Hastaneye giderken telefonum çaldı. Annem arıyordu.
— Özlenen, kızım sipariş ettiğin takım geldi ama bence bunun rengi başka, elemanı göndermedim, sen bir gelip baksan mı acaba?, dedi endişeli bir şekilde.
Beğendiğim yemek takımı mağazanın stoklarında kalmadığı için satın aldığım taktirde eve göndereceklerini söylemişlerdi. Ben de parasını ödeyip, ev adresimizi vererek, mağazadan çıkmıştım. Çok takıntılı biri olmasam da elbette beğendiğim renk olmasını istiyordum, her gün değişecek bir şey değil sonuçta.
— Annem resmini atsan bana, Lale ayağını burkmuş, hastaneye gidiyorum, dedim nazik bir şekilde. Annem fotoğrafı hemen attı. Dediği doğruydu, bu benim istediğim takım değildi. Kargoyla değil firmanın kendi dağıtım görevlisiyle göndermişlerdi, annemi de pek dinlemiyordu beyefendi, telefondan duyuyordum.
Murat huzursuzluğumu anladı ve;
— Özlenen ben seni indireyim, sen taksiye atla, eve git. Ben Lale'ye durumu anlatırım, anlayışla karşılar, dedi gözümün içine bakarak.
— Murat kız orada yalnız, canıyla cebelleşiyor, ben tabak peşinde koşacağım, olacak iş mi Allah aşkına? Ayıp, dedim mahçup bir şekilde.
— Tabak değil, annenin peşinde yenge. Hadi kadın orada helak oldu. Ayrıca Lale'de yalnız olmayacak ki yanında ben olacağım. Hem ben ona dün akşam da dedim, bana haber ver, seni kuzenime götüreyim, diye de baksana dinlememiş, dedi kızgın bir şekilde başını sağa sola sallayarak.
— Murat, Lale? Ne iş?, dedim göz kırparak.
— Özlenen hayır, hemen mi o manaya çektin. Çok iyi tatlı, çok çok güzel bir kız ama bana göre yaşı küçük. Biliyorum sizin de Şahin'le aranızda sekiz yaş var ama bana çok. Ben biraz daha olgun kadınlarla anlaşabiliyorum, dedi utanarak.
— Özür dilerim, özeline girmek istemezdim ama Lale, İstanbul'a gelme sebebi olan erkek arkadaşından yeni ayrıldı. Yaklaşık bir buçuk senedir beraberlerdi, dedim üzgün bir şekilde.
— Öyle mi? Bilmiyordum. Neden ayrıldı?, diye sordu arabayı beni indirmek için müsait bir yere çekerken.
— Açılışta siz gittikten sonra biraz olaylar oldu. Malum, Turgut Şefle çalışıyorsan, her an her şey olabilir. Çok güzel yemek yapıyor ama saatli bomba gibi mübarek, dedim omuzlarımı kaldırarak.
— Methini duydum. Bir kaç kişi. "O herifle çalışmak cesaret ister", dedi, kaşlarını kaldırarak.
— Maalesef. Gülü seven dikenine katlanıyor mecburen de işte o olayların arasında, olan Lale'nin ilişkisine oldu. Lale'nin de tersi terstir. Böyle kibar ve sevimli durduğuna bakma, dedim gülümseyerek.
— Bana göstermedi tersini, dedi kendinden çok emin.
— Kuyruğuna basmamışsındır da ondan. Bir bas da gör, dünya kaç bucak, dedim kahkaha atarken.
— Yok yok biz böyle iyiyiz. Sen bizi düşünme, annenin yanına git, dedi başıyla kapıyı işaret ederek.
— Çok sağol Murat, anlayışın için çok teşekkür ederim, diyerek arabadan indim. Hemen bir taksi çevirdim, adresi verdim ve Lale'yi aradım.
— Canım, benim eve dönmem gerekti. Ne olur kusura bakma. Annem, gelen tabaklar yüzünden elemanla tartışıyordu biliyorsun...
— Kızım saçmalama git. Narin Teyzemin tansiyonu fırlamasın durduk yere şimdi, dedi içten bir şekilde.
— Ama Murat yolda geliyor. Seni kuzenine götürecek. Şahin'de tanıyormuş, iyi çocuk falan dedi. Murat'ın ve Alp'in sözünü dinle tamam mı?, dedim sanki beni dinleyecekmiş gibi tembih ederek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖZLENEN AŞK(Tamamlandı)
General FictionÖzlenen Şenyüz 22 yaşında iri gözleri ve gülen yüzüyle sevimli ve sempatik bir kızdır, Yekta Ateşoğlu ise 27 yaşında yeşil gözlü, yumuşak kalpli bir işadamı. İki genç tamamen tesadüf eseri tanışırlar. Birbirlerini tanımaya ne zamanları olur ne de fı...