26.Bölüm

170 12 7
                                    

Mulmedia : Umut

İnanamıyorum, şuan geçmişime sarıldığıma inanamıyorum. Kalbimi heycanlandıran sanki yerinden çıkacak gibi atmasını sağlayan geçmişime sımsıkı sarıldığıma inanamıyorum. Çok uzaktı o bana nasıl böyle sarılırız birbirimize onca yılı katlederek ? Ama oldu sarıldık işte , o geçen uzun zaman umursamadan sarıldık. O günleri düşünüdükçe daha da sıkı sarıldım sığındığıma.

Umut "Tuva benim kemiklerimi kıracak."

Ne ? Nasıl yani, Bana sarırken bunları söylemesi saçmaydı. Kemiklerinin kırılmasından korkuyor ya da kemiklerinin kırılmasını istemiyorsa şuan bana sarılması saçmaydı. Hem, hem onun bir yerine zarar gelirse ben ne yapardım? Bu düşünce beni irkmişti hemen Umuttan uzaklaştım ve "Eğer bundan bu kadar korkuyorsan bana sarılmaman gerek Umut." Dedim.

Tamam aslında bu cümleleri söylerken trip maksadıyla söylememiştim... cidden. Tamam belki azcık, çok minik trip barındırıyor olabilir. Ama bu cümle içimdeki minik tribi biraz büyük göstermiş gibi olacakki Umuttun bakışları değişti. Şaşkındı, ya bir insan şaşkınken bile böylesine yakışıklı olabilir mi? Sısstt! tamam konumuz onun yakışıklığı değil bu kimseyi ilgilendirmez o sadece bana yakışıklı. Birilerinin şaşkınken bile güzel olduğunu bilmesine gerek yok. Ben onu asla kimseyle paylaşamayacağimı düşünürken Umut devam etti "Sen ciddi misin ?"

"Evet, eğer kork..." cümlemi bölen Umutun sarılışıydı.

Sımsıkı sarıldı ve saçlarımı öptükten sonra konuşmaya başladı. "Korku mu ? Kemiklerimin kırılması, ya da canımın alınması senden ayrı kaldığım zamanlardan daha çok korkutamaz beni. Sana sarıldıktan kokunu huzurla içime çektikten sonra senden ayrı kalmak korkutur beni sadece, sadece sen korkutur , sen üzer , sen acı verirsin benliğime neden biliyor musun ? Çünkü ben , bana atan kalbini duyduktam sonra sen oldum. O kadar senim ki artık canın yandığın dökülen o inciler gelir benim kalbimde taş olur."

Onun sözlerinin sarhoşluğundayken saçlarımı kokladı, kokumu içine çektik sonra devam etti.
"Şimdi gidiyoruz... Tuva'ya artık senden uzak kalamayacağımı, bizi anlatmaya. "Dedi ve sözlerini bitirdiği gibi elimden tuttu ve ilerlemeye başladı. Arabaya bindik ve Tuva'nın iş yerine doğru ilerlemeye başladık.

Ne garip şuan Umutlayım. Geleceğe dair tüm umudumun bağlı olduğu adamla...

Tuva'nın şirketine geldiğimiz de arabadan indik. Biraz çekiniyorum çünkü Tuva Umut' hayli sinirliydi. Bu duruma,bize karşı gelmesinden oldukça çekiniyor ve korkuyorum. Ama ne demişler korkunun ecele faydası yok. Derin bir nefes aldım ve şirkete doğru ileliyordum ki elimde hissettirdiğim elle durakladım. Umut, kafamı ona doğru çevirdigimde gülümsemesiyle karşılaştım. Bende ona içten bir gülümseme yolladım. Umut ise elimi bırakmadan bana doğru eğildi ve saçlarıma öpücük kondurdu "Yalnız değilsin artık beni beklemelisin evvelim"Dedi.
Yalnız değildim evet artık o vardı. Bu düşünce beni mutlu etti yalnız olmama hissi muhteşemdi. Ve o kelime binlerce anlam yüklü o kelime beni bitirmişti. Evvelim bu nasıl güzel bir kelimedir. Bu adam'ın geçmişinde , evvelinde olduğum için rabbime binlerce şükür olsun. Evveli olduğum ahirime baktım ve "Yalnız değilim." Dedim. Şirkete el ele giriyorduk. Tuva'nın odasının olduğu kata geldiğimizde sekreteri adının Zeynep olduğunu hatırladığım tatlı kıza"Merhaba, Tuva odasında mı?" Zeynep oturduğu masadan kalktı ve"Evet odasında Naz hanım buyrun." Dedi ve Tuva'nın odasına doğru hareketlendi. Biz arkasında Zeynep önde Tuva'nın odasına girdik. Zeynep kapıyı açtıktan sonra"Tuva bey, Naz hanım geldi." Dedi ve geçmemiz için izin verdi. Odaya girdiğimde Tuva'nın sandalyede kafasını arkaya atmış gözleri kapalı bir şekilde bulduk. Tuva'nın masasına geldiğimiz de Tuva gözlerini açtı. İfadesiz bir suratla ilk önce yüzüme daha sonra da Umutla sıkı sıkıya bağlı olan ellerinize baktı. Ahh şimdi nasıl bir tepki vercek ya da ne yapacak?

Acının SonuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin