine karışmıyorum, diyelim, dedi kibar bir şekilde.
— Aslında benim kafamdaki düğün gibi değil de böyle yemek gibi bir şeydi. Şimdi nişanlar falan evde yapılıyor sonrasında aileye yemek veriliyor. Sizin orası bunun için biçilmiş kaftan. Sonrasında isteyen kulüpte eğlenmeye devam eder, dedi ısrarla. Benim kafamdaki işletmeye uymuyordu dedikleri. Doğum günü falan kutlamak isteyenlere tabii ki kapım açıktı. Dediği gibi pastasını keser, kulübe geçer, eğlenceye orada devem eder ama bizde müzik bile yoktu.
— Yani ben bunu daha önce hiç düşünmemiştim...
— Yanlış anlama ama bence bir düşün. Milletin ilgisi azalınca orayı bir şekilde çekip çevirmen gerekecektir. Bir düğün senin tüm bir geceki masrafını çıkartır, dedi kendinden çok emin.
— Ben bir düşüneyim, Turgut'la ve Lale'yle de bir konuşayım, seninle irtibata geçerim, dedim ama açıkçası hiç cazip gelmiyordu.
Ben otelde çok düğün organizasyonu yapmıştım. Oranın balo salonu, menüsü, müzisyenleri, ortamı düğün için idealdi ama restoran hem o kadar kalabalığı hem de öyle bir hareketliliği mümkün değil kaldırmazdı.
Yemekten sonra arabaya biner binmez Şahin'e sitemlerimi ilettim.
— Ağzını açıp, tek kelime bile etmedin. Beni tek başıma bıraktın, dedim yanaklarımı şişirip.
— Güzelim ben senin işine niye karışayım ki. Orası senin. İster düğün, dernek yaparsın istersen de DJ çağırır parti yaparsın, ben karışmam, dedi omuzlarını kaldırarak.
— Of Şahin of. Ben güzel şık bir restoran olsun istiyorum...
— Tamam o zaman hayır der konuyu kapatırsın. Biliyorum Begüm biraz ısrarcı olabiliyor bazen ama Turgut'un üzerine at durumu, dedi sırıtarak.
— Olmadı senin üzerine atarım, dedim kahkaha atarken.
— Beni karıştırma rica ederim. Begüm'ü başıma dolama. Her gün arar beni delirtir. Sen Turgut'un üzerine at. Ondan piyasada çekinmeyen yok, dedi ellerini kısa bir süreliğine direksiyondan ayırıp, yukarı kaldırırken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖZLENEN AŞK(Tamamlandı)
General FictionÖzlenen Şenyüz 22 yaşında iri gözleri ve gülen yüzüyle sevimli ve sempatik bir kızdır, Yekta Ateşoğlu ise 27 yaşında yeşil gözlü, yumuşak kalpli bir işadamı. İki genç tamamen tesadüf eseri tanışırlar. Birbirlerini tanımaya ne zamanları olur ne de fı...