18.Bölüm

418 21 6
                                    

Multimedia: Fotoğraf: Naz'ın elbisesi, Ve Umut'un videosu.

Öğle yemeğini bitirmiştik. Yemekte Umut sadece gelişine öyle söylediğini benim hasta yakınından çok daha fazla olduğumu söyledi. Bende buna sorgusuz inandım neden böyle bilmiyorum ama ona inanıyorum. Öyle dalmış düşünürken Umut ''Benim biraz spor salonunda işim var birkaç gündür sporu aksattım gitmeliyim.''

''Peki. Hııım bende odama gideyim yani başka gidecek yerim olmadığı için.'' Dedim ve ayaklandım.

Oda ayağı kalktığında ''Görüşürüz.''diyerek arkamı dönüyordum ki Umut '' Ee... Bir işin yoksa sende gel benimle. Salon 1. katta orda bir görevliye sorarsan gösterirler. İkimizin de odaya gidip hazırlanması gerek.''

Bu mükemmel teklifi tabii ki de reddedemem yani odama gidip ne yapacağım ki. Tuva'yı arayıp onunla uğraşa bilirim ama onun Japonlarla ilgilenmesi gerek yani adamı rahat bırakmalıyım artık.

Sonunda en iyi fikir ve benimde şüphesiz kalbimden geçeni yaptım ve ''Tamam öyleyse ben odaya gidiyim yarım saate hazırlanırım. Salonu da bulurum herhalde, olurda bulamazsam seni ararım.'' Dedim.

O da gülümseyerek ''Tamam o zaman odalara çıkalım.'' Kafamı tamam anlamında salladım ve yanında odaların bulunduğu 3 kata gitmek için ilerledim. Asansöre bindikten sonra 3. kata gelmiştik odalarımıza gitmek için ayrıldık. Odaya geldiğimde dün otelin dolabına yerleştirdiğim kıyafetlerden spora en uygun olan siyah taytımı ve üzerime pembe sporcu atletimi giydim siyahta bir spor hırka aldım. Saçımı sıkı bir şeklide topladıktan sonra pembe spor ayakkabılarım da giyerek odadan çıktım. Telefonumu elime aldığımda Umutla anlaştığımız saati yarım saatçik daha uzadığını fark ettim. Hızla asansöre bindim, asansoruün düğmelerinden 1.sine basarak 1. kata indim.

Bir görevliye ilerleyerek ''Affedersiniz Spor salonuna tam olarak nerede.'' Dedim.

Görevli gülümseyerek''Beni takip edin hanım efendi. Bende oraya gidiyordum.''Dedi.

İçimden sevinç çığlıkları ve şükür ederek görevlinin peşine takıldım.Spor salonuna ayağımı bastığım ve Umut'u gördüğüm anda ayaklarım durdu şok olmuş ve gözümü bile kırpmadan Umut'a baka kaldım. Görevli ''İşte buyurun hanım efendi...'' gibi bir takım şeyler söyleyerek gitmesinin sonunda tabiri caiz ise öküzün trene baktığı gibi Umut'a bakmaya devam ettim. Diyeceksiniz şimdi hep gördüğün Umut ne farkı var? hoş ben her Umut'u gördüğümde içimde ona doyasıya bakmak ve asla ona bakmaktan bıkmamak, doymamak geliyor ama konumuz bu değil. Konu Umut'un o muhteşem vücudu ile elinde bir uzun boru gibi bir şey alması ve bir takım hareketler yapması. Ama işte bunu bir dans gibi yapması olayı daha da muhteşem yapıyor. Umuttun bana göre spor'un yanı sıra bir dans olan şeyi bitirmesiyle bende transtan çıktım. Umut yaklaşarak ve derin nefeslerle yanıma geldi ve ''Hoş geldin.'' Dedi.

Bende'' Hoş bulduk. Bu yaptığın nedir böyle ?''

''Bo staff denilen bir Japon dövüş sanatı.''

''Dövüş sanatı mı? Bana dövüşten çok dans ediyormuşsun gibi geldi.''

Ya da sen o kadar güzel yapıyorsun ki bu işi millet yaptığında dövüş sen yaptığında dans oluyor işte gibi kelimelerle cümlemi devam ettirmek istedim ama tabii ki yapmadım.

''Bilmem senin düşüncen bu ama gerçekten etkili bir dövüş dalıdır.'' Dedi Umut ukala bir şekilde ben burada dans diyorum, güzel bir şeylerden bahsediyorum. Adam konuyu nasıl kapattı ya ayakta alkışlanası... Uzatsana konuyu işte o senin güzel bakış açından kaynaklanıyordur falan diye. Ama bana müstahak içinden geçen onca güzel şey yerine dans gibi dersem adamda bana böyle cevap verir.

Acının SonuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin